15 Nisan 2013

YENİ OSMANLICILIĞIN AÇMAZLARI- ZAFER YAPICI

AKP iktidarı Atatürk dönemini tarihsel açıdan ötekileştirerek yeni bir kimlik inşa sürecine girişiyor. Bu yeni kimlik üzerinden eski Osmanlı coğrafyası üzerinde hegemonyayı tesis edebileceğini sanıyor. AKP’nin bilinç altında yer alan bu görüşler orijinal değil. Daha önce Turgut Özal’ın Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sırasında seslendirilmişti. Yeni-Osmanlıcılık adı verilen bu kavramsallaştırma Türkiye menşeli değildi. İlk kez Graham Fuller adlı bir CIA uzmanı tarafından öne sürülmüştü. İyi arkadaş olmalarının da etkisiyle olacak Cengiz Çandar tarafından işlenip, Özal’ın izleği haline getirilmişti. * * * Yeni Osmanlıcılık, eski Osmanlı coğrafyasında çok soğuk karşılandı. Çünkü Osmanlı’nın bu coğrafyada birçok halk tarafından algılanış biçimi, Yeni Osmanlıcıların Osmanlı’yı tanımlama biçimlerinden oldukça farklıydı. Bunun en somut göstergesi 1999 yılında yaşananlardır. 1999 yılında Osmanlı’nın 700. Kuruluş yıldönümü çerçevesinde resmi bir kutlama etkinliği düzenlenecekti. Bu çerçevede dönemin cumhurbaşkanı Demirel tarafından birçok ülkeye davetiye gönderildi. Bu davetiyeyi alan Osmanlı topraklarında doğan bağımız devlet sayısı 50 kadar idi. Ancak bu devletlerden sadece beşi kutlamaya katıldı. Yeni-Osmanlıcılık bir Boşnak için belki anlamlı olabilirdi. Ancak bir Sırp yahut Karadağlı için, hatta bir Müslüman Arnavut için oldukça kötü çağrışımlar uyandırıyordu. Arap dünyasının milliyetçilikleri, Osmanlı’yı bir işgalci olarak tanımlamayı sürdürüyorlardı. Azerbaycan açısından Osmanlı imajı olumlu sonuçlar verebilirdi. Peki ya Gürcistan ve Ermenistan açısından?... * * * Tüm bunlar demek oluyor ki, Yeni-Osmanlıcı bir söylem, Türk dış politikasını kısıtlıyordu. Yeni bir Osmanlı devleti ihya etmek gibi yayılmacı bir söylem, eski Osmanlı coğrafyasında Türkiye’nin elini güçlendirmiyor, tam tersine zayıflatıyordu. Bunu fark eden Davutoğlu, Türk Dış Politikası’nı Yeni Osmanlıcılık üzerinden tanımlayanlara ateş püskürmeye başlamıştı. AKP iktidarı Yeni Osmanlıcılığı, iç kamuoyuna yönelik, Atatürk Türkiyesi’nin ötekileştirilmesine dayanan bir kimlik olarak koruyup yüceltiyor, ancak bu söylemin dış politika zafiyeti haline gelmesinden ötürü, söylemi sahiplenmediğini de aynı anda iddia edebiliyordu. Artık geçmişle yüzleşmesi talep edilen bir Türkiye vardı… * * * AKP iktidarı, Türkiye menşeli olmayan söylemlerle, projelerle hareket ediyor. 1990’larda Fuller’in ürünü yeni Osmanlıcılık söylemi varlığını koruyor. Ancak 2009 yılında Obama’nın Türkiye ziyaretinde vurguladığı “geçmişle yüzleşme” söylemi ABD’nin arzu ettiği bir bölgesel düzenin yaratılması için Türkiye’ye dayatılıyor. Obama, 2009 yılında Türkiye’ye yaptığı ziyarette Türkiye-Ermenistan ilişkilerini düzeltebilmek için Türkiye’den adım atmasını beklediğini ifade etmişti. Türkiye bu adımı Yeni-Osmanlı vurgusuyla mı atabilirdi, yoksa Osmanlı’nın eleştirisi üzerinden mi? Oysa aynı anda ABD’nin Ortadoğu politikaları bağlamında İsrail destekli bir Sunni ekseni yaratılmalıydı. Türkiye’ye bu çerçevede Suudi ve Katar monarşileriyle birlikte kurucu rol verildi. AKP iktidarı kimlik merkezli bir dış politikayı aynı hızla sürdürüyor... * * * Tüm bunlar çelişki göstergeleri mi? Hayır değil. Türkiye AKP iktidarı sırasında çelişkili gözüken dış politika eylemleri gerçekleştiriyor; bu doğru. Ancak bu çelişkilerin belirli bir düzeni de olduğu doğru. AKP iktidarı, Yeni Osmanlıcılığı ön plana çıkarırken de, Ermeni açılımı yaparken de, İsrail’e tepki gösteriyor gözükürken de, İsrail’le anlaşırken de, mezhep eksenli bir Ortadoğu politikası yürütürken de, ABD’ye karşı çıkıyor görünürken de hep ABD ile ittifak halinde. On yıldır AKP iktidarına halk desteğini sağlamak için çalışıp didinen Hasan Celal Güzel, “barış süreci” adı altında yaşananlara karşı çıkarak “gerekirse silahımı alıp dağa çıkarım” demişti. Sonra da açık yüreklilikle “ben toplumun gazını almak için öyle söyledim” demiş, danışıklı çıkışını açıkça ortaya koymuştu. Sakın Tayyip Erdoğan da Davos’ta toplumun gazını almak için İsrail’e çıkışmış olmasın?... Hadi bir adım daha öteye gidelim. İsrail de aynı amaçla özür konusunu gündeme getirmiş olmasın?...(HABER EKSPRES GAZETESİ-15.04.2013) Zafer YAPICI

Hiç yorum yok: