Başbakan Erdoğan bedava dağıtılan kömürler için ne diyordu: "Ananızın sütü gibi ak olan bu kömürü yakın kardeşim..."
Denetimden geçmeyen kalitesiz kömürlerin insana, çevreye ve doğaya verdiği/ vereceği zararları göz önünde bulundurmayan iktidar ve belediyeler; başta Ankara olmak üzere yurdun dört bir yanında yaşayan yoksul, işsiz ve çaresiz insanlara zehir dağıtıyor...
AKP zihniyetinin oy almak ve iktidarını devam ettirmek için halka dağıttığı sadaka kültürünün sembolü kalitesiz kömürlerin kükürt oranı binde 35. AB standardı ise binde 9. Arsenik oranı 543 PPM. AB standardı ise 200-400 PPM.
Bu yüksek oranlar karşısında bazı yetkililer Ankara'da arsenik oranının binde 35 değil binde 6 olduğunu ifade ediyorlar. Bilimsel verilere bakmadan, insanların
gözlerinin içine baka baka takiye yapıyorlar...
İzmir'de su örneklerinin arsenik taşıdığını diline dolayan AKP zihniyeti, 25.12.2008 tarihi itibariyle (belediyeler hariç) 1.592.021 tona ulaşan bedava kömürlerin başta Ankara olmak üzere havaya yaydığı yüksek kükürt ve arsenik miktarını nasıl izah edecektir? Kendi eliyle dağıttığı zehri, bu topluma karşı nasıl savunacaktır? İzmir Büyükşehir Belediyesi kısa zamanda arıtma tesislerini kurarak sudaki arsenik sorununu çözdü. Ya siz; iktidar ve belediyeler olarak milletin vergisini kullanarak kendi elinizle dağıttığınız kalitesiz kömürlerin havaya bıraktığı aşırı kükürt ve arsenik sorununu nasıl çözeceksiniz? O kentlerde yaşayan herkesin soluduğu ve yaşam hakkını tehdit eden kükürtlü ve arsenikli kirlenmiş havayı nasıl yok edeceksiniz? İnsanların yitirdiği/yitireceği sağlıklarını onlara nasıl geri vereceksiniz? Ya da bunların ötesinde Kyoto Sözleşmesi'ne sözde desteğinizle uygulamalarınız arasındaki çelişkiyi dünyaya ve Türkiye'ye nasıl izah edeceksiniz?...
Bu sorunlar, AKP zihniyetinin yarattığı sadaka veren devlet anlayışı ile değil demokratik, laik, sosyal hukuk devleti anlayışını benimsemekle ve anayasaya bağlı kalmakla çözümlenir.
Anayasa'nın 56. maddesi der ki: "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir".
Hükümet olarak sizin göreviniz, beğenseniz de beğenmeseniz de yürürlükte olan anayasanın hükümlerini yerine getirmek değil midir?
* * *
Değerli okurlarım, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) yaptığı incelemeye göre Ankara'da dağıtılan yardım kömüründeki arsenik miktarının, dünyada görülen en yüksek düzeye ulaştığı ortaya çıktı.
ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Tuncel, başkentte dağıtılan kömürlerle ilgili analiz sonuçlarını açıkladı. Prof. Tuncel, "Yardım kömüründe bulunan arsenik miktarı dünyada literatüre geçmiş en yüksek miktar olan 410 PPM'nin çok üstünde. Kömürdeki arsenik miktarı 530 PPM düzeyinde çıktı ki bu daha önce görülmemiş, dünyada görülmemiş bir düzey" dedi. Sorumluluğun kömürü "bedava" dağıtanlarda olduğunu söyleyen Prof. Tuncel, "Kendi koydukları standartların altında kalitede bir kömürü üstelik bedava dağıtıyorlar. Kömür şirketlerini en sıkı kurallarla denetliyorlar ama kendi dağıttıkları kömürü denetlemiyorlar" diyerek tepkisini dile getirdi.
* * *
Değerli okurlarım, başbakanın vatandaşa ananızın ak sütü gibi helal diyerek dağıttığı kömürün yarattığı hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki sonuçları şunlar:
Akciğer kanseri, bronşit, kronel bronşit, raşitizm, eklem romatizması, kalp hastalıkları, göz yanmaları, nefes darlığı, aşırı derecede ihtiyarlama belirtileri...
Suç işleme oranında artış, sinirlilik, ruhsal bozukluklar...
Çeşitli tozların vücuttaki birikiminden doğan iştahsızlık neticesinde vücut direncinin zayıflaması.
Kan zehirlenmesinin başlaması. Bu durumun hamile kadınlarda daha yoğun gözükmesi nedeniyle hamile kadınların düşük ihtimalinin artması.
Çeşitli tozların terle birleşip deri dokusunun üzerindeki delikleri kapamasıyla deri solunumunun engellenmesi (hava kirliliğinden dolayı vücutta solunum zorluğu başlaması)
* * *
Bu saydıklarımız yardım kömürlerinin insan üzerindeki etkilerdir.
Ya diğer canlılarda; doğada yarattığı etkiler?
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Devlet'i yaşat ki, insan yaşasın" sözü ne kadar anlamlı; ne kadar doğru...
* * *
Değerli okurlarım, en kutsal hak yaşam hakkıdır. Bu nedenle devlet imkanları kullanılarak gerçekleştirilen bu yaşam hakkı ihlaline bir an önce son verilmelidir.
(Haber Ekspres, 3 Şubat 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder