09 Kasım 2010

CUMHURİYET İLE Mİ YAŞIYORUZ, CUMHURİYETSİZ Mİ?- ZAFER YAPICI


Cumhuriyet ile iç içe mi yaşıyoruz?
Yoksa cumhuriyet içinde yaşıyor görünüp, cumhuriyetsiz mi yaşıyoruz?
* * *
Örneğin sağlıkta...
Cumhuriyeti görebiliyor, cumhuriyetin varlığını hissedebiliyor muyuz?
Onun güvence mekanizmalarına şahit olabiliyor muyuz?
Ya hukukta?
Toplumsal hayatta?
Eğitimde?...
* * *
Değerli okurlarım, Türkiye'yi yönetenlerin Atatürk'ün cumhuriyetiyle tüm bağlantı noktalarını koparmakta olduklarının en önemli kanıtlarından biri eğitim alanında gözlemleniyor...
Geçtiğimiz günlerde "Milli" Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun başkanlığında 18. "Milli" Eğitim Şurası toplandı.
Şura kararları tavsiye niteliğinde. Yani bu kararlar, bağlayıcı olmamakla birlikte eğitim politikaları uygulanırken göz önüne alınıyor...
Bu kararlar, görüntüde eğitim konusundaki meslek örgütlerinin ve kamuoyunun katılımıyla alınmakla birlikte, uygulamada siyasal iktidarın eğitim politikasını yansıtan bir mekanizmadan ibaret...
Bir başka ifadeyle siyasal iktidarların eğitime bakış açılarını sergiliyorlar...
Bakın 18. Milli Eğitim Şurası'nda ne kararlar alındı:
Zorunlu Eğitim Konusu
Öncelikle 8 yıllık zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılması öngörüldü. Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun eğitim sürelerine ilişkin "1 yıl okul öncesi eğitim, 4 yıl temel eğitim, 4 yıl yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi, 4 yıl ortaöğretim olmak üzere zorunlu eğitim 13 yıl olsun" önerisi alkışlar ile genel kuruldan geçti. Kabul gören öneriye göre aileler, ilköğretim 5. sınıftan mezun olan öğrenciyi ister meslek lisesine, ister genel liseye, ister imam hatip lisesine gönderebilecek.
Bu demek oluyor ki, öğrencilere ana sınıfı ve 4 yıllık temel eğitimden sonra yönlendirme ve ortaöğretime hazırlık eğitimi alternatifli bir biçimde sunulacak. Böylelikle görünürde 13 yıllık zorunlu eğitim olacak, ancak beş yıllık bir temel eğitim döneminin ardından dileyen aileye çocuğunu imam hatipli yapma hakkı tanınacak.
11 yaşındaki bir çocuk, ailesi isterse imam hatipli yapılabilecek!
Zorunlu Din Dersi
Eğitim Şurası'nın en tartışmalı konu başlıklarından biri de zorunlu din dersi oldu. Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun "din dersinin ilk ve ortaöğretimin tüm sınıflarında daha etkin olarak okutulması" önerisi kabul gördü. Böylece ilköğretim 4. sınıfta okutulmaya başlanan din dersinin birinci sınıfa kadar indirilmesi gündemde.
İstiklal Marşı ve Andımız
"Törenler ve toplantılar; paylaşma, bütünleşme, denetim ve kontrol mekanizmaları olup okul yönetimi tarafından kültürü etkileme, değiştirme ve yeni değerlerin paylaşılması amacıyla rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler olmaktan çıkarılıp yoğun olarak ortak duygu ve değerlerin paylaşımını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir." şeklinde bir karar alındı.
Böylelikle İstiklal Marşı ve Andımız'ın zorunlu olmaktan çıkarılmasının altyapısı oluşturulabilir.
* * *
Değerli okurlarım, herhalde bundan sonraki aşama Milli Eğitim Bakanlığı'nın adındaki "Milli" sözcüğünün kaldırılması!
* * *
Bakınız Mustafa Kemal Atatürk, "Milli" Eğitim'in amacının ne olması gerektiğini nasıl izah etmiş:
"Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Milli Eğitim'in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılapçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir. (1923)
Günümüzde öğretim programları ve sistemleri hangi amaçlar için düzenleniyor dersiniz?
Peki ya bugün cumhuriyet ile mi yaşıyoruz, cumhuriyetsiz mi?

(Haber Ekspres Gazzetesi- 8 Kasım 2010)

Hiç yorum yok: