05 Haziran 2011

VAH HALİMİZE- ZAFER YAPICI


Geçtiğimiz günlerde televizyonlarda oynamaya başlayan bir teknoloji marketine ait reklam filmi var. Görmüşsünüzdür…

Hatırladığım kadarıyla söz konusu reklam filmi şöyle…

Bir Japon, bir İngiliz, bir ABD’li ve bir Türk masa başında oturuyorlar.

Japon, dijital kamerayı icat etmekle övünüyor.

İngiliz, dizüstü bilgisayarı icat etmekle…

ABD’li ise plazma televizyonu icat etmekle…

Peki, aynı masada oturan Türk ne yapıyor?
Parmaklarını üç kez art arda tıklatan “akıllı” Türk şöyle diyor: “Sizin bu icat ettiklerinizi üç saniyede bir satan dükkanı icat ettik”… Hemen ardından da söz konusu teknoloji marketini işaret ediyor.
Bu reklam filmini her izlediğimde içimden “iyi halt ettin” demek geçiyor.
Böylesine trajikomik bir durumun reklam malzemesi haline getirilmesi çok garip… Bu satış stratejisi bir tek Türkiye gibi geri bırakılmış ülkelerde prim yapabilen bir satış stratejisi olabilir.
Düşünebiliyor musunuz? Üretmekle değil, pazar olmakla övünen bir anlayışı, satış rakamlarını arttırabilmek için kullanan bir yaklaşım var ortada…
Bugün yurdumda satılan tüm malların içinde yerli malını bulmak, mercekle aramayı gerektiren aşamaya gelmişse…

Ve her geçen gün üretim gücümüzün azaldığı, iş yerlerinin birer birer kapandığı, işsizler ordusunun ve yoksulların çığ gibi büyüdüğü ve cumhuriyetin tüm kazanımlarının ortadan kaldırıldığı net bir biçimde görülüyorsa…
Bize “vah halimize” demekten başka bir şey kalmıyor.
* * *
Değerli okurlarım, isterseniz bir de 1929’un Mustafa Kemal Türkiye’sine bir yolculuk yapalım…

Genç Cumhuriyet, bütün dünyada yaşanan ekonomik bunalımın etkilerinden uzak kalamadı.

İhracatın düşmesi, Türk lirasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi ve Osmanlı borçlarına ek olarak devletleştirilen demiryollarının ödemeleri döviz sıkıntısını da beraberinde getirdi.

Bu durum hükümeti yeni arayışlara itti.

Öncelikle 4 Nisan 1929 tarihinde yabancı mallar yerine Türk mallarının kullanılmasını teşvik etmek için “ Yerli Mallar Haftası” ilan edildi. Bu bağlamda örneğin İstanbul’da üniversiteli öğrenciler “Yerli Malı Kullanma ve Koruma” mitingi düzenledi.

11 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin düzenlediği “Türk Yerli Malları Sergisi” Galatasaray Lisesi’nde açıldı.

1 Ekim 1929’da hükümet, ithalatı azaltmak üzere lüks tüketim maddelerinin gümrük tarifelerini yükseltti.

24 Ekim 1929’da dünya ekonomisinde yaşanan durgunluk New York borsasında hisse senetlerinin hızla düşmesine yol açmış, panik havası diğer ülkelere de sıçramıştı.

24 Kasım 1929’da 1 sterlin 1046 kuruşa yükselmişti.

Bu gelişmeler üzerine 4 Aralık 1929 günü Bakanlar Kurulu, Türk parasının değerini yükseltmek ve yerli mallarının kullanılmasını teşvik etmek için alınacak önlemlere ilişkin bir kararname yayımladı.

17 Aralık 1929 günü Bakanlar Kurulu, İş Bankası’nın kuruluş günü olan 25 Aralık tarihini “Tasarruf Günü” ilan etti.

18 Aralık 1929 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın girişimleriyle “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti” kuruldu. Gazeteler toplumu tutumlu olmaya ve yerli malı kullanmaya teşvik eden kampanyalar başlattı.

“Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin” amaçları, Hakimiyet-i Milliye de şu şekilde yayınlanmıştır:

a- Halkı israfla mücadeleye, hesaplı, tutumlu yapmaya ve tasarrufa alıştırmak,

b- Yerli mallarımızı tanıtmak, sevdirmek, kullandırmak,

c- Yerli mallarımızın miktarını yükseltmeye, metanet (dayanıklılık) ve zerafet itibariyle hariçteki mümasil (benzeri) mallar derecesine getirmeye ve fiyatlarını ucuzlatmaya çalışmak,

d- Yerli malların sürümünü artırmak.

Cemiyet, bu amaçlara ulaşabilmek için üyeler bulacak, konferanslar verecek, yerli malların üretim ve tüketimini teşvik edecek, sergiler ve büyük satış mağazalarının açılması için talep yaratacaktır.
* * *

İşte 1929 yılında kazanılan cumhuriyet bilincinin sonuçları…

İşte 2011 yılında yitirilen cumhuriyet bilincinin sonuçları…

Bugün daha bilinçli olmamız gerekirken 81 yıl öncesinin bakış açısını ve bilinç düzeyini bile yakalayamıyoruz!

Sahi biz nereye gidiyoruz?

Ya 13 Haziranda…
( Haber Ekspres Gazetesi- 6 Haziran 2011)

Hiç yorum yok: