Türkiye topraklarının sömürgeleşme tarihinde milattır 1838. Bu tarihte İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında bir ticaret anlaşması imzalandı.
Ancak bu anlaşma, iki eşit devlet arasında gerçekleştirilen sıradan bir ticaret anlaşmasından çok farklı hükümler içeriyordu.
Öyle ki dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Henry Palmerston'un bu anlaşmayı İngiltere'nin çıkarları için bir "Capo d'Opera" (şaheser) olarak nitelediği rivayet edilir.
* * *
Palmerston, anlaşmayı bir "şaheser" olarak nitelemekte haklıydı...
Çünkü, 1838 Baltalimanı Anlaşması ile Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında İngilizlere ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar tanıyan bir düzen kuruldu.
Sanayi Devrimi'ni ilk gerçekleştiren devlet olan İngiltere vatandaşları bu anlaşma ile Osmanlı ürünlerini ihraç etme hakkına sahip oldular.
Hatta İngiliz vatandaşları Osmanlı sınırları içinde ticaret yaparken Osmanlı vatandaşlarından bile daha az vergi ödeme hakkını kazandılar.
Dahası bu durum İngiltere ile sınırlı kalmadı.
1838-1841 yılları arasında Baltalimanı benzeri anlaşmalar birçok diğer Avrupa devletiyle de imzalandı.
Böylelikle Osmanlı'nın sömürgeleşme süreci hız kazandı.
1838 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı Baltalimanı'nın gerektirdiği bir hukuksal düzen yarattı.
Sonuç olarak, o zamana kadar varlığını koruyabilmiş tüm sanayi ve zanaat dalları Batı ile rekabete dayanamayıp çöktü. Dışa karşı herhangi bir koruma önlemi alınmadan iç ticaretteki tüm kayıtların ortadan kaldırılması, Osmanlı'yı Avrupa'nın açık pazarı haline getirdi.
Sözkonusu çöküşü yapılan yeni uluslararası ticaret anlaşmaları ve kapitülasyonlar kolaylaştırdı.
Borçlanma katlanılamaz boyutlara yükseldi.
Mali iflas gerçekleşti. Duyun-u Umumiye, devletin mali işleyişini düzenleyen kurumlar gibi ekonomik hayatı biçimlendirmeye başladı. Batı, bu kurum aracılığıyla Osmanlı gelirlerine doğrudan el koyabildi.
Dahası Osmanlı toprakları emperyalist güçler tarafından paylaşıldı.
Bugün, Kurtuluş Savaşı'nı bir Türk-Yunan Savaşı'na indirgeyerek sunan aklı evvellerin, aslında yapmak istedikleri, ülkenin sömürgeleştirilme tarihini hasır altı etmektir.
Çünkü ancak böylelikle yeni Baltalimanları önerdiklerinde haklı görülebileceklerinin farkındalardır....
* * *
Değerli okurlarım Baltalimanı ile başlayan kötü gidişe; bir başka ifadeyle emperyalizmin Anadolu'ya yerleşme sürecine son verilmesi için Kurtuluş Savaşı'nın beklenmesi gerekecektir.
Kurtuluş Savaşı, her şeyden evvel, emperyalizme karşı verilmiş bir özgürlük savaşıdır.
Nitekim savaş sonrasında ülkeyi yöneten irade, ülkeyi Batılı bir sömürgeleştirme sürecine yeniden açmamak için gerekli önlemleri almıştır.
Atatürk'ün yarattığı devletçiliğe dayanan ancak özel sermayeyi de göz ardı etmeyen karma ekonomi modeli bunun için benimsenmiş değil midir?...
(Haber Ekspres, 19 Mayıs 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder