06 Aralık 2010

Denktaş, İzmir'den uyarıyor!... - ZAFER YAPICI


Yer: DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü/Buca- İzmir.

Konu: AB Müzakere Sürecinde Kıbrıs'ın Önemi.

Konferansın Konuşmacısı: KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş.

* * *

KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş diyor ki:

Biz KKTC olarak Kıbrıs'ta küçük bir azınlık olarak kalmak istemiyorsak;

· Cenevre Görüşmeleri'nde Rumların hem iki taraflı federasyon isteğine hem de 1960 anayasasının değiştirerek baskı ile kabul ettirilmesine olanak tanımamalıyız.
· Girit'in Osmanlı'dan koparılışı Osmanlı ordusunun Girit'i terk etmesi sağlandıktan sonra gerçekleşmişti. Kıbrıs'ta yeni bir Girit Oyunu'nun oynanmasına; Türk askerinin adadan çıkarılmasına izin vermemeliyiz.
· AB'nin kuralları öne sürülerek Rumların KKTC'deki mülkiyet taleplerine ve ardından hem Rum hem de Yunanlıların topraklarımıza yerleşmelerine dikkat etmeliyiz.
· Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB'ye tam üye olarak alınmasından sonra Kıbrıs sorunu zemin değiştirdi. AB de bunu Türkiye'ye karşı bir koz olarak kullanıyor. AB'nin bu politikasına karşı direnç göstermeliyiz.
· ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında adadaki İngiliz üslerini kullanabilir. Bu nedenle ABD'nin "Rumlar bu üsleri rahatsız etmesin" diye Rumlardan yana ağırlık koymasına dikkat etmeliyiz.

Bu önemli hususları bilmeliyiz, uyanık olmalıyız ve tedbirimizi almalıyız!...

* * *

Değerli okurlarım, Cenevre Görüşmeleri'nde baskı ile yukarıda aktarılan tavizler Türk tarafına kabul ettirilir ve KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu da bunu onaylarsa Denktaş'a göre artık Kıbrıs meselesi diye bir mesele kalmayacak. Teslim olunmuş olacak. Türkiye adadan çıkmak zorunda kalacak. Türkler adada sadece küçük bir azınlık olarak yaşamlarını sürdürecekler. Federasyon söylemini sadece Türk tarafını adadan çıkarmak için araçlaştıran Rum tarafı, Türk askerinin adadan ayrılmasının ardından federasyonu hiçbir zaman çalıştırmayacak. Adanın etrafında varlığı ispatlanan önemli petrol rezervleri Rum yönetiminin kontrolünde bir zenginlik kaynağı yaratacak.

Değerli okurlarım, Rauf Denktaş tüm bu olasılıkların önüne geçme yolunu da açıklıyor. Türkiye'nin Rum idaresini meşru hükümet olarak kabul etmediğini net bir dille söylemesi gerektiğini vurguluyor.

Denktaş, bazı devlet adamlarının bunu dile getirdiğini ifade ederek, "Ancak daha sert söylemek gerekiyor. 'Kıbrıs mı, AB mi diye şart koşulursa Kıbrıs deriz' denmiştir. Ancak bunun ciddi olduğunu AB'ye anlatmak lazımdır" diyor.

Denktaş Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci konusunda çok önemli uyarılarda bulunmaya şöyle devam ediyor: "AB Türkiye'yi kapıda tutmak ister, ipleri kesmek istemez. Ancak iplerin kesilebileceğini göstermek lazımdır. Rum idaresi AB üyesi olarak Türkiye'nin tüm girişimlerini veto edecektir. Veto etmesin diye Türkiye taviz verecektir. Böylelikle yavaş yavaş Kıbrıs'a sahip olacaklardır."

Önce limanlar, karasuları, sonra fır hattı ve kıta sahanlığı...

Bir bakmışsınız Kıbrıs bir Yunan adası olmuş...

* * *

Değerli okurlarım, Türkiye'de gündem o kadar sık değişiyor ki...

Bu karmaşa arasında ulusal çıkarlarımızı ve Kıbrıslı soydaşlarımızı ilgilendiren hayati meseleler bir türlü konuşulmuyor, tartışılmıyor.

Hükümet bu konuda ne düşünüyor sorusu yanıtsız kalıyor.

Hükümet, soruna bakış açısı konusunda kamuoyunu ve muhalefeti bilgilendirmiyor.

Dahası sorunu gündeme taşımaktan özenle kaçınıyor.

Oysa KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Kıbrıs'ın gerçeklerini bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, aynı azim ve kararlılıkta yıllardır anlatıyor.

Ya biz, Kıbrıs'ın geleceği tehlikedeyken Kıbrıs için ne yapıyoruz?...

Kıbrıs'ın geleceğinin Türkiye'nin geleceği olduğunun farkına varıyor muyuz?

* * *

Sayın Denktaş, böylesine yaşamsal bir konunun kitlelerin bilgisine sunulmasında basının önemini vurgulamıştı. Ben de bir köşe yazarı olarak kendisini Dokuz Eylül Üniversitesi'nde izledim. Bu yazıyla biraz olsun sorumluluğumun gereğini yaptığıma inanıyor ve Sayın Denktaş'ın ellerinden öpüyorum.

İyi ki varsınız Sayın Cumhurbaşkanım!

( hABER eKSPRES gAZETESİ- 6 aRALIK- 2010)

Hiç yorum yok: