01 Nisan 2013
AÇILIM KONUSU - ZAFER YAPICI
Teröristle müzakere açılımı tehlikeli bir hal almaya başladı.
Anlaşılan o ki, PKK’yı Suriye Yönetimi’ni devirme sürecinde kullanma konusunda düğmeye basılmış…
Bu konuda ilk yapılan şey, İsrail Yönetimi ile Türkiye’nin uzlaştırılması oldu.
İsrail başbakanı Netanyahu, Mavi Marmara olayı nedeniyle Erdoğan’dan telefonda “gayriresmi de olsa” özür dileme gerekçesini şu şekilde anlattı: “Suriye’deki kriz giderek şiddetleniyor. Bizim için en büyük tehlike Suriye’deki kimyasal silahların terörist grupların eline geçmesidir” (“Netanyahu Neden Özür Dilediğini Açıkladı”, Radikal, 24 Mart 2013).
Yani Netanyahu, ortak bir düşman olan Suriye’ye karşı mücadelesinde Türkiye ile sorunlu kalmayı göze alamadığını ifade etmek istiyor.
Bu demek oluyor ki, İsrail ile Türkiye, ABD’nin Ortadoğu planlarına uygun bir biçimde uzlaştırıldı. Nitekim uzlaşmanın arkasındaki gerçek gücün Obama olduğunu ne AKP ne de İsrail saklıyor.
Suriye – ve daha sonra – İran yönetimlerini devirme planlarında İsrail ve Türkiye ortak hareket ediyor.
İşte bu planın bir parçasını da AKP’nin PKK stratejisinin oluşturduğu ortaya çıkıyor.
Geçen akşam Başbakan Erdoğan bir televizyon programında konu ile ilgili ilginç açıklamalar yaptı. Açıklamalar ertesi günün neredeyse tüm gazetelerinde manşetleri süsledi.
Erdoğan Türkiye içindeki PKK unsurlarının ülkeden çekilmesi sırasında yaşanacaklar ile ilgili şunları söylüyor: “Çekilme konusunda geliş gidiş yollarını gayet iyi bilirler. Niye silah. Silahsız geçiş yap. Silahı nerede bırakırsa bıraksın. İster mağaraya sakla. İster göm. Bizi ilgilendirmez….” (Silahı Bırak Öyle Çekil – Başbakan’dan PKK’ya Net Mesaj, Hürriyet, 30 Mart 2013, s. 1).
Bu sözler nasıl söylenir? Silah gömmek nasıl devleti ilgilendirmez? Bu silahlar yarın başka ellere geçerse ve Türkiye’de silahlı eylemlerde kullanılırsa bu sözler nasıl izah edilecek?
Ya da bu sözler, görmedim, bilmiyorum, silahını alıp gidersen, göz yumacağım anlamında da yorumlanamaz mı?
Devlet, teröristin elinden silahını alamayacak kadar aciz midir?
Değerli okurlarım, görünen o ki, AKP Yönetimi PKK unsurlarını Suriye Savaşı’na katmakta kararlı.
Bu durum Türkiye için büyük tehlike oluşturuyor. Birincisi, bu unsurlar Suriye’de PYD’ye; bir başka ifadeyle PKK’nın Suriye koluna katılacaklar. PKK’lıların bir kısmı Suriye Yönetimi’ne karşı savaşta kullanılırken diğer bir kısmı Suriye’de otorite boşluğundan yararlanarak siyasi ve silahlı eğitimini sürdürüp beklemede kalacaklar. Bu kişiler, PKK tarafından Türkiye’den istenecek bazı tavizler yerine getirilmezse başbakanın da vurguladığı “gayet iyi bildikleri yollardan” yeniden Türkiye’ye girecekler. Yani anlaşılan PKK’nın uygun koşullarda örgütlenmesine olanak tanınan bir yeni düzen elbirliğiyle kuruluyor. (Bkz. “Giden Teröristler Bir Gecede Geri Döner, Kan Gövdeyi Götürür, Sözcü, 30 Mayıs 2013, s. 1).
Vah halimize…
Zafer YAPICI
(HABER EKSPRES GAZETESİ- 01.04.2013)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder