17 Temmuz 2009

STRATEJİK DERİNLİK! - ZAFER YAPICI

Ahmet Davutoğlu, AKP iktidarı sırasında Türkiye'nin dış politikasını yönlendiren isimlerin başında gösteriliyor.

Zaten, birkaç ay önce Dışişleri Bakanlığı görevine de atandı.

Davutoğlu'nun dış politika konusundaki görüşlerini, kaleme aldığı "Stratejik Derinlik" kitabında görebilmek mümkün.

Davutoğlu, kitabında Türkiye'nin tarihi derinliği ile stratejik derinliği arasında bir bütün oluşturma sorumluluğuyla karşı karşıya olduğunu vurguluyor.

Türkiye'nin değişen bölgesel ve küresel dengelerle uyumlu bir biçimde tarihsel etkinliğini de kullanma yoluyla önemli bir uluslararası aktör olabileceği görüşünü savunuyor...

* * *

Son yıllarda Davutoğlu tarafından çizilen AKP'nin dış politika yaklaşımının başarı düzeyini test eden üç önemli konu başlığıyla karşılaştık...

1- Arap dünyası ile ilişkiler

2- Azerbaycan-Ermenistan Sorunu

3- Çin'in Sincan-Uygur Özerk Bölgesinde yaşanan gelişmeler

* * *

İlk olarak AKP yönetimi, Filistin-İsrail sorununda Mahmud Abbas liderliğindeki ılımlı El Fetih grubuna değil, radikal Hamas'a yakın bir tavır sergiledi.

Doğru. Bu noktada Arap dünyası içindeki fundamentalist akımlar arasında popülerliğini arttırdı. Ancak ılımlı grupların tepkisini aldı.

Örneğin El Fetih kökenli Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, birkaç gün önce gerçekleştirdiği Güney Kıbrıs Rum Kesimi ziyaretinde, Kıbrıs Sorunu'nda Rum tezini desteklediğini açıkladı.

Dahası İsrail ile Suriye arasında yapılan dolaylı görüşmelerde arabuluculuk rolünü Türkiye yerine Azerbaycan'ın üstlenmeye başladığı ortaya çıktı.

Türkiye yönetimi, Ortadoğu'da "taraf" olarak görülmeye başlandı... "Aktif" olacağım derken, "güven" yitirdi...

Son tahlilde "etkinlik" yitirdi...

* * *

İkinci olarak Türkiye, AKP yönetiminde, çeşitli yollarla Ermenistan ile ilişkilerini geliştirme yönünde bir politika izledi.

Ancak bu durum, dost Azerbaycan'da Türkiye'ye yönelik bir güven bunalımı yarattı.

Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik attığı adımlar, Ermeni halkı tarafından ABD ve AB'nin Türkiye'yi zorlamasıyla atılmış adımlar olarak algılandı.

Bu nedenle, bu "açılımlar" (!) Türkiye'nin çıkarına hiçbir sonuç doğurmadı...

Dahası Türkiye, Kafkasya coğrafyasında önemli bir müttefik ülkenin, Azerbaycan'ın güvenini yitirdi...

* * *

Üçüncü olarak, Çin'in Sincan-Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan gelişmelere AKP hükümeti oldukça ciddiyetsiz tepkiler verdi.

Hükümet çevrelerinden Çin mallarını boykot ve Çin'i soykırım yapan devlet olarak göstermeye yönelik çeşitli adımlar atıldı.

Dahası, televizyonlarda birçok "uzman" (!) Türkiye'nin Çin'le ilişkileri bozmakla kaybedeceği bir şey olmadığı görüşünü savundu...

Ancak diğer taraftan ekonomik gerçeklerle yüzleşildi. Bu cesur söylemler, ihtiyatlı bir yaklaşımla dengelenmek zorunda kaldı...

Çünkü Türkiye, sanayisi için gerekli üretim faktörlerinde Çin'e önemli ölçüde bağımlı. Yani Türkiye, bir taraftan Çin'le pazar rekabeti içindeyken, diğer taraftan Çin'le ticaretin sekteye uğraması Türkiye'nin sanayi üretimine büyük bir darbe vurulması anlamına da geliyor...

Sonuç olarak AKP dış politikası, Sincan Sorunu konusunda da oldukça başarısız bir sınav vermekte...

AKP, son dönemde hızla yitirdiği toplumsal desteği telafi etme kaygısıyla Doğu Türkistan'ı sahipleniyor görünürken, ekonomik gerekçelerle Çin'i karşısına almamaya çalışıyor...

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ifade ettiği gibi "olaylar karşısında inandırıcı, tutarlı, her an arkasında duracağımız bir tavrı bir türlü ortaya koyamıyor."

Dış politika, kararsızlıkla; güvensizlikle yönetiliyor... Dış politika karar vericilerinin gerek ülke içinde gerekse uluslararası düzlemde inandırıcılıkları zedeleniyor.

AKP'nin Sincan konusundaki yaklaşımı diğer taraftan daha büyük bir tutarsızlığı da gözler önüne seriyor...

AKP hükümetinin, Uygur Türkleri'ni Çin'e karşı savunmada zaman zaman gösterdiği cesareti, neden Irak Türkmenleri'ni ABD güdümündeki Bölgesel Kürt ve Irak yönetimlerine karşı savunma noktasında gösteremediği sorusu yanıt bekliyor...

* * *

Sonuçta AKP dış politikasını "stratejik derinlik" söylemine vurguyla yönetenler, önemli dış politika sorunlarıyla yüzleştiklerinde "stratejik derinlikten" yoksun politikalar ürettiler.

Görülüyor ki, Davutoğlu, komşularla sorunsuz ilişkiler hedeflerken, Türkiye'nin sorunsuz ilişkiye sahip olduğu komşularıyla bile ilişkileri sorunlulaştı!

Ne yazık ki!

(Haber Ekspres, 14 Temmuz 2009)

Hiç yorum yok: