20 Temmuz 2010

ALİ KEMAL'İ ŞİMDİ OKUMAK - ZAFER YAPICI

Ali Kemal'i bilenler bilir.

Mütareke Dönemi'nin "işbirlikçi aydın" tipinin en belirgin örneklerden biridir Ali Kemal.

Ali Kemal Mondros Mütarekesi'nden sonra Sabah gazetesinde başyazarlık yapmaya başlamıştır. Siyasetin de içinde olmuştur. Dönemin işbirlikçi partisi Hürriyet ve İtilaf'ın önde gelen üyelerinden biridir. 1919 yılında Damat Ferit Paşa hükümetlerinde Maarif ve Dahiliye nazırlıklarında bulunmuştur.

Ali Kemal, padişahların, sadrazamlardan şeyhülislama bütün devlet ileri gelenlerinin fikirlerini alarak hareket ettiklerini ileri sürer. Bir anlamda padişahları "demokratik" bulur.

Padişahlara eşlik eden parlamentoların var olduğu sistem anlamına gelen meşrutiyeti ise eleştirir. Osmanlı'da meşrutiyet dönemini istibdat ve keyfi idarenin başladığı dönem olarak yorumlar. II. Abdülhamit'in istibdatını, sansürünü, baskısını unutuverir. Hatta II. Abdülhamit'e övgüde sınır tanımaz. Ona göre Abdülhamit dönemi kalkınma dönemidir. II. Abdülhamit, İttihat ve Terakki'nin hatta Ankara Hükümeti'nin yapmadığını yaparak çevresindekilerin fikirlerini almıştır!

* * *

Ali Kemal'in Büyük Taarruz'un başladığı gün kaleme aldığı "Düşmandan Düşmana" başlıklı makalesi bir ibret belgesidir.

Ali Kemal bu makalesinde Kuva-yı Milliye'nin yaptıklarıyla dışarıda dost kaybettiğimizi ifade eder. Siyaseten hiçbir kazancımızın olmadığını savunur.
Günümüzde geçerli olan "ver kurtulcu" zihniyetin prototipi haline dönüşür.

Ona göre milli mücadele Avrupa'yı düşman haline getirdiği için gereksizdir, hatta hatalıdır. Avrupa hoşnut edilmeli, ne pahasına olursa olsun hiç değilse Avrupa'nın yaralanmamasına çalışılmalıdır.

Yani, Türk ulusunun yaralanması önemli değildir Ali Kemal'e göre. Avrupa'yı yönetenler yaralanmasınlar yeter!

Ona göre zaten Kurtuluş Savaşı'nı doğuran süreç de aslında Türkler ile Yunanlılar arasındaki bir sorundan kaynaklanmaktadır. Bu sorun, Ankara'nın yanlış politikaları nedeniyle tüm Batılı devletlere yayılmıştır.

Bu demek oluyor ki, Ali Kemal'e göre gizli anlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşan Batı değildir sorunun kaynağı. Ona karşı vatanını savunan Kuva-yı Milliyecilerdir. Müdafaa-i Hukukçulardır.

* * *

Değerli okurlarım, Ali Kemal'in Mütareke Dönemi'nde yazdıklarını bugün okurken hiç yadırgamıyorsunuzdur sanırım.

Lakin her gün hemen her gazetenin köşelerinde ve hemen her televizyon kanalının tartışma programlarında bu görüşleri dile getirenlere rastlamıyor musunuz? Aynı argümanları kullanan yazılara alışık değil misiniz?

* * *

Ali Kemal Mütareke Basını'nın yıldızıydı. Ali Kemal'in parıltısı Kuvayi Milliye ile azaldı. Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'yla cılızlaştı. Cumhuriyet'in aydınlanma devrimiyle söndü...

Bugün ne oldu?...

Bugün Mustafa Kemal'in Türkiyesinde mi yaşıyoruz? Yoksa Ali Kemal'in "Yeni Osmanlısında" mı?

* * *

Ali Kemal'in yıldızı yaklaşık bir asır sonra yine mi parlıyor dersiniz? Yoksa parıltının azalacağı, cılızlaşacağı ve söneceği günler mi yaklaşıyor?

(Haber Ekspres, 20 Temmuz 2010)

Hiç yorum yok: