11 Eylül 2011

DIŞ POLİTİKADAKİ ÇELİŞKİLER- ZAFER YAPICI


Değerli okurlarım, AKP’nin dış politikasındaki çelişkiler ve AKP’nin dış politikası ile ABD’nin Ortadoğu politikası arasındaki paralellikler her yeni gün biraz daha netlikle ortaya çıkıyor.
AKP bir taraftan İsrail ile yaşanan “özür krizini” ısıtıp ısıtıp yeniden piyasaya sürüyor. İçi boş argümanlarla geleneksel olarak İsrail’e tepkili kesimlerin desteğini sağlamayı hedefliyor. Diğer taraftan Ortadoğu’da İran’a karşı İsrail’i koruma gibi bir hedefe yönelen Füze Kalkanı’nın Türkiye’ye yerleşmesine destek veriyor.
Türkiye, İsrail ile diplomatik kriz yaşarken, İsrail’e güvenlik kalkanı olmayı kabul ediyor!
AKP yönetimi, Suudi Arabistan gibi otoriter ve ABD müttefiki devlet yönetimlerinin demokrasi karşıtı uygulamalarına ses çıkarmazken, ABD’nin çıkarlarına daha az ılımlı Ortadoğu ve Kuzey Afrika devletlerde, demokrasi söylemiyle yönetim değişikliği girişimlerine doğrudan destek veriyor.
“İnsani yardım” argümanını dış politikanın merkezine yerleştirirken, Libya’da NATO destekli isyancıların siyahi Libyalılar ve Sahra altı Afrika’dan gelen göçmenlere yönelik gerçekleştirdiği ırkçı saldırıları görmezden geliyor.
Gazze konusunu neredeyse bir milli dava haline getirirken, Türkiye için yaşamsal önemde olan terör konusunda hiçbir ciddi önlem almıyor, alamıyor. İçeride cezaevlerinin suçunu ne olduğunu bile bilmeyenlerle dolmasının müsebbibi iktidarda insan hakları söylemi dışarıda da eğreti kalıyor!
AKP, iç politikayı olduğu gibi dış politikayı da kimlik çatışmaları ve mezhep kavgaları üzerine inşa ediyor. Sunnilik/Şiilik ayrımını dilinden düşürmüyor.
AKP, ABD’nin Ortadoğu’daki temel ortağı olma noktasında hızla ilerliyor.
AKP’nin temel müttefiki ABD, AKP’nin terör sorununun bile önüne yerleştirdiği Filistin sorununda önemli bir aşamada İsrail ile ortak hareket ediyor. AKP, Türk donanmasını Türkiye’nin güvenliğinden ziyade Filistin’in gelişmesi için kullanmak isterken, ABD, BM Genel Kurulu’nda Filistin’in bağımsızlığı konusundaki oylamada “hayır” oyu vereceğini ilan ediyor. AKP-ABD, Arap dünyasını dönüştürme örgütlenmelerinde eşbaşkanlıklar üstlenirken, eşbaşkanımız ABD, fiilen kontrolü altında tuttuğu Kuzey Irak’ta PKK örgütlenmesine ses çıkarmıyor.
Tayyip Erdoğan Arap dünyasına, Arap çıkarını Ortadoğu’da en çok savunan adam olarak sunuluyor. Türkiye’nin kıt maddi olanakları da, Türk halkının çıkarına değil, bu güdümlü propaganda çalışmasına yönlendiriliyor. Başbakanın Mısır ziyaretinin bir şova dönüştürüleceği söyleniyor.
Böylelikle Arap radikalizmi İran gibi Batı çıkarlarının aleyhine faaliyet gösteren “güvenilmez” unsurlardan, Batı çıkarlarının aleyhine faaliyet gösteriyormuş gibi görünen “güvenilir” müttefiklere yönlendiriliyor.
Batı, “Ilımlı İslam” ile yetinmiyor. Türkiye aracılığıyla “Radikal İslam’ı” da tıpkı geçmişte olduğu gibi yönetmek istiyor.
Dış politikamızda çelişkiler sürüyor. Ancak tüm bu çelişkilerin ABD’nin çıkarlarıyla uyumlu bir noktada olduğu gözlerden kaçmıyor.
(12-09-211 Haber Ekspres Gazetesi)

Hiç yorum yok: