28 Şubat 2012
KİNİNİN DAVACISI BİR GENÇLİK YARATILMAK İSTENİYOR...- ZAFER YAPICI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yapılan AKP İl Gençlik Kolları Kongresi’ne telekonferans sistemiyle bağlanarak 20 dakikalık bir konuşma yapmış ve konuşmasını şu sözlerle bitirmişti: “Bu ülkede geçmişte yapılan hatalar milletimize de ülkemize de çok ağır bedeller ödetti. Bu bedellerin tekrar tekrar ödenmesine, millete yeniden ağır faturalar ödetilmesine biz razı olamayız. İşte onun için biz gençlik diyoruz. En önemlisi de milli manevi değerlerine sahip çıkan, onları yaşatan, geleceğini geçmişinden aldığı güç, gurur ve ilhamla şekillendiren bir gençlik tasavvur ediyoruz. Altını çiziyorum modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum”.
Başbakanın bu konuşmasının ardından aynı söylem AKP’lilerce çeşitli platformlarda tekrarlandı. Örneğin, Bayburt’un düşman işgalinden kurtuluşunun 94. yıldönümü töreninde konuşan AKP’li Belediye Başkanı Hacı Ali Polat, “ Yeni nesile dostu, düşmanı öğretmek zorundayız. Bize dinin, namusun, kinin davacısı bir gençlik lazım” dedi.
Başbakanın tartışma yaratan sözleri Necip Fazıl Kısakürek’e aitti. Başbakanın Kısakürek’ten aktardığı sözlerin geçtiği ve Kısakürek’in kitabında yer alan ilgili bölümün tam hali ise şöyle: “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin, davacısı bir gençlik… Halka değil, Hakka inanan; meclisinin duvarlarında “Hakimiyet Hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik…”
Hedeflenen gençlik Necip Fazıl’ın gençliğiyse, dönüştürülmek ve hatta yok edilmek istenen gençlik kimin gençliği?
Açıkça görülüyor ki hedef Mustafa Kemal’in Gençliğine Hitabesi’nin artık geçersiz kılınması, unutturulması... Yerine Necip Fazıl’ın ideolojik olmayan (!) laiklik karşıtı, dindarlığı kindarlık, halkçılığı Hak düşmanlığı olarak yorumlayan Gençliğe Hitabesi’nin geçirilmesi…
Hedef, dindar ve kindar gençliğin yetiştirilmesine hız verilmesi… 10 yılda Milli Eğitim’i dinsel eğime çevirme taktikleri ile “ağır ateşte ısıtarak” yol alan AKP iktidarı artık 4+4+4 ile “kesintili haşlama programı” finaline dördüncü sınıftan sonra başlayacak örneğin…
Bu “eğitim reformu” sonucunda bazı küçük yaştaki kız çocukları hem gelin olacak hem de eve kapanacak. Bazıları da hem açık öğretime, hem de Kuran ve çıraklık kurslarına devam edecek...
İşte bu sayede AKP zihniyeti, Necip Fazıl Kısakürek’in kindar gençlik yaratma hayalini gerçekleştirmek için yarının gençleri olacak çocuklarımızın geleceğini kendi ideolojisi çerçevesinde dönüştürecek. Biat eden kul-gençleri yaratacak, tek tipçi bir eğitim sistemimiz olacak.
Değerli okurlarım, ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dindarlıktan ve hemen arkasından kindarlıktan bahsetmek ve geleceğimiz olan gençlerimize kin aşılamak laik bir cumhuriyete ve onu yönetenlere yakışıyor mu?...
Dahası, dindarlığın içine kin duyguları yerleştirmek Müslümanlığa aykırı bir davranış biçimi değil mi?...
Müslümanlıkta, dindarlıkta kin ve düşmanlık duyguları beslemek var mıdır?...
Değerli okurlarım, kendilerini Müslüman ve dindar olarak sunan AKP zihniyetine ve bu zihniyetin örnek alığı Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabesindeki kinin davacısı olan bir gençlik yaratmadaki inanmışlığına KUR-AN-I KERİM’İN HARŞ SURESİ’NİN ONUNCU AYETİ ile cevap vermek istiyorum. Bakınız ne diyor (59:10), “Onlardan sonra gelenler derler ki: Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”
Şimdi sormak istiyorum, rehberiniz Necip Fazıl’ın ideolojisinin merkezine yerleştirdiği “ kin tutmak” mı doğrudur?...
…Yoksa Müslümanların tek ve gerçek kutsal kitabı olan KUR-AN-I KERİM’İN HARŞ SURESİNİN ONUNCU AYETİNDE yazılı, “kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” cümlesi mi?...
Şüphesiz Kutsal Kitabımızda yazılanlar…
Meclisin duvarlarında “Hakimiyet Hakkındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen, kinin davacısı bir gençliği hedefleyen Necip Fazıl’ın Gençliğe Hitabı mı doğrudur?
Yoksa kurtuluş ve kuruluş felsefesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa eden, TBMM duvarına “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazdıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çağdaş Türk Gençliğine yaptığı hitap mı?...
Tabii ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi…
Değerli okurlarım, görülüyor ki dini siyasete, siyaseti de dine alet eden eylem ve söylemleri ile siyasi rant sağlamaya çalışanlar hem kutsal kitabımıza hem de ilkeleriyle ve devrimleriyle laik cumhuriyeti bize kazandıran Mustafa Kemal Atatürk’e büyük haksızlık ediyorlar.
Anlaşılıyor ki esas amaç laik cumhuriyet bilinciyle laik eğitim gören çağdaş Atatürk gençliğini, ilkelerini ve devrimlerini törpülemek ve yok etmek.
Yerine Necip Fazıl ve onun gibi düşünenlerin ilkelerini sorgusuz sualsiz dinin gereği olarak kabul eden ve onlara biat eden, taassup batağına sağlanmış, laik cumhuriyet karşıtı gençler yetiştirmek.
ZAFER YAPICI
(Haber Ekspres Gazetesi- www.haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com-27.02.2012)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder