17 Aralık 2012

TARIM “S.O.S” VERİYOR…- ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım, geçtiğimiz günlerde Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, TZD Ar-Ge Departmanı tarafından hazırlanan “2012 Tarım Sektörü Raporu’nun ana başlıklarını açıkladı. Rapora göre: • 2012 yılında Türkiye’de tarım küçüldü. • Tahılda, pamukta ve şeker pancarında üretim azaldı. • Çay üretiminde dünya sıralamasında 5. olmamıza rağmen üretim azalması Türkiye’yi dünya sıralamasında geriye düşürdü. • Sınırlı alanlarda görülen büyüme ise borçlanmaya dayalı bir büyüme oldu. • Banka kredi borçları, enerji borçları, Tarım Kredi ve kredi kartı borçları artmaya devam etti. • Çiftçinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları 2012 itibariyle 22 milyar 300 milyon liraya yükseldi. • On yıl öncesine göre borçlar 42 kat arttı. Çiftçi borcunu borçla öder duruma geldi. • Çiftçinin bankalara olan kredi borcu da geçen yılsonu itibariyle 32 milyar liraya ulaştı. • Mazot ve gübre fiyatlarında tarımsal ürün fiyatlarındaki artışın çok üzerinde bir artış gerçekleşti. • Hayvancılıkta da maliyetler arttı. Yem fiyatları yüzde 400 arttı. Hayvan ithalatı nedeniyle besiciler 5 milyar lira zarara uğradı. • Türkiye’nin tarımsal yönden kronikleşmiş sorunları varlığını korudu. Bunların en önemlileri arasında tarım arazilerinin parçalanması, giderek küçülmesi ve dağınık hale gelmesi dikkat çekti. Bu sorunlar özellikle küçük üretici üzerinde önemli izler bıraktı. Değerli okurlarım, İbrahim Yetkin çözüm önerilerini de şöyle dile getirdi: • Türkiye’nin bu olaya iki yönden bakması gerekir. Birincisi, yapısal sorun dediğimiz tarım arazilerinin parçalanmasını önleyici bir düzenleme yapılmalı. • İkincisi, Türkiye tarımının en büyük sorunu girdilerdir. Girdileri ucuzlatarak ya da sübvanse ederek ürün maliyetlerini düşürmek, destekleri arttırarak tarıma destek olmak ve üreticiyi dış rekabetten korumak gerekir. Ayrıca, Türkiye’nin stratejik ürünlerde üretimi arttırması gerekir. Yağlı tohumlarda, pamukta, soyada ciddi bir açığımız var. Bu ürünleri ithal ediyoruz. Bu muslukları kapatıp, iç üretimi arttırmamız lazım. Bu açıkları kapatacak politikalara ihtiyaç var. Borç içinde yaşayan, üreterek karşılığını alamayan üretici ya kentlere göç ediyor ya da tarım sektöründen ayrılmak istediği için çalışan haline geliyor. *** İşte değerli okurlarım, on yıldır işbaşında olan AKP hükümetinin Türk tarımını getirdiği noktayı ciddi bir araştırma ile sizlerin bilgisine sunduk. Tarıma, çiftçiye ve üretene önem verilmesi gerektiği yıllardır dile getiriliyor. Ancak ilgili bakanlık ve hükümet bu doğrultuda hiçbir girişimde bulunmuyor. Yetkililer tarımın “S.O.S” veren bu raporuna nasıl yaklaşacak, nasıl önlemler alacak göreceğiz… *** Bu noktada, AKP’nin fırsat bulduğunda laf attığı Atatürk ve İnönü’nün 87 yıl evvel o günkü sınırlı bilgi ve teknolojik gelişme düzeyine rağmen oluşturduğu “Köycülük Siyasetini” Recep Tayip Erdoğan Hükümeti ve Tarım Bakanı Mehdi Eker’in bilgilerine sunmak istiyorum. Dilerim 87 yıl sonra, gelişen bilgi ve teknoloji ile kendileri de “S.O.S” veren tarıma yeni bir “Köycülük Siyaseti” ile müdahale ederler. İşte Atatürk ve İnönü’nün geliştirdiği Köycülük Siyasetinin esasları: • Köylüden ağır vergileri kaldırmak: Osmanlı İmparatorluğu’nda köylü hükümete vergi verirdi, buna “aşar” denirdi. Her çeşit toprak gelirinden onda birini devlet vergi olarak alırdı. Cumhuriyet Hükümeti köylüyü ezen ve sefalete götüren aşar vergisini 17 Şubat 1925 tarihinde kaldırdı. • Köylüye para ve kredi sağlamak: Parasız, tohumsuz ve hayvansız kalmış köylüye üretim sermayesi sağlamak için 4 bin lira dağıtıldı. Faizsiz ve uzun vadeli olarak verilen bu para ile köylünün tohum ve diğer eksiklikleri giderildi. Ayrıca, Ziraat Bankası’nın köylülere ucuz kredi vermesi sağlandı. 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kurularak çiftçilere buradan da kredi alma imkanı sağlandı. • Köylünün ürününü geliştirme ve koruma: Birçok yerde “ Tohum Islah İstasyonları” kuruldu. Pulluk dağıtıldı. Traktör kullanan çiftçiler korundu. Zirai Donatım Kurumu, çiftçinin tarım aleti, makine ve gübre ihtiyacını karşıladı. Halka parasız fidan verildi. Şimdi yok edilmeye çalışılan numune çiftlikleri kuruldu. Hükümet buğday fiyatını korumak için gerekli gördüğünde Ziraat Bankası ve Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığı ile buğday alım satım işlerini de üzerine aldı. • Köylünün bilgi ve görüşünü yükseltmek: Ziraat Fakültesi, Ziraat Okulları ile diğer tarım kuruluşları açıldı. Teknik bilgileri çiftçilere ulaştırmak ve teknik elemanlara yeni bilgiler vermek amacı ile kurslar açıldı. • Toprağı olmayan çiftçilere toprak dağıtmak: Cumhuriyet Hükümeti, köylüyü toprak sahibi yapmak için birçok kanun çıkardı. 1925 yılında kabul edilen bir kanuna göre; köylüye toprak vermek için hükümete ait toprak yoksa hükümet arazi alır kararı ile ilk on yılda köylüye 1.077.526 dönüm arazi dağıtıldı. Aynı zamanda köylünün tohumluk ve tarım araçları borçlarının 20 yılda ödenmesi kabul edildi. İlk işletilen arazi, yeni yetiştirilmeye başlanan fidanlıklar, bağlar ve zeytinliklerden belirli bir süre için vergi alınmaması kararı kabul edildi. • Ormancılık: Ağaç kesiminin, orman biliminin gösterdiği koşullar ve belirttiği miktarı aşmadan yapılması, çıplak alanlarımızı yeniden ağaçlandırılması, fenni ormanlar yetiştirilmesi, ormanlarımızın bir zenginlik kaynağı haline getirilmesi, İzmit’te “Kağıt ve Selüloz”, Gemlikte “Suni İpek”, İstanbul’da “Kibrit ve Kontrplak” fabrikası ile Orman Fakültesinin kurulması sağlandı. • Hayvancılık: Hayvanların büyük bir kısmı sığır vebası, dalak, ruam ve uyuz hastalıkları ile yok oluyordu. Salgın hastalıklardan korunmak için; Ankara - Etlik, İstanbul - Pendik Bakteriyoloji ve Seraloji Enstitüleri açıldı. Ayrıca hayvan sağlığı ile ilgili müesseseler kuruldu. Hayvan yetiştirmeyi geliştirmek için haralar, teşvik için hayvan sergileri açıldı. * * * Değerli okurlarım, AKP Hükümeti’nin on yıllık iktidarının sonunda tarım “S.O.S” veriyor. Her defasında Atatürk dönemiyle kendi dönemini karşılaştırarak övünen başbakanın 87 yıl önceki tarım politikalarıyla 10 yıllık kendi tarım politikalarını karşılaştırmasını bekliyoruz. Başarısızlığını kabullenme erdemini gösterip bundan dolayı hem Atatürk ve İnönü’den hem de 10 yıldır çile çeken köylü ve çiftçiden özür dilemesini bekliyoruz. İşte bilgi ve teknolojinin var olduğu bir ortamda Recep Tayip Erdoğan Hükümeti’nin tarım politikalarının başarısızlığını ortaya koyan veriler… İşte 87 yıl evvel kurulan Cumhuriyet Hükümeti’nin bilgi ve teknolojinin yeterli olmadığı bir ortamda başarılı ve çağı yakalayan tarım politikaları… İşte Atatürk ve İnönü’nün halk sevgisi, vatan sevgisi… ( Haber Ekspres Gazetesi 17.12.2012)

Hiç yorum yok: