"...Yüzyıllar boyunca olduğu gibi, bugün de, ulusların cahilliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasi ve şahsi amaçla çıkar sağlamak için, dini alet ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların yurt içinde de dışında da var oluşu, ne yazık ki, daha bizi bu konuda söz söylemekten alıkoyamıyor. İnsanlık dünyasında, din konusundaki uzmanlık ve derin bilgi, her türlü hurafelerden arınarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla tertemiz ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde rastlanacaktır..."
Bu sözler Mustafa Kemal Atatürk'e aittir. Değerli okurlarım Söylev'den aktardığım bu sözler bugün bile tazeliğini koruyor...
Bugün de "din oyunu aktörlerine" her yerde, özellikle de iktidar çevrelerinde rastlanılmıyor mu? Bu aktörler demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin;
* Demokratik yapısını demokrasiyi kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda kullanarak ortadan kaldırmayı,
* Laik yapısını anayasal ve yasal düzenlemeler ve söylemlerle zedelemeyi, laikliği ayakta tutan devrimleri yok etmeyi, bu sayede çağdaşlaşmayı ve kadın-erkek eşitliğini ortadan kaldırmayı,
* Sosyal devlet ilkesini işlevsizleştirerek sadaka kültürüne dayanan bir parti-devleti yaratmayı,
* Hukuk devletinin kararlarını ulemanın görüşüne sunmayı; dahası hukuk devletini yok etmeyi hedeflemiyorlar mı?
Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus, laik ve üniter yapısını tehlikeye sokacak girişimlerde bulunmuyorlar mı? Laiklik ilkesini hedef alan anayasal düzenlemeler yapmıyorlar mı? Türbanı bahane ederek çağdaş eğitimimizi dışlayıp dinsel eğitime geçit vermiyorlar mı?
Amaçları, Atatürk ilke ve devrimlerini; bu ilke ve devrimleri savunan cumhuriyet kurumlarını, CHP'yi, dernekleri, dahası yurttaşları etkisiz hala getirmek değil mi?
Amaçları rejimimizi değiştirmek değil mi?
İşte cumhuriyet değerleriyle kavgalı "din oyunu aktörlerinin" hayallerindeki rejimlerden birkaç örnek olay:
Irak'ta, koca dayağından kaçarak Musul'da Yezidi güçlerine sığınan bir kadın meydanda yüzlerce kişi tarafından linç edilerek öldürüldü.
Suudi Arabistanlı bir iş kadını, erkek iş adamlarıyla Riyad'da yaptığı iş görüşmesi sırasında din polisi tarafından "akrabası olmayan bir kişiyle oturduğu" gerekçesiyle tutuklandı.
İran'da iki kız kardeş, zina yaptıkları iddiasıyla "recm" cezasına çarptırıldı. Tahran Talim ve Terbiye Kurumu'nun öncülüğünde türbanı yeterli bulmayan ortaokul ve lise öğrencileri kara çarşaf için gösteriler düzenledi...
Atatürk'ün söylediği gibi, din konusundaki uzmanlık ve derin bilgi, her türlü hurafelerden arınarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla tertemiz ve mükemmel oluncaya kadar din oyunu aktörleriyle karşılaşacağız.
Neyle karşılaşacağımızın bilincinde olmamız önemli. Ancak mücadele yöntemimizi de ortaya koymamız gerekiyor.
Bu süreçte "din oyunu aktörlerine" geçit vermemek için topluma gerçekleri anlatmalıyız. Halkımızı uyarmalıyız, uyandırmalıyız. Esas önemlisi yurttaşlar olarak ortak siyasi bilinç etrafında "biz" duygusuyla kenetlenmeliyiz.
Değerli okurlarım, yaşadığımız süreç, kimin ne olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Amerikancılık ortak paydası, dünün sözde milliyetçilerini bugünün türbancıları yapıveriyor. Türk-İslam sentezciler, tarikatçılar, Kürtçüler aynı amaçta birleşiyor. Yeni koalisyonlar kuruluyor.
Aynı zamanda süreç, Atatürk ilke ve devrimlerini her platformda savunan CHP'yi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda büyüyecek bir halk hareketinin merkez örgütü konumuna taşıyor...
Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bu dönemde bana ne demek, duyarsız kalmak çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünmemek demektir. Her yurttaş elini taşın altına koymalı. Yoksa vakit geçip gitmekte, rejim değişmekte, vatanın bölünmez bütünlüğü tehlike altına girmekte.
Değerli okurlarım, içinde laikliğin olmadığı bir cumhuriyette çağdaşlaşmadan, demokrasiden, kadın-erkek eşitliğinden ve kadının tarihsel kazanımlarından söz etmek mümkün değildir. Türbanı bayrak haline getirip laikliği hiçe sayanları kadınlarımız görmeliler. "Din oyunu aktörlerinin" nihai hedeflerine ulaşmak için kendilerini araçlaştırdıklarını kadınlarımız görmeliler. Laikliğin varlığının kendi özgürlüklerinin var olması anlamına geldiğini kadınlarımız görmeliler...
Atatürk emperyalizme, sömürüye, gericiliğe, ayrıcalıklara ve eşitsizliğe başkaldırarak aydınlık bir ülke kurmuştu.
Bugün sömürüye, gericiliğe, ayrıcalıklara ve eşitsizliğe başkaldırmak Kemalizm'i savunmayı gerektiriyor...Bugün Kemalizm'i savunmak vatanı savunmak anlamına geliyor...
Bugün sömürüye, gericiliğe, ayrıcalıklara, eşitsizliğe Kemalizm'i savunarak başkaldırmak için; Mustafa Kemal Atatürk'ün din oyunu aktörleri dediği istismarcılarla mücadele etmek için buluşulacak adresin CHP olması gerektiği görülüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder