19 Mayıs 2014

İşte İleri Demokrasinin Ekonomik Boyutu -Zafer Yapıcı

Değerli okurlarım, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 6 Mayıs’taki grup toplantısında 2002-2014 yılları arasında halkın alım gücünün nasıl gerilediğini tartıştı. Bu bağlamda önemli veriler de sundu. İşte Kılıçdaroğlu’nun rakamlarıyla vatandaşın ekonomik özgürlük düzeyi: İcra Dairesindeki Dosya Sayısı: 2002 yılında 10.026.212 iken 2012 yılında 21.006.212. Protesto Edilen Senetler: 2002 yılında 816.000.000 TL iken 2013 yılında 7.494.000.000 TL. Karşılıksız Çek Miktarı: 2002 yılında 2.203.000.000 TL iken 2013 yılında 14.119.000.000 TL. Tüketici Kredisi ve Banka Borçlarını Ödeyemeyenlerin Sayısı: 2002 yılında 847.000 kişi iken Şubat 2014’de 3.081.096 kişi. Ailelerin Borçları: 2003 yılında 13 milyar TL iken 2013’de 372 milyar TL. Emeklilerin Birikmiş Sosyal Güvenlik Destek Pirim Borçları: Emekli olup da tekrar çalışmaya başlayan 612 bin emekliden istenen veya istenecek olan kesinti miktarı 1.192.522.222 TL. *** Değerli okurlarım, Türkiye’de yaşayan kimsesiz, işsiz, engelli, işçi, memur, köylü, çiftçi, esnaf, sanayici, öğretmen, öğrenci, kızlı-erkekli yandaş olmayan aşağı yukarı her yurttaş yukarıda sayılan grupların içinde yer almaktadır. Bunların karşısında ayakkabı kutularında ve para kasalarında saklanan ahlı paralarla günlerini gün edenler var. Gemiciklerine yeni gemicikler ekleyenler var. Yolsuzlukları, ekonomik özgürlüğünü elinden aldığı ve borç batağına attığı yurttaşların oyları ile aklamaya; örtbas etmeye çalışanlar var. Değerli okurlarım, bir hikaye ile anlatmak istediğimizi daha da somutlaştıralım: Padişah bir gün büyük gürültü ile yatağından fırlar. Pencereden bakar. Bir çocuk avazı çıktığı kadar “gevrek.gevrek…” diye bağırmaktadır. Padişah saraydakilere gevrekçi çocuğun sesinin kesilmesini emreder. İkinci gün, üçüncü gün aynı şekilde çocuk bağırmakta, padişah onun sesiyle uyanmaktadır. Padişah en sonunda vezirini çağırtır ve durumu ona anlatır. Padişah ertesi günü iple çeker ve sabah erkenden pencerenin önünde çocuğu beklemeye koyulur. Bir süre sonra çocuk, çok kısık bir sesle “gevrek” diyerek görünür. Padişah merakla vezirini çağırtıp, vezire: “Ne yaptın da çocuğun sesini kıstın?” deyince, vezir: “Padişahım, cebinde ne kadar parası varsa aldım. Onun için sesi çıkmıyor” der. İşte benim söylemek istediğim! Ekonomik özgürlüğü şu veya bu şekilde elinden alınan insanların sesi kısılır. Sosyal yaşantıları, toplumsal tepkileri yok olur. Bunu avantaj bilen siyasi çıkarcı gruplar, çoğu zaman kendilerinin değil, devletin olanaklarının seferber edildiği sözüm ona sosyal yardımlaşma girişimleriyle, bir koli yiyeceğe olabildiğince çok oy satın almak için uygun toplumsal koşulları bulurlar. Vatandaşlar, hizmet edilecek insan kategorileri değildir onlara göre. Tebaadırlar! Yardım dilenenler; karşılığında oy ve hayır duası verenlerdir! Değerli okurlarım, ekonomik özgürlüğü olmayan bir insanın hiçbir özgürlüğü yoktur. Bunu çok iyi bilen AKP hükümeti ve onun başı olan Erdoğan, bu özgürlüğü on iki yıldır halkla hiç paylaşmadı. AKP’nin ve Erdoğan’ın “ileri demokrasi”sinden kastı onunla aynı düşünenlerin özgürlüğü oldu. Bu zihniyet, ekonomik özgürlüğü kazanmanın tek yolu olarak yandaşlığı, sandığı ve istikrarı gösterdi. Bunu da devletin gücünü kullanarak yaptı. Bu, açıkça baskıdır. Fırsatçılıktır. Fırsatçılardan kurtulmanın tek yolu Atatürk ilke ve devrimlerini; bu devrimlerin iç bağlantılarının doğal sonucu olan “sosyal devlet” anlayışını savunan, “Türkiye’nin yolsuzluktan dürüstlük, yozlaşmadan gerçek değerler, işsizlikten kalkınma ve yoksulluktan refah üretmek zorunda olduğunun” bilincinde olan ve bu düşüncelerin kurumsallaşması için çaba sarf eden siyasi yapılanmayı kucaklamaktır. Halk olarak siyasetin “nesnesi” değil, “öznesi” olmak için gayret etmektir. Fırsatçıların tuzaklarına artık düşmemek umuduyla… (HABER EKSPRES GAZETESİ-12 MAYIS 2014) Zafer Yapıcı

Hiç yorum yok: