08 Temmuz 2013
MISIR’DA NE OLDU?- ZAFER YAPICI
Ortadoğu’da önemli bir momentum gözlemleniyor.
Sonradan Arap Baharı olarak adlandırılan süreç diktatör liderlere karşı toplumsal memnuniyetsizliğin bir tezahürüydü, bu anlamda geniş bir tabana dayanıyordu.
Ancak Arap ülkelerinde bu süreçte yaşanan devrimler ile birlikte siyasal İslamcı gruplar güçlerini arttırdılar, iktidara taşındılar. Kısa zamanda da geçmiş dönemlere kıyasla daha diktatör bir çizgiye büründüler.
Hüsnü Mübarek’in devrilmesinden sonra Mısır’da iktidara gelen Mursi bunlardan biriydi. Müslüman Kardeşler’in biraz rastlantı sonucu devlet başkanı adayı olan Mursi, iktidarının ilk yılı tamamlanmadan anayasal yetkileri tekelde toplama girişiminde bulundu. Mursi aynı zamanda Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez monarşileri ve ABD ile işbirliği halinde Ortadoğu’nun siyasal İslamcı dönüşümünü gerçekleştirme noktasında aktif yer aldı.
Mursi, AKP için de önemli bir stratejik müttefik anlamına geliyordu. 2000’lerin ortalarından itibaren mezhepsel bir Ortadoğu politikasına ve Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanlığına aynı anda yönelen AKP Yönetimi için Mursi’nin Mısır’ı en önemli dosttu.
Onun için Türkiye’de Gezi Parkı olaylarının en hızlı günlerinin yaşandığı Haziran ayında Mısır’da Müslüman Kardeşler’in girişimiyle Tayyip Erdoğan’a destek mitingleri düzenlenmişti. Onun için Tahrir Meydanı’nda kalabalıklar protestolarını arttırınca İstanbul’da “Mursi’yi yedirtmeyiz” gösterileri yapılmıştı.
Evet, Mursi bir askeri ihtilalle devrildi. Ancak Mursi ne sütten çıkmış ak kaşıktı ne de bir demokrasi kahramanı. Biriken kalabalıkları sadece Batı komplosuyla açıklarsınız gerçeği göremezsiniz. Mursi’nin askeri yönetim tarafından devrilmesi meşru görülmeyebilir. Ancak bu müdahalenin gerçekleşmiş olması da Mursi iktidarının geçmişte her yaptığını meşrulaştırmaz, unutturmaz…
* * *
Değerli okurlarım, Mısır’da ihtilali yapanların da cüzdanlarının tıpkı Mursi gibi ABD menşeli kartvizitler ile dolu olduğu anlaşılıyor. Bu durum, Mısır’da ABD’ye ılımlı İslamcıların yerini (en azından şimdilik) ABD’ye ılımlı laiklerin aldığını gösteriyor.
Emperyal ilişkiler düzleminde baktığımızda son tahlilde bir fark görülmüyor. Ancak sürecin Batı ve Arap Birliği tarafından desteklenmesi bir şeyi gözler önüne seriyor: Türkiye, AKP iktidarında siyasal İslamın Batı ile uyumluluğunu gösteren bir örnek olması nedeniyle “yeni rejimi” ile önemliydi. Modelleştirilen şey aslında bu rejim idi. Artık bu modelin bir geçerliliği kalmamıştır…
ABD, uygun koşullarda, kendi çıkarlarına hizmet eden diğer gruplarla da ortaklıklar kurabileceğini göstermiştir.
Böylesine bir ortaklık arayışına girmek, merkez-çevre ilişkisi bağlamında çevre ülkelerde kişiye iktidarı getirir belki ama muktedir olmayı getiremez…
(haber ekspres gazetesi- 08.07.2013) Zafer YAPICI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder