02 Ocak 2012

ASGARİ ÜCRETLİNİN 2012 YILI ÇAY- SİMİT HESABI…- ZAFER YAPICI


2012 yılının asgari ücret rakamları belli oldu…
On altı yaşını doldurmuş işçiler ilk altı ay için net 701.14 TL, ikinci altı ay için ise net 739.80 TL alacaklar.
16 Yaşını doldurmamış işçiler ilk altı ay için net 610.94 TL, ikinci altı ay için ise 634.15 TL ücret alacaklar.
Aralık 2011’in açlık sınırı 940.30 TL, yoksulluk sınırı 3.063.17 TL iken…
* * *
Şimdi gelelim asgari ücretlinin çay-simit hesabına.
Bugün en düşük fiyatla bir bardak çay 50 kuruş. Bir simit 50 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün sadece çay ve simitle karınlarını doyurmaya kalksa bakın ayda kaç lira ödemesi gerekecek…
(0.50+0.50)x3= 3 TL. Bir kişinin 3 öğün (1 gün) çay-simit tutarı,
(3x5) = 15 TL. Beş kişinin 3 öğün (1 gün) çay-simit tutarı,
(15x30)= 450 TL. Beş kişinin bir aylık çay-simit tutarı…
Değerli okurlarım, sadece bir simit ve bir bardak çayla dengesiz beslenen beş kişilik bir ailenin karınlarını doyurmaları için bile ayda 450 TL gerekiyor.
Bu hesaba göre ilk altı ayda on altı yaşını doldurmuş bir işçinin elinde; 701-450=251 TL, ikinci altı ayda 780-450= 330TL kalmakta.
İlk altı ayda 16 yaşını doldurmamış bir işçinin elinde ise; 610-450=160 TL, ikinci altı ayda 634-450=184 TL kalmakta…
Geriye kalan bu parayla dengeli beslenme, eğitim, sağlık, giyinme, su, elektrik, barınma, hayal olan doğal gazla ısınma, sosyal vb. giderlerini nasıl karşılayacak?...
Açlık sınırının 930, yoksulluk sınırının 3.063 TL olduğu bir yerde beş milyonu aşan asgari ücretlinin alacağı ücretin açlık sınırının bile altında olması vicdanları hiç mi rahatsız etmiyor?...
Bir gece yarısında bile yangından mal kaçırırcasına maaşlarına zam yapmayı düşünenler sıra halka gelince yukarıdaki tabloyu görmezden gelip asgari ücreti açlık sınırının üstüne bile çıkarmayı düşünemiyorlar…
Sonra da “biz halkın iradesini temsil ediyoruz” diyorlar…
* * *
Değerli okurlarım, Recep Tayip Erdoğan, 2002 Milletvekili Genel Seçimi sürecinde halkın alım gücünün nasıl zayıfladığını çay-simit örneği ile meydanlarda çok yalın bir biçimde anlatmış ve çok alkış almıştı…
Bakın Erdoğan, Türkiye 2002 Seçimleri’ne giderken neler söylemiş:
“…Bir bardak çay 20 kuruş, bir simit 20 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün çayla ve simit yiyerek karınlarını doyurmaları halinde ayda 180 lira ödemek zorunda. Asgari ücret ise 184 lira. Bu insanlar kalan 4 lira ile diğer ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar? Sizin Allah’tan korkunuz yok mu? İnsafınız, vicdanınız yok mu?”
Şimdi Başbakan’a sormak istiyorum.
Yıl 2012. Aradan on yıl geçti.
Bir bardak çay en iyimser rakamlarla 50 kuruş, bir simit 50 kuruş. Beş kişilik bir aile, üç öğün çayla ve simitle karınlarını doyurmaları halinde ayda 450 TL ödemek zorunda. Asgari ücret 701 TL. Bu insanlar kalan 251 lira ile diğer ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar? Sizin Allah’tan korkunuz yok mu? İnsafınız, vicdanınız yok mu?...
* * *
Bu devletin ülkesinde evine ekmek dahi götüremeyen; sayıları 5 milyon aşan işsizler var.
Her gün yatağa aç giren 400 bin kişi var.
Ürününü ekemeyen, ekse de değerini alamayan köylüler, çiftçiler var.
Gelecek kaygısıyla yaşayan gençler ve onların gelecek kaygısını paylaşan anne ve babalar var.
Sokaklarda yaşayanlar var.
Kimsesizler var.
Evden dışarıya çıkıp üretmek isteyen; ama çıkamayan engelliler var.
Siftah yapmadan dükkanlarında bekleyen ve sonunda kepenklerini kapatmak zorunda kalan esnaflar var.
Her geçen gün çarklarının dişleri teker teker duran sanayiciler var.
Haklarını alamayıp sokağa dökülen, biber gazlarıyla, coplarla susturulmaya çalışılan işçiler, memurlar, öğretmenler, öğrenciler, emekliler, şehit aileleri, depremzedeler…
Bu insanlar umut beslediler. Demokrasi dediler. İnsan hak ve özgürlüklerine duyarlılık dediler. Hükümet bizi görür dediler. Bu sene olmazsa gelecek seneye hakkımızı verir dediler…
Ne bilsinler iktidarın demokrasi trenine binip makas değiştireceğini, insan hak ve özgürlüklerinin keyfi uygulamalarla yok edileceğini…
Umudun karşılığının cop, biber gazı ve gözaltı olduğunu sonradan öğrendiler…
Sonradan öğrendiler demokrasinin önce açılım olduğunu. Açılımın ise hiçbir zaman kendilerine ulaşmayacağını…
İşte değerli okurlarım, “halkı temsil eden” iradenin on yıla yayılan halka bakış açısı…
(Haber Ekspres Gazetesi-02-01-2012)

Hiç yorum yok: