19 Ocak 2010

ÖĞRENCİ VAR OKUL YOK, OKUL VAR ÖĞRENCİ YOK!... - ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım, geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türkiye'de nüfus artış hızının geriye döndüğünü belirterek aşağıda özetlemeye çalıştığım bir açıklama yaptı.

Bakın Milli Eğitim Bakanı neler söyledi:

- Son 4 yılda düzenli olarak bir yıl öncesine göre öğrenci sayısı 70-80 bin azalıyor. Göç veren bölgelerde 18 bin okul öğrencisizlik nedeniyle kapalı. Bu şekilde giderse okul kapatmak zorunda kalacağız. Okul inşaatları duracak. Örneğin bundan sonra Beşiktaş'ta okul yapmayacağız. Çünkü burada nüfus geriliyor. Bu ilçemizde sınıf başına 18 öğrenci düşüyor. Yaşlı nüfus daha yoğun. Okullarımızı yeni gelişen ilçelere yapacağız.

- Dünyadaki örneklerine baktığımızda nüfus artış hızı yüzde 2'nin altına düştüğünde trendi tersine çeviremez hale geliyorsunuz. Bu noktaya gelmeden önlem almak zorundayız. Örneğin İsveç'te evlilik yaşı 20-22'lere kadar düştü. Devlet erken yaşta evliliği ve çocuk sahibi olmayı özendiren ciddi mali destek sağlıyor.

- Kadınların değişen sosyal konumları ve kariyer-konfor tercihleri de nüfusun azalma eğiliminde önemli bir etken.

-Şimdi Gülben Ergen gibi bir yandan çok çocuk yapıp aynı zamanda mesleğini de başarıyla sürdüren sanatçı modellerinin desteklenmesi gerekir. Benzer şekilde Hollywood'da da birçok star fazla sayıda çocuk yaparak topluma mesaj veriyor. Bu durum, bu ülkelerde devlet politikası olarak destek görüyor. Sağlıklı nesiller yetişmesi için aileye çok ihtiyacımız var. Çok kardeşliliğin, dayanışma, duygusal destek, paylaşım gibi olumlu sonuçları var.

* * *

Değerli okurlarım, Milli Eğitim'de yaşanan tüm olumsuzlukları örtbas etmek isteyen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu sözü dönüp dolaştırıp en az üç çocuk yapın demeye getiriyor. Genç nüfusun azalmasına dikkat çekiyor.

Şöyle ki, Sayın Bakan öğrenci sayısının son 4 yılda ortalama 70-80 bin azaldığını, 18 bin okulun öğrencisizlik nedeniyle kapatıldığını, okul inşaatlarının durduğunu, bunun nedeninin de nüfus artış hızının yüzde 2'lere düşme ihtimali olduğunu söylüyor. İsveç'te olduğu gibi devletin erken yaşta evliliği ve çocuk sahibi olmayı özendiren tedbirler alabileceğini, ciddi mali destek sağlayabileceğini ifade ediyor. Türkiye'de Gülben Ergen gibi örneklerin modeleştirilerek çok çocuk sahibi olmanın özendirilmesini öneriyor. Böylelikle gerçekleşecek nüfus artışıyla, toplumsal düzlemde; dayanışma, duygusal destek, paylaşım gibi olumlu sonuçların elde edilebileceğini dile getiriyor.

* * *

Peki bilim bu konuda ne diyor? Bir de ona bakalım!

Acaba öğrenci sayısının azalmasının nedeni gerçekten genç nüfusun sayısal olarak azalması mı, yoksa çocuk/genç nüfusun çeşitli toplumsal ve ekonomik baskılarla okuldan uzak kalmak zorunda bırakılması mı?

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM)'da görevli Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal Kolaşin ve araştırma görevlisi Burak Darbaz araştırmalarında şu sonuçlara ulaşmışlar:

Türkiye'de 2006 yılı itibariyle 6-14 yaş arasında 320 bin çocuk işçi var. Bu çoçuk işçilerden 207 bini erkek, 113 bini kız.

207 bin erkek çocuk işçinin 70 bini; 113 bin kız çocuk işçinin ise 55 bini okula devam etmiyor.

Çocuk işçilerin yüzde 61'i yani 195 bin çocuk işçi hem çalışıp hem de eğitimlerine devam ediyor.

Bu çocuklardan okula devam etmeyen 125 bininin yaklaşık 30 bini ise hayatlarında hiç okula gitmemiş.

Çocuk işçilerin 204 bini ücretsiz aile işçisi, 116 bini ücretli, maaşlı ya da yevmiyeli olarak istihdam ediliyor.

* * *

Değerli okurlarım, eğer ülkemizde 320 bin çocuk işçi ekonomik şartlar ve çeşitli baskılar nedeniyle çalışmak zorunda kalıyorsa,

...Ve bu çocukların 30 bini hayatında hiç okula gitmemiş ise,

70 bini erkek, 55 bini kız toplam 125 bini okula devam edemiyor ise,

195 bini hem çalışıyor hem de okumaya gayret ediyor ise,

O zaman Sayın Milli Eğitim Bakanı'na şu soruları sormamız gerekmez mi?...

Nasıl oluyor da bu tabloya değinmeden 4 yılda 70-80 bin öğrencinin azaldığını, 18 bin okulun kapandığını ve bu hızla giderse öğrenci ve okul sayısının daha da azalacağını dile getirebiliyorsunuz?

Sizin uyguladığınız yanlış ekonomik ve sosyal politikalar nedeniyle çalışmak zorunda bırakılan küçük yaştaki çocuklar okula gidemiyor Sayın Bakan!

Göreviniz "işçi çocukları" okullu yapmak için (aynı zamanda onları yeniden "çocuk" yapmak için) gerekli tedbirleri almak mı, öğrenci az diye okul kapatmak mı?

Siz bir bakan olarak nasıl olur da bu gerçekleri görmezlikten gelebilirsiniz?

Nasıl olur da öğrenci sayısıyla ilgili verileri Türkiye'nin nüfus azalışına bağlarsınız?

Nasıl olur da çözüm için her aileye üç çocuk önerisi yapabilirsiniz?

Sizin sosyolojik gerçeklerden, bilimsel gerçeklerden haberiniz yok mu?

Sizin bu ülkede ne olup bittiğinden haberiniz yok mu?

Türk milletinden bu gerçekleri nasıl saklayabilirsiniz?

Neden sosyal devletin gereklerini yerine getirmiyorsunuz? Neden çalışan çocukların önündeki ekonomik engelleri kaldırmıyor, onların maruz kaldığı baskıları azaltmak için sosyolojik verilere dayanan stratejiler geliştirmiyorsunuz?

Neden Milli eğitimin "milli"liğini ön plana çıkarmıyorsunuz?...

* * *

Değerli okurlarım, işte Milli Eğitim Bakanı'nın görüşü, işte bilimsel araştırmaların sonucu...

Yorum sizin...

(Haber Ekspres, 19 Ocak 2010)

Hiç yorum yok: