Değerli okurlarım, bugün AKP’nin 26 madde halinde yapmayı düşündüğü anayasa değişikliğinden sadece Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu ile ilgili olanını sizlere aktarmaya çalışacağım.
1982 Anayasası’nın 146. maddesine göre Anayasa Mahkemesi on bir asil ve dört yedek üyeden oluşur.
Şimdi AKP tarafından 146’ıncı madde “Anayasa Mahkemesi on dokuz üyeden kurulur” şeklinde değiştirilmek isteniyor.
Yani Anayasa Mahkemesi üye sayısı on birden on dokuza çıkarılıyor!...
Peki sayısı on dokuza çıkan Anayasa Mahkemesi üyelerini kim seçecek?...
TBMM 3 üyeyi, Cumhurbaşkanı 16 üyeyi seçecek!...
Bu seçim nasıl yapılacak?...
TBMM:
Sayıştay Genel Kurulu’nun kendi üyeleri arasından seçeceği altı üyeden ikisini; Baro başkanlarının avukatlar arasından seçeceği üç üyeden birini TBMM seçecek. Bu demek oluyor ki 337 milletvekili çoğunluğunu elinde bulunduran AKP, Anayasa Mahkemesi’ne toplam 3 üyeyi gönderecek…
Cumhurbaşkanı:
Yargıtay’ın seçeceği dokuz üyeden üçünü; Danıştay’ın seçeceği altı üyeden ikisini; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Kurulu’nun kendi başkan ve üyeleri arasından seçeceği üç üyeden birini; Yükseköğretim Kurulu’nun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri arasından seçeceği dokuz üyeden üçünü; üst kademe yöneticiler, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçilen on beş kişi içinden beşini; ve yükseköğrenim görmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçilen altı kişiden ikisini Cumhurbaşkanı seçecek. Yani AKP’li Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’ne toplam 16 üye gönderecek…
Değerli okurlarım, yukarıdaki tabloyu dikkatle inceleyiniz. TBMM ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek 19 üyenin 6 tanesi öneriler doğrultusunda 13 tanesini de AKP zihniyetinin doğrudan seçeceği üyeler arasından atanacağı açık bir şekilde görülmektedir.
Kısaca AKP Anayasa mahkemesinin toplam on dokuz üyesinden on üçünü kendisi atamaktadır.
* * *
Değerli okurlarım, AKP zihniyeti parlamentoda 550 milletvekilinin 337’sine sahip. Hükümete, Meclis Başkanlığı’na ve Cumhurbaşkanlığı’na bu anlayış hakim. AKP zihniyeti, Türkiye’nin bir dönüşüm geçirmesinin önündeki en büyük engellerden birinin Anayasa Mahkemesi olduğunu gördü. Onu da devreden çıkararak (AKP’leştirerek) rüyalarını gerçekleştirmek istiyor.
Bu yüzden AKP’nin ileri gelenleri Anayasa’nın 146. maddesini yukarıda anlatmaya çalıştığım şekilde kendi leyhlerine değiştirmek istiyorlar.
CHP lideri Baykal bu konuda şunu söylüyor: “Esas yapmak istedikleri şu: Bir: Anayasa Mahkemesi’ni değiştirmek. İki: HSYK’yı değiştirmek. Üç: Partileri kapatma konusunda yargının yetkilerini siyasi denetim altına almak, siyasi izne, siyasi ruhsata bağlamak, yargının siyasi partilerle ilgili anayasal denetimini engellemek...”
Baykal’ın sözleri gerçekleri ortaya koymuyor mu?...
* * *
Bugün parlamentoda AKP 337, CHP 97, MHP 69, BDP 20, DSP 6, DP 1, TP 1 milletvekiline sahip. 11 de bağımsız milletvekili var.
Yani parlamento büyük ölçüde AKP’li…
Cumhurbaşkanı AKP’li…
TBMM Başkanı AKP’li…
Yürütme ve yürütmenin başı başbakan AKP’li…
* * *
Değerli okurlarım, anayasal denetim sayesinde Türkiye yakın geçmişte birçok yanlıştan döndü.
Bir örnek verelim. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi ile ilgili yasa tasarısını meclise getiren AKP, 337 milletvekili ile bu tasarıyı kabul etti. Hemen ardından da alışık olunduğu üzere Cumhurbaşkanı yasayı onayladı.
Başta ana muhalefet CHP olmak üzere diğer muhalefet partilerinin 199 milletvekili imzası ile bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu ve yasa Anayasa Mahkemesi’nden geri döndü…
* * *
Muhalefetin ve siyasallaşmamış yargının toplum yararına ne kadar önemli işleve sahip olduğunu görmemek imkansız…
Değerli okurlarım, şimdi bu düzen AKP tarafından bir anayasa değişikliği aracılığıyla değiştirilmek istenmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin işlevsizleştirilmesi ile muhalefet de en büyük hukuksal güvencesini yitirecek.
Yani, yapılmak istenen son tahlilde muhalefetin de parlamentonun da etkisizleştirilmesi..
AKP, kendi dikensiz gül bahçesini adım adım yaratmak istiyor..
Düşünün, üyeleri böylesi bir yasayla seçilen Anayasa Mahkemesi’nde açılan davalar bundan sonra AKP aleyhine sonuçlanabilir mi?
AKP zihniyetinin yayılmasının önünde bir engel kalır mı?...
Ana muhalefet partisi CHP ve muhalefet partisi MHP seslerini ve güçlerini eskisi kadar gösterebilir mi?...
Böyle bir rejime demokrasi denebilir mi?
Anayasa Mahkemesi de Akplileşirse, siyasal rejimin tek parti faşizmine doğru hızlı adımlarla yol almadığı artık iddia edilebilir mi?
(Haber Ekspres, 30 Mart 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder