Her devlet yönetimi, diplomasi aracılığıyla elindeki güç ve imkanlarını uluslararası düzlemde kazanca dönüştürmeyi hedefler.
Stratejiler oluşturur. Bazen adımlar atar. Açılımlar gerçekleştirir.
Başka devletleri -zorlamayla ya da gönüllü olarak- kendi isteği doğrultusunda eylemler yapmaya yöneltmeyi amaçlar.
Bu noktada önemli olan, bir devlet yönetiminin uluslararası düzlemde attığı adımların, o devletin kendi iradesine dayandığı konusunda bir algının hedef devlette oluşturulmasıdır.
İşin bam teli budur.
Bir örnekle izah edelim. A devleti, B devletinin beklentisini karşılayacak bir adım atmış olsun. A devleti de buna karşılık olarak B devletinden bir beklentisini karşılayacak başka bir adım atmasını talep etsin.
Bu durumda B devleti, A devletinin attığı adımın, A devletinin zayıflığı nedeniyle gerçekleştiğini ya da örneğin C devletinin zorlamasıyla oluştuğunu düşünüyorsa, A devletine karşı olumlu bir eylem içinde bulunmaz.
A devletinin taleplerini dikkate almaz.
Çünkü önemli olanın, A devletini adım atmaya zorlayan C devletinin iradesi olduğunu kavrar.
Bu nedenle B devletinin muhatabı artık C devleti olur. Taviz verilecekse C devletine verilir, A devletine değil!
* * *
Türkiye hükümetinin Ermenistan konusundaki son açılımı (!) da yukarıda aktardığım modele birebir uyuyor.
Türkiye "açılım" söylemiyle Ermenistan ile ilişkileri düzeltme yönünde adımlar atıyor. Ancak bu adımlar Ermenistan devlet yönetimi ve halkı tarafından (Ermeni diasporasının büyük yönlendirmesinin de etkisiyle) ABD'nin ya da AB'nin zorlamasıyla Türkiye'nin atmak zorunda kaldığı adımlar olarak algılanıyor.
Ermenistan medyasında, (Ermeni diasporasının yönlendirmesiyle) ABD ve AB baskısı artarsa, Türkiye'nin daha büyük açılımlar yapabileceği görüşü seslendiriliyor.
Ermenistan'da Türkiye'nin diplomatik stratejilerini bağımsız olarak oluşturamadığı düşüncesi yaygınlık kazanıyor.
Görülüyor ki Türkiye gücünü, (sadece askeri gücünü değil, ikna ve çekim gücü anlamına gelen yumuşak gücünü de) hedefe ulaşmak için yeterince kullanamıyor.
Böyle bir durumda Türkiye'nin inandırıcılığı zedeleniyor. Olumlu bir karşılık bulma şansı azalıyor...
Türkiye, diplomatik özgüvenini ne yazık ki adım adım yitiriyor...
Açılım açılım derken ülkemiz, diplomatik anlamda sözü geçmez bir ülke konumuna sürükleniyor...
* * *
"Açılımın" hedefi komşularımızla sorunlu ilişkileri düzeltip, uluslararası alanda daha fazla söz sahibi bir ülke haline gelmek olarak sunulmuştu yanlış hatırlamıyorsam.
...İyi de biz, bizzat sözkonusu açılım nedeniyle, diplomatik anlamda daha da içimize kapanmış olmuyor muyuz?...
Dost Azerbaycan'ı kaybediyoruz...
Üstelik bir de dolaylı olarak Ermeni diasporasıyla Ermenistan Ermenilerini birbirine yaklaştırarak diasporanın tarih tezine Ermeni halkının desteğini ekliyoruz.
(Haber Ekspres, 8 Eylül 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder