Değerli okurlarım, 10 Ekim günü Türkiye ile Ermenistan arasında uzun süreden beri müzakere edildiği söylenen protokol 'nihayet' imzalandı.
'Nihayet' sözcüğünü özellikle kullanıyorum. Çünkü Ermenistan tarafının itirazları üzerine protokolün imza töreni bir süreliğine iptal edildi. Ancak üç saatlik beklenmedik bir gecikme sonrasında protokol imzalanabildi.
Peki Ermenistan tarafı, imza töreninin hemen öncesinde hangi konuya itiraz etti?
Türkiye'nin Ermeni sınırının açılması ile Karabağ sorununun çözümü arasında bir ilişki olduğunu imza töreni sırasında sözlü olarak beyan etme talebine...
Sorun nasıl çözüldü? Türkiye'nin bu ilişkiye dair sözlü beyanatı iptal etmesiyle.
Ermenistan, temel kaygısından böylelikle kurtuldu.
İyi de Türkiye bu süreçte ne kazandı?
Kısaca hiçbir şey...
* * *
Değerli okurlarım, Ermenistan'ın kazancı protokolün imzalanması sırasında yapmış olduğu manevra aracılığıyla elde ettikleriyle sınırlı değil.
Protokolün maddeleri de Ermenistan'ın çıkarına birçok hüküm içeriyor. Örneğin, parlamentolardan onay alınma şartıyla, Türkiye-Ermenistan sınırının, iki ay içinde açılması bekleniyor.
Sınırların açılması kimin işine geliyor? Ermenistan'ın.
Çünkü Ermenistan'ın dünyaya açılması Türkiye ile olan sınırının açılmasına bağlı.
Türkiye için ise Ermenistan sınırının ekonomik önemi oldukça az...
* * *
Hemen şu soru aklımıza geliyor. Türkiye Ermenistan sınırını niçin ve hangi gerekçelerle kapatmıştı? Şimdi niçin ve hangi gerekçeyle açıyor?
Bu nedenleri ve niçinleri sorgulamadan ne yapmak istenildiğini anlayamayız...
* * *
Protokole göre Türkiye ile Ermenistan arasında bir tarih komisyonunun Ermeni soykırım iddialarını araştırmak üzere göreve başlayacak olması da son tahlilde Türkiye adına bir kazanç değil.
Çünkü söz konusu ortak komisyonun nihai bir metinde uzlaşması mümkün değil!
Diasporadan destek alma yolunu soykırım iddialarını seslendirmekte bulan Ermeni hükümetinin atadığı temsilcilerden "soykırım olmamıştır" sözünü duymak (kesin kanıtlar bulunması durumunda bile) imkansız...
Dolayısıyla Türkiye, protokol parlamentodan geçerse, Ermenistan için yaşamsal önemde olan sınırını açmış olacak.
Buna karşılık olarak ne Ermenistan'ın soykırım iddialarından vazgeçmesi gerçekleşecek.
Ne de Karabağ sorununun çözümü konusunda Ermeni hükümeti uluslararası düzlemde bir yükümlülük altına girecek.
* * *
Bilindiği gibi uluslararası hukukta anlaşma, devletler arasında gerçekleşen bir irade uyuşmasıdır.
Bir savaşın kazananı ve kaybedeni, bir hibenin vereni ve alanı gibi eşitsiz ilişkiler bir kenara bırakılırsa anlaşmalarda devletler arasında çıkarların karşılıklılık esasına göre dengelenmesi söz konusudur.
Türkiye için sorun, Türkiye'nin hiçbir karşılık alamadan tek taraflı ödünler verdiği bu anlaşma metni üzerinde AKP hükümetinin iradesinin, Ermenistan hükümetiyle nasıl uyuşabildiğidir...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen bu konuda şu tespitte bulunuyor: "Görülüyor ki bu anlaşma, dış baskılarla hazırlanmış tek taraflı bir metindir. Ermeni tezleri protokolde yer alırken Türk tezleri yazılı metinlere geçmemiştir..."
Şayet Sayın Öymen'in tespitleri olanı yansıtıyorsa; söz konusu anlaşmanın hangi güçlerce ne tip baskılarla hazırlandığının ortaya çıkarılması Ermeni sorununa gerçek bir çözüm bulma konusunda işlevsel bir başlangıç olmaz mı?...
(Haber Ekspres, 15 Ekim 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder