28 Mayıs 2012

BİNDİK BİR ALAMETE…- ZAFER YAPICI

Totaliter rejimlerin en temel özellikleri, sıradan insanın günlük yaşamına varıncaya kadar tüm ekonomik, siyasal ve toplumsal süreçlere devletin çoğu zaman zor kullanarak müdahaleler gerçekleştirmesi ve güçlü bir propaganda aygıtıyla karşıt fikirlerin hiç yokmuş gibi sunulduğu bir hayali ortamı yaratmasıdır. Bir rejim totaliterliğe doğru kayıyorsa “tek kişi, tek lider, tek parti” sloganları yaygınlaşır. Psikolojik ya da fiziksel terör yöntemleri halk üzerinde denenir. Bu rejimde tehdit, korku salma, adil olmayan yargılama mekanizmalarıyla sindirme, politik baskılarla yönlendirme gibi yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Totaliter rejimler insanları bizden ve bizden olmayanlar diye ikiye ayırır. Bu ayrımlaşmanın yardımıyla itaate dayalı birliğini kuvvetlendirir. Medya tekeli totaliter rejimlerin en temel özelliklerinden biridir. Medya tekeli gerçekte olmayanı olmuş gibi, olanı da olmamış gibi göstermekte totaliter yönetimlerin işine yarar; hem de propaganda konusunda büyük bir rezerv anlamına gelir. Gerçekte eşitsizlikten ibaret olan sanal bir eşitlik düşüncesi ya da gerçekte ahlaksızlıktan ibaret olan sanal bir ahlak fikri yaratılabilir... Totaliter rejimlerde düşünce ve ifade özgürlüğü yalnız yöneten grubu doğrulayanlar ve yöneten grubun çıkarına hizmet edenler için vardır. Yönetim aleyhine fikir ileri sürülemez. Yönetenler kişisel yaşamdaki tercihlere bile müdahil olma hakkını kendilerinde görürler. Bu rejimlerin üstünlükleri akıldan çok dogmalara ve zorbalığa dayanır. * * * 25 Mayıs 2012 tarihinde Konya’nın Bozkır ilçesini ziyaret eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ”Başbakanımız üç çocuk diyor, ama biz beş çocuk diyeceğiz” dedi. Kaç çocuğu olduğunu sorduğu esnafın, iki çocuğu olduğunu söylemesi üzerine, “Olmadı beş diyeceğiz” dedi. Eroğlu, esnafın yanından ayrılırken de yine, “Beş sözünü unutma, yengeme de selam söyle” diye konuştu… Bir gün sonra Başbakan Erdoğan, günlük yaşam ile ilgili karıştığı konulara bir yenisini daha ekledi. Birkaç gün önce “bu ülkede başkanlık rejimi tartışılmalı” diyen Erdoğan yeni bir gündem değiştirme hamlesiyle “Sezeryana karşıyım” dedi. Erdoğan kadınlarla ilgili çok özel bir konuya dahi müdahil oldu. Bindik bir alamete… Sizce nereye gidiyoruz? (Haber Ekspres Gazetesi 28.05.2012- www.haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com)

21 Mayıs 2012

BU 19 MAYIS- ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım 5 Mayıs'ta yürürlüğe giren "Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar" Yönetmeliği'nin hükümleri ilk kez 19 Mayıs için geçerli oldu. Bu çerçevede bu 19 Mayıs'ta başkentte 21 pare top atışı yapılmadı. İlk kez bu yıl devlet erkanı Anıtkabir'e çelenk koymadı. Cumhurbaşkanı'nın Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalaması izlenmedi. İlk kez bu yıl Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda devlet erkanının şeref tribününden izlediği tören geçişi ve gösteriler yapılmadı. Stadyum töreni yapılmadığı için Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Gençliğin Atatürk'e cevabı okunmadı. Yönetmelikten çıkarıldığı için ilk kez bu yıl Samsun'dan getirilen bayrak ve Selanik'ten getirilen toprağın 19 Mayıs Stadyumu'nda Cumhurbaşkanı'na sunulması seremonisi yapılmadı. Cumhurbaşkanı'nın Çankaya Köşkü'nde 81 ilden gelen gençleri kabul töreni yapılmadı. * * * Birçok ilde sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi partilerin Atatürk anıtlarına çelenk koyma ve Atatürk'ü anma girişimleri yeni yönetmeliğe takıldı. Valilikler bu girişimlere çoklukla engel oldular. * * * Resmen sadece Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlükleri çelenk koyma törenlerine katılma hakkına sahip oldu. * * * 19 Mayıs bol yasaklı bir "tatil günü" haline getirilmek istendi. * * * Teşekkürler AKP Hükümeti!... Emperyalizmin ve onun işbirlikçisi gericiliğin esas büyük korkusunu ve 19 Mayıs'ın ve Türk gençliğinin Türk milleti için taşıdığı önemi bundan daha açık bir biçimde anlatamazdınız... (Haber Ekspres Gazetesi-21.05.2012- www.haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com)

14 Mayıs 2012

İHTİYACIMIZ VAR…- ZAFER YAPICI

İhtiyacımız var… Özgürce kullandığımız oyların çöplere atılmadığı, yakılıp imha edilmediği, yok sayılmadığı bir demokrasi anlayışına… Temiz siyaset ve dürüst yönetimlere… Öfkeyle değil, sevgiyle bakan; olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan, “ben değil, biz” diyen partilere, milletvekillerine, bakanlara, başbakanlara, cumhurbaşkanlarına… Cumhuriyet bilincine ihtiyacımız var. * * * Muhalefetin demokrasi için önemine inanan iktidarlara… Yoksulluğu ve işsizliği kader olmaktan çıkaracak, yolsuzluğun karşısına korkmadan dikilecek yüreklere… Sevgiye, dayanışmaya ve hakça paylaşmaya ihtiyacımız var. * * * Köylüye, çiftçiye; onun üreteceği tohuma, sebzeye, meyveye, ete, süte, yağa, buğdaya… Pamuğa, tütüne, pancara… Mahalledeki bakkala, esnafa ve üreten sanayiciye… Her alanda istihdam yaratacak yatırımlara ihtiyacımız var. * * * İhtiyacımız var şiddetten ve baskıdan uzak güvene, hoşgörüye… Öğretmene, doktora, kadına… Sevgiyle bakan gözlere… * * * İhtiyacımız var fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiren cumhuriyetin öğretmenlerine… Taraf olmayan yargıya, medyaya, yan ve yandaş olmayan yalnız ve yalnız gerçekleri yazan köşe yazarlarına… Gençlerimizin kinsiz yetiştirildikleri, geleceğe ümitle bakacakları bir ülkeye… Kadınların ezilmedikleri, ayrımcılığa tabi tutulmadıkları bir düzene ihtiyacımız var. * * * Milli bayramlarımızı özgürce kutlamaya… Milli egemenliğe, milli bağımsızlığa, milli birliğe ve beraberliğe… Yurtta barışa, dünyada barışa… Dış politikada içi boş şovlara değil, gerçekten onurlu bir duruşa… Çağdaşlaşma, bilimsellik ve akılcılığa… İnsan sevgisine… Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye ihtiyacımız var. * * * Kısaca ihtiyacımız var Mustafa Kemal Atatürk’ün felsefesini anlamaya, anlatmaya. “Ne mutlu Türk’üm” demeye ihtiyacımız var. (Haber Ekspres Gazetesi-14.05.2014-www.haberekspres.com-www.turkcelil.com)

08 Mayıs 2012

BİR TAŞLA İKİ HATTA ÜÇ KUŞ VURMA…- ZAFER YAPICI

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin alt yapısını oluşturan Türkiye’nin en önemli tarihi ve görkemli askeri okulları olan Kuleli Askeri Lisesi, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve İzmir Maltepe Askeri Lisesi, Maliye Bakanlığı’na, 112 askerlik şubesi de Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildi. Devir işlemi, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasındaki anlaşmayla yapıldı. Ayrıca, İzmir Narlıdere İstihkam Okulu, İstanbul Tuzla Piyade Okulu’nun kuzey bölümü, Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu, Ankara Mamak Muhabere Okulu ve arazisi, binaları ile askeri hastanelerin de Hazine’ye devredilmesi hedefleniyor… Üstelik Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre devletin hüküm ve tasarrufu altında 118 bin 892 bina, 404 bin 709 arsa, 827 bin 457 arazi varken. Üstelik Türk milletinin gözbebeği olan TSK’nın kahraman mensupları olan bazı muvazzaf ve emekli subay, general ve amirallerinin tutuklama süreçleri dalga dalga devam ettirilirken… Üstelik “Baskı ve zulüm neticesinde kapatılan İmam Hatiplerin orta kısımlarını yeniden açtık, İmam Hatip Okulları bu ülkenin ve bu milletin gözbebeği olacak”, “Yumruklarımızı sıktık, dudaklarımızı ısırdık, sabrettik” denirken… Üstelik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye’de bir evrim ve devrimin öncüsü olduğunu söylerken ve yeni anayasayı her hal ve şartta çıkaracakları sözünü verirken… * * * Atatürk ilke ve devrimlerini şiar edinen Türk milletinin göz bebeğini yetiştiren o tarihi ve görkemli okulları kapatmak oldukça anlamlı. Bir başka yerde, bir başka okulda eğitim görme olanağı sağlansa dahi yılların simge askeri okullarında okumanın gururu nasıl ikame edilebilir? Hele hele “İmam Hatip Okulları bu ülkenin ve bu milletin göz bebeği olacak” denmesinden sonra… * * * Hazineye devredilen Kuleli, Maltepe ve Işıklar Askeri Okulları ile 112 adet askerlik şubesi ileride ülkenin ve milletin göz bebeği olacağı söylenen imam hatip okullarına sakın ola dönüşmesin?! * * * Değerli okurlarım, Teşkilat Kanunu’nda değişiklik yapan ve Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı kurulmasına imkan veren kararnamenin içinde dikkatlerden kaçan bir madde yer aldı. Bu maddeye göre Maliye Bakanlığı Hazine arazileri üzerinde imar yetkisi aldı. Maliye devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazları farklı projeler için değerlendirebilecek. Plan değişikliklerini belediyeler 3 ay içinde onaylamazsa planlar Milli Emlak tarafından resen onaylanacak. İşte dikkatlerden kaçan o Kanun Hükmünde Kararname’nin amacını şu şekilde izah ediyorlar: • Hazineye ait binlerce bina, arsa ve arazinin bulunduğunu, • Bunların önemli sayılacak bir bölümünün de kent merkezlerinde olduğunu, • Örneğin İstanbul’da Boğaz’a nazır birçok kamu binasının bulunduğunu, • Kuleli Askeri Lisesi ve arazisinin de bu binaların içinde bulunduğunu, • Bu alanların bir bölümünün imar planı değişiklikleriyle; mevcut binaların da çevredeki dokuyu bozmayacak şekilde restore edilerek ya da yenilenerek otel haline dönüştürüp satışa çıkarılabileceğini, • Diğer arazilerin de imar planlarıyla ticaret merkezi, alışveriş merkezi ya da toplu konut alanı olarak yeniden düzenleneceğini, • Bu bina ve arazilerin atıl duracağına ekonomiye kazandırılması gerektiğini, • Bu imar planı yetkisiyle kentsel dönüşümlerin gerçekleştirileceğini… * * * Sizce asıl amaçları bu mu?... Ne dersiniz?... Yoksa AKP zihniyeti bir taşla iki, hatta üç kuş vurmayı “ileri demokrasi” anlayışıyla yapıyor olmasın?... Yorum sizin… (Haber Ekspres Gazeyesi 07.05.2012- haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com)