15 Temmuz 2010

DIŞ POLİTİKADA HATA ÜSTÜNE HATA - ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım, birkaç haftadır bu köşede AKP'nin dış politikada yaptığı büyük hataları tartışıyoruz.

Bu hatalar genellikle ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkiler çerçevesinde ve/veya bu ilişkilerin uzantısı olarak atılmış adımlardı.

AKP'nin Kuzey Irak konusundaki politikasızlığı, Kafkasya'daki büyük başarısızlığı, Kıbrıs sorununu çözeceğim derken yarattığı çözümsüzlük bu düzlemde değerlendirilebilir.

AKP, dış politikadaki yanlışlıklarını bir başka ülkeyle ilişkilerinde de sürdürüyor...

AKP iktidarı döneminde Türkiye – Rusya Federasyonu ilişkileri de Türkiye-Batı dünyası ilişkilerinde sahip olduğumuz plansızlık, vizyonsuzluk ve bu durumun bir sonucu olarak teslimiyetin bir başka göstergesi olma yolunda ilerliyor.

* * *

Geçtiğimiz günlerde Rusya Federasyonu ile Türkiye arasında nükleer alanda işbirliğini düzenleyen bir antlaşma imzalandı.

Antlaşmada bakın neler öngörülmüş:

- Mersin Akkuyu'da Rusya tarafından nükleer santral kurulacak ve işletilecek.

- Rus yetkili kuruluşların proje şirketindeki toplam payları hiçbir zaman yüzde 51'den az olmayacak. Bir başka ifadeyle, projede karar verme yetkisi Rusya'da olacak.

- Türk tarafı nükleer tesis kurulacak sahayı mevcut lisans ve altyapısı ile birlikte bedelsiz olarak nükleer güç santralinin sökümüne kadar proje şirketine tahsis edecek.

- Rusya, Türkiye'de kullandığı nükleer yakıtları ülkesine ya da başka ülkelere göndererek nükleer silah yapabilme hakkına sahip olacak.

- Santralin yardımcı tesisleriyle üreteceği elektriğin sahibi Rus şirketi olacak.

- Santralin inşasında Rusya'dan kalifiye işçiler ve personel çalıştırılacak.

- Proje başarısızlığa uğrarsa Rusya için herhangi bir yükümlülük doğmayacak.

* * *

Değerli okurlarım, Akkuyu santrali bir ülke sınırları içinde bulunup da sahibi bir başka ülke olan dünyadaki ilk nükleer santral olacak...

Böylesine tek yanlı yükümlülükler içeren antlaşmalar geçmişte ancak sömürge ülkelerinde görülürdü.

Öyle bir uluslararası antlaşma yapılmış ki, bu antlaşma ile taraflarından birine (Türkiye'ye) ağır yükümlülükler getirilip hiçbir hak tanınmazken, diğerine (Rusya'ya) büyük haklar tanınıp hiçbir yükümlülük getirilmemiş.

Oysa dış politikayı ve enerji politikasını yönetenler ülke çıkarlarını ve her türlü ihtimali düşünerek karar almalılar. Garip bir antlaşma neticesinde oluşturulacak nükleer tesiste Çernobil benzeri bir facianın yaşanmayacağını kim garanti edebilir?

Böyle bir facia yaşanırsa Rusya antlaşma gereği hiçbir sorumluluk taşımayacak!

* * *

Değerli okurlarım, söz konusu antlaşma TBMM'de Enerji Komisyonu atlanarak Dışişleri Komisyonu'ndan jet hızıyla geçirildi.

Komisyondan geçen antlaşma Meclis Genel Kurulu'na gelecek.

Meclis'in gerçeklerin farkına vararak antlaşmayı onaylamaması tek temennimiz...

* * *

Peki, AKP'nin hakim olduğu bir meclis bunu yapabilecek iradeye sahip mi?

Ne dersiniz?

(Haber Ekspres,13 Temmuz 2010 Salı)

Hiç yorum yok: