10 Eylül 2012

BU SORUNUN CEVABINI KİM VERECEK?...- ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım, geçtiğimiz günlerde CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde terör saldırısında şehit düşen on askerden biri olan Piyade Uzman Çavuş Erdoğan Sönmez için baba ocağı Antalya’nın Kepez İlçesi’ndeki evinde kurulan taziye çadırını ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Vanlı baba İlyas Sönmez, Deniz Baykal’a bakın neler söyledi: “…Bana Van’da Türk, burada Kürt diyorlar. Kürt’ten milletvekili var, Kürt’ten cumhurbaşkanı var, Kürt’ten polis de var. Bu ne Kürt hakkıdır, ben anlamadım. Kim bana bir şey söyleyecek?”. Değerli okurlarım, acılı şehit babası yaptığı bu tespitle zaten sorduğu sorunun cevabını kendisi vermiştir. Etnik hatlar boyunca Kürt sorunu kavramsallaştırmasını kullanarak parçalanmaya çalışılan bir millet söz konusudur. Sorun terördür ve teröre karşı hangi etnik kökenden olursa olsun tüm Türk Milleti dayanışma içinde olmalıdır. Şehit babasının yapmış olduğu tespiti paylaşacak ve ona destek verecek birilerini görmek isteyişi sizce onun hakkı değil de kimin hakkıdır?.. Terör konusunda düşünülmesi gereken en önemli şey, şehit babasının bu feryadından alınması gereken ders değil midir?.. * * * Değerli okurlarım, Deniz Baykal’ın da ziyareti sırasında şehit babasının acısını şu sözlerle paylaştığı görülüyor: “Herkese sorumluluk düşüyor ama asıl sorumluluk iktidarda. Bunu unutmayın. Bu kadar yanlışlıklar var ki. Bizim de gücümüz yetmiyor maalesef. Oyun kadar konuşuyorsun. İktidardakiler, ’Ya uzlaşayım, anlaşayım’ havasına girdiğinden beri bu iş çığırından çıkıyor”. Deniz Baykal’ın şu sözleri de süreçle ilgili oldukça düşündürücü tespitler ve birleştirici çözüm önerileriyle dolu: “Ortada çok yanlışlıklar var. Tartışılması gereken pek çok hatalı tutumlar var. Bunları biliyoruz. Ama karşılıklı, birbirimize fatura kesme zamanı artık geride kalmıştır. Bir an önce yepyeni bir anlayışla bir araya gelmeli, durumu sorgulamalı ve yeni bir anlayışla Türkiye olarak bu durumdan nasıl çıkarız, ona bakmalıyız. Böyle durumlarda maalesef bir panik havası esiyor. O panik havasının etkisi altında insanlar birbirlerine bakıyor, ne yapacağını birbirine soruyor. Daha önce izlediği politikanın tam tersini izlettiriyor. Bu tutarsızlıklar, bazen öyle bazen böyle, birbiriyle çelişen politikaların izleniyor olması geleceğe yönelik bir güvensizlik ve umutsuzluk yaratıyor. Türkiye’nin kararlılığa ihtiyacı var. Kararlılığa, ne yapacağını bilmeye ve kararlılıkla onu sonuna kadar uygulama iradesini sergilemeye ihtiyacı var”. * * * Her gün yeni şehit cenazeleriyle; yeni başımız sağ olsun söylemleriyle karşılaşıyoruz. Otuz senedir “Bu acılar bu gözyaşları ne zaman sona erecek?...” soruları soruldu. Artık bıçak kemiğe dayandı… Yıl 2012, on yıldır AKP tek başına iktidarda. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan Başbakan, Cemil Çiçek TBMM Başkanı… Ve ardı ardına gelen şehitlerimiz, akan gözyaşlarını silemeyen annelerimiz… Terör belasından milletçe kurtulmamız için Deniz Baykal’ın ısrarla vurguladığı kararlılığa ve toplumsal dayanışmaya ihtiyacımız var. Baykal’ın tavsiyeleri başta iktidar olmak üzere ana muhalefet ve diğer partiler ve demokratik kitle örgütleri tarafından dikkate alınmalıdır. Baykal’ın ifade ettiği gibi bir an önce yepyeni bir anlayışla bir araya gelinmeli, durum sorgulamalıdır. Gün yepyeni bir anlayışla bir araya gelip durumu sorgulama günüdür. Gün bu yeni anlayışla Türkiye olarak bu durumdan nasıl çıkarız deme günüdür… Ve o gün bugündür… (Haber Ekspres Gazetesi-10.09.2012)

Hiç yorum yok: