06 Ağustos 2012
KERKÜK ZİYARETİ - ZAFER YAPICI
Kerkük bugün Irak sınırları içinde kalan, tarihsel açıdan Türkmenlerin nüfusun ana öğesini oluşturduğu bir kent.
1926 yılında Türkiye ile İngiltere arasında yapılan anlaşmanın ardından Irak Krallığı’na devredilmiş bir bölge.
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu kenti ziyaret etti.
Ziyaret basın organlarında şu manşetlerle duyuruldu: “Kerkük’e 75 yıl sonra tarihi ziyaret” (Zaman), “75 yıl sonra bir ilk: Kerkük’e tarihi ziyaret” (Akit), “75 yıl sonra Kerkük’teyiz” (Türkiye), “75 yıl sonra bir ilk: Davutoğlu Kerkük’te” (Star), “Kerkük’e 75 yıl sonra sürpriz ziyaret” (Sabah), “75 yıl sonra Kerkük’te ilk Dışişleri Bakanı (Milliyet), “Ansızın Kerkük” (Habertürk)…
Oysa durum gazete manşetlerinde aktarılandan oldukça farklıydı: 1955’te Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, 1967’de Başbakan Süleyman Demirel, 1967-68’de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1976’da Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, 1977’de Başbakan Süleyman Demirel Kerkük’ü ziyaret etmişti. (Aydınlık, 4 Ağustos 2012).
Gazeteler bu kadar Kürt açılımı arasında Davutoğlu’nun yurtdışında yaşayan Türkler konusunda da hassasiyeti olduğunu ispat etme gereğini hissetmiş olacaklar ki, “cumhuriyet tarihinde yapılmamışı yapma efsanesi” yaratma gayreti içine girmişlerdi. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu efsane tarihsel gerçeklikle uyuşmuyordu.
Geçmişte Kerkük’e yapılan tüm ziyaretler Irak merkezi hükümetinin bilgisi dahilinde gerçekleşmişti. Oysa Davutoğlu ziyaretinde böyle bir durum yoktu. Zaten basına yansıdığı kadarıyla Irak merkezi yönetimi Davutoğlu’nun tutuklanabileceği konusunu bile gündeme taşımıştı. Anlaşılan Davutoğlu’nun Irak ziyaretinde bir yerlerden izin alınmıştı, ancak izin alınan yer Irak merkezi hükümeti değildi.
Davutoğlu ziyaret öncesinde Erbil kentindeydi. Barzani ile görüşmelerde bulunmuştu. Bu görüşmelerden sonra, belli ki bu bölgelerde fiili otoriteyi elde tutan Barzani’den alınan izin neticesinde Kerkük’e ziyarette bulunmuştu.
Bu demek oluyor ki, AKP yönetimi Barzani ile diplomatik ilişkilerini Irak yönetimine rağmen (Irak anayasası buna izin vermiyor) geliştiriyor ve Kürt yönetimini tanıyor. Üstelik Kerkük’e giriş konusunda merkezi yönetim yerine Kürt yönetimin olurunu alarak Kerkük’ün bir Kürt bölgesi olduğunu dolaylı yönden kabullenmiş oluyor.
Gerçek bu iken medya kanalıyla yaratılan bir imaj cambazlığı ile Davutoğlu, milliyetçi kesime yapamayanı yapan bir yıldız gibi yansıtılıyor.
AKP’nin Kuzey Irak politikasından cesaret bulmuş olacak ki BDP eşbaşkanı Selahaddin Demirtaş bakın neler diyor: “Türkiye Suriye’nin kuzeyinde kurulan oluşumla da görüşmelidir” (Birgün, 3 Ağustos 2012).
Davutoğlu’nun bu öneriyi de dikkate alacağını yakın gelecekte görecek gibiyiz. Çünkü sorunlara sorun ekleyen yeni bir dış politika anlayışı var.
(Haber Ekspres.Gazetesi 06.08.2012- www.haberekspres.com.tr - www.turkcelil.com)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder