11 Ağustos 2014
Dünya Lideri Olmak…- Zafer Yapıcı
Aşağıdaki yazı 1 Şubat 2009’da bu köşede yayınlandı.
* * *
Son günlerde “dünya liderliği” Türk siyasetinde sıkça konuşulan bir kavram oldu. Bu nedenle dünya liderliği sıfatının kimleri nitelemede kullanılabileceğini ifade etmek bizlere farz oldu.
Aşağıdaki sözler, bir dünya lideri hakkında dünyanın çeşitli milletlerine ait kişilerce söylenmiş sözler. Sadece bir uygarlık alanından değil, farklı ekonomik, sosyal, dinsel, etnik vb. kategorilerden kişiler tarafından söylenmiş sözler…
Her sözde sıralı noktalar ile ifade edilen bir boşluk göreceksiniz. O boşluğa uygun gördüğünüz (cumhurbaşkanı adaylarını), parti liderlerini yerleştirin ve kimlerin dünya lideri sıfatını taşıyabileceğini bulun. Dilerseniz bir de boşluklara, cümlelerin ruhuna en uzak olduğunu düşündüğünüz liderleri yazın. Böylece kimin dünya lideri sıfatını asla taşıyamayacağını da bulun.
İşte size çok kolay bir bulmaca.
* * *
……, diğer önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlilik ve başarı.
……öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.
……, eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmıştır.
……. gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.
…… yalnız kahraman olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı olmuştur.
……, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir devrimci olmuştur.
Kelimenin tam anlamıyla bir yapıcı ve yaratıcı olan ……, dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmiştir.
…… dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O, bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.
…….’ün yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur.
…… tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır.
Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran, kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında ……, en birincisidir.
……. başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı devrimler, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.
Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini hak edecektir. ….… bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekası ve kudreti kendisini, yendiği alın yazısının önüne getirmiştir.
……, milletine bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.
Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; ...… Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.
İnsanlığın bütün belirtileri …….’te kendini hemen gösteriyor.
…… vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak devlet gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi.
……, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı.
* * *
Değerli okurlarım dünya liderliği; kararlılık, tutarlılık, yurtseverlik ve barış adamlığıyla kazanılan bir sıfattır. Kuru gürültüyle, medya yağcılığıyla, terörist hamiliğiyle, sömürü ortaklığıyla, diktatörlük özentisiyle değil!
İşte bu yüzden tüm dünya milletleri, Mustafa Kemal Atatürk’ü bir dünya lideri olarak tanımlamakta birleşmişlerdir. Yukarıdaki sözler, farklı milletlerden kişiler tarafından Mustafa Kemal Atatürk için söylenmiştir!
* * *
Tarihte kendini dünyanın lideri sanan birçok kişi de olmuştur; doğru.
Ancak bunlardan hiçbiri, dünyanın uzlaşıyla kabul ettiği bir dünya lideri olamamıştır.
Kendini dünyanın lideri olarak ilan eden liderler iki gruba ayrılabilir.
Birinci grup liderler işgal, sömürü ve hatta terör gibi yollarla; yani zor kullanarak kendilerini dünya lideri olarak sunma çabasına girmişlerdir. İkinci grup liderler ise kişisel egoyu tatmin etme ve popülizm yapma amacıyla…
İki gruba dahil edilebilecek liderlerin de gerek tarihçilerin gerekse dünya milletlerinin nezdinde itibarları hep zayıf olmuştur.
Birinci grup liderleri, tarih ve dünya milletleri “nefretle” anar. İkinci grup liderler ise tarihçiler ve uluslararası kamuoyu tarafından genellikle “alay” konusu yapılır.
* * *
Kısacası dünya lideri sıfatına sahip olabilmek öyle kolay değildir! Maazallah, kendini dünya lideri sanıp sonunda alay konusu olmak da vardır.
* * *
Değerli okurlarım, beş sene önce yazdığım bu köşe yazısı Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertesindeki bugün, bence güncelliğini koruyor. O yüzden, size aynı yazıyı hatırlatmak istedim. (HABER EKSPRES GAZETESİ-11 AĞUSTOS 2014)
ZAFER YAPICI
04 Ağustos 2014
Bu Gün Bayram - Zafer Yapıcı
Bugün bayram.
İyi şeyler yazmak geliyor içimden. Güzellikleri paylaşmak…
Ancak yazamıyorum.
Irak’a bakıyorum. IŞİD’in Telafer’e girmesinin ardından kaçıyor Türkmenler. Mesud Barzani’nin insafına terk ediliyorlar.
Filistin kan kokuyor.
Cemaat-Erdoğan kavgasında CHP ve MHP cemaat safında... Ergenekon tertibini unutmuşlar…
Son tahlilde aynı yolun yolcusu üç cumhurbaşkanı arasında seçim yapmaya, yani seçeneksizliğe zorlanmışız mesela…
Bugün bayram.
İyi şeyler yazmak geliyor içimden. Güzellikleri paylaşmak.
Yazamıyorum.
Kalkıyorum yerimden. Perdenin arkasından sokağa bakıyorum ardından.
Çocuklar görüyorum sokakta. Belki iki, belki üç yaşındalar.
Gözlerinin içleri gülüyor.
Umudu görüyorum…
Bugün bayram.
İşte o yüzden, bunca acının, yanlışın, yanılışın şahitliğinden sıyrılıp, güzel şeyleri düşünüyorum.
Umut tazeliyorum.
Sözü Can Yücel’e bırakıyorum… Onun “Bayram” şiiriyle sizleri baş başa bırakıyorum…
* * *
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
Sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram…
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
* * *
Her gününüz bayram olsun!(HABER EKSPRES GAZETESİ-28 TEMMUZ 2014)
Zafer YAPICI
Agit’in Cumhurbaşkanlığı Seçimi İle İlgili Raporu - Zafer Yapıcı
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa’nın en bilindik örgütlerinden. En önemli özelliği Soğuk Savaş zamanında kurulmuş Avrupa merkezli uluslararası örgütler arasında, Soğuk Savaş’ın iki cephesinden de üyeye sahip tek örgüt olması.
Değerli okurlarım, AGİT’in en önemli özelliklerinden bir diğeri içerdiği seçim gözlemciliği mekanizması. AGİT, devlet yönetimlerinin olurlarıyla, o devletlerde yapılan seçimleri demokrasi açısından gözlemliyor. Bunun için uzun ve kısa dönemli gözlemciler kullanıyor. Uzun dönemli gözlemciler, seçim öncesi propaganda sürecini de izlemek için seçimlerden birkaç hafta önce ilgili ülkeye gidiyorlar.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini izlemek için Türkiye’de bulunan AGİT uzun dönemli gözlemcilerinin bu ilk raporu AGİT tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Raporda AKP’ye ve Erdoğan’a yönelik oldukça sert eleştiriler göze çarpmakta.
AGİT’in en sert eleştirisi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde devlet imkanlarının kullanılması ile ilgili. Raporun ilk sayfasında “Başbakanın propaganda faaliyetleri, çoğunlukla resmi devlet organizasyonları ile birleştirilmiş büyük çaplı organizasyonlardır. Diğer adayların aktif biçimde kampanya yürütmesine karşılık, bu kampanyaların halk önündeki görünürlüğü sınırlıdır” deniyor. 7. sayfada ise “25 Temmuz günü Erdoğan, İstanbul-Ankara arasında çalışacak olan yüksek hızlı trenin hizmete açılış töreni sırasında açıkça propaganda yapmıştır” ifadesine yer verilerek, bu konu detaylandırılıyor. Ayrıca İstanbul’dan bir örnekle belediye imkanlarının Erdoğan için seferber edildiği vurgulanıyor. Yine 7. sayfada İstanbul’da Erdoğan’ın kampanya afişleri ve seçim otobüslerinin iftar için kullanılan belediye çadırlarının girişine çok görünür bir şekilde yerleştirildiği söyleniyor.
Seçimlerin ifade özgürlüğünün yetersiz kaldığı bir ortamda yapıldığı AGİT’in diğer bir vurgusu. Yürürlükteki yasal çerçevenin internet dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne sınırlama getirdiği söyleniyor. 8. sayfada medya patronlarının ve siyasi aktörlerin medyadaki editoryal özgürlüğe doğrudan müdahalesinden duyulan endişe dile getiriliyor. Başbakanın eleştirisine özellikle televizyon ekranlarında neredeyse hiç rastlanamadığı tespitine yer veriliyor.
9. sayfada YSK kararlarına itirazın mümkün olmaması eleştiriliyor. İktidar partisinin tayin ettiği üyelerin RTÜK’ü politize ettiği vurgulanıyor.
Değerli okurlarım, AGİT’in seçimler ile ilgili tespitleri oldukça kayda değer.
Türkiye’de demokrasinin kurum ve kurallarının işlemez hale geldiği saptaması, ideolojik saplantısı olmayan, belki de tarafsız tek Avrupa örgütü tarafından yapılıyor.
Ne kadar acı… (4AĞUSTOS 2014-HABER EKSPRES GAZETESİ)
Zafer YAPICI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)