03 Aralık 2012

YCHP YÖNETİCİLERİNE BİRAZ ACI İLAÇ, BİRAZ KATIKSIZ GERÇEK GEREK...ZAFER YAPICI

Değerli okurlarım, bir süredir CHP’nin yeni programının sosyal demokratlık, sosyal liberallik, sosyalistlik ve Atatürkçülüğü bir arada barındıracağı söylemi ön plana çıkarılıyor. Olan şu. CHP’nin farkını ortaya koyan Kemalizm, YCHP’nin dört eğiliminden biri haline getiriliyor. Önemsizleştiriliyor… CHP nasıl bir parti olacakmış? Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik, Kemalist devrimci bir parti değil... Dört eğilimin partisi… Sosyal demokrat, sosyal liberal, sosyalist ve Atatürkçü… *** İşte bu dört eğilimciliği doğrulayan sözler: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, “cemaatleri yok saymak sivil toplum anlayışına uygun değildir”. CHP Parti Meclisi Üyesi Bülent Kuşoğlu, “tekke ve zaviyeler yeniden açılmalı. 'Bunlar irtica yuvaları!'. Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları. Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir”. Parti Meclisi Üyesi ilahiyatçı Dr. Muhammet Çakmak, “Fethullah Hoca Türkiye’de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adamdır. Fethullah Hoca’yı saygıyla selamlıyorum”. “Tarikatlara ve cemaatlere yönelik bir ayrım yapmayacağız. Topluma bütün olarak bakacağız”. CHP Parti Meclisi Üyesi Binnaz Toprak, “Heybeliada Ruhban Okulu açılmalı. Ekümenlik tanınmalı. İki dile sıcak bakıyorum. AKP ekonomiyi iyi yönetti, gelir ve zenginlik arttı”. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda Merve Kavakçı’ya yapılanı yapmayacaklarını söyleyerek, “AKP bu şansını deneyebilir, biz de zorluk çıkarmayız”. Yine Gürsel Tekin… “Zaman Gazetesi vicdandır”. CHP’de Konya’dan milletvekili adayı yapılmış bir kişi, hangi partide siyaset yaptığını unutmuş olacak ki Konyalı seçmenlere yönelik olarak “Sizden rica ediyorum. Lütfen her biriniz bir mum olarak, Sayın Davutoğlu'nun (Dışişleri Bakanı) ateşini sürekli yanar halde tutun ki dış politikada Türkiye zaafa uğramasın”. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, “CHP’den ulusalcı kafa gitmelidir”. ANAP kökenli CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın ise MHP’nin kaset skandalıyla ilgili açıklamalarını eleştirmişti. Ayaydın, “Bu tür olayların içine Fethullah Gülen Hoca’nın karıştırılması yanlıştır. Gülen Hareketi’nin varlığı sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da bilinen bir gerçektir”. Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır”, “Seyit Rıza’ya ‘iade-i itibar’ edilsin”. * * * Son olarak Anayasanın resmi dilin Türkçe olduğu ilkesine aykırı olduğu; ikinci bir resmi dil yaratma ve yargılamada da bu dili hakim kılma çabasının ürünü olduğu, yasanın üniter devletin parçalanması sonucunu doğuracağına dikkat çeken Adalet Komisyonu’nun CHP’li üyeleri Dilek Akagün Yılmaz ve Ömer Süha Aldan “Anadilde savunma” ile ilgili tasarıya muhalefet şerhi koydular… Değerli okurlarım, Komisyon üyesi olmayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile Milletvekili Binnaz Toprak komisyona gelerek Dilek Akagün Yılmaz ve Ömer Süha Aldan’ın yaptığı konuşmanın tam karşıtı olan bir görüşü savundular. Sezgin Tanrıkulu anadilde savunmanın, savunma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesini istedi. Kişinin Türkçe bilip bilmemesinin önemli olmadığını, Türkçe bilmemesinin başka dide savunma yapmasına engel olmaması gerektiğini söyledi. Binnaz Toprak da Yılmaz ve Aldan’ın komisyonda savunduğu görüşlerin tam tersi şeyler söyledi. * * * Bu keyfi davranışları sergileyenler CHP’nin yöneticisi, milletvekili olabilirler mi?... Şimdi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum… Siz Genel Başkan olarak yukarıdaki konuşmaları yapan yönetici ve milletvekillerine yönelik ne gibi önlemler aldınız? Eğer önlem aldıysanız lütfen bunları örgütünüz ve kamuoyunla paylaşınız. Ve tüzükteki disiplin maddelerini işletiniz. Eğer paylaşmak istemiyorsanız, onları koruma altına alıyorum diyorsanız, tüzük kurallarını işletmiyorum diyorsanız o zaman sizin de onlar gibi düşündüğünüzü anlamamız gerekir. Tıpkı çeşitli tarihlerde söylediğiniz şu sözler gibi… “Cumhuriyet dönemiyle ilgili pek çok hatalar oldu, yanlışlar oldu. Nazım Hikmet’i kim hapse attı? CHP. Sabahattin Ali’yi kim öldürttü? CHP. Doğrulara her zaman doğru deriz, ama yanlışların da istismar edilmesi doğru değil, biz bunu söylüyoruz.”, “Ben Dersim olayını zaten yaşamışım. Ben özür dilenmesi gereken kişiyim. Daha ne söyleyeyim ben? Dramı yaşayan, kayıplar veren birisiyim. Gerçekler ortaya çıkmalı, tarihçiler insanların uğradıkları haksızlıkları yazmalı”, “Atatürk’ü özel bir yasayla korumanın bir anlamı yoktur.”, “Seyit Rıza’yı yargılayan mahkemeler de özel mahkemelerdir. Biz özel mahkemelere karşıyız”. Başkanlık sistemi tartışılırken, Anayasa’dan Atatürk’ün kurtuluş ve kuruluş felsefesi çıkarılmaya çalışılırken, laik eğitimden dinsel eğitime geçilirken, sağlıkta sağlıksızlık yaşanırken, işsizlik iş kolu olmaya başlarken, tarımdan sanayiye kadar her dalda dışa bağımlı olunurken… Yoksulluk kader olarak yaftalanırken, terör her gün can almaya devam ederken, dış politikada Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” altın sözü unutulup onurumuz çiğnenirken, savunma sistemimizi ve topraklarımızı NATO’ya teslim ederken, kadın hakları, çocuk hakları her gün çiğnenirken, dış borç batağına saplanılırken… …CHP’nin bir an önce kendine gelip halkın umudu olmak zorundadır. Bu umudun yeşermesine tek engel sözleriyle ve eylemleriyle engel yaratanlardır. İşte bu yüzden, Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen önce kendinizi daha sonra çeşitli kademelerde görev yapan arkadaşlarınızı gözden geçiriniz. Atatürk’ün Genel Başkanlığını yaptığı CHP’nin ideolojisi doğrultusunda hatanızı ve hataları görünüz ve düzeltiniz. Çünkü bir tane CHP, bir tane de Türkiye var… *** Değerli okurlarım, “Benim iki büyük eserim var biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eserlerine bu söylemlerle mi sahip çıkılır?... O halde? CHP’nin yönetim kadrosu 1 Mart teskeresini reddeden Genel Başkan Deniz Baykal ve Milletvekilleri gibi emperyalizme karşı bilinç sahibi olmalıdır. CHP’nin yönetim kadrosu Milletvekili Hüseyin Aygün’nün, “Seyit Rıza’ya iade-i itibar” teklifinin parti grubunda reddeden yürekli gerçek CHP’liler gibi tarih bilincine sahip olmalıdır. CHP’de yöneten kadro “anadilde savunma” ile ilgili tasarıya muhalefet şerhi koyan Dilek Akgün Yılmaz ve Ömer Süha Aldan gibi Türkiye üzerinde oynanan oyunların farkında olmalıdır. CHP’de yöneten kadro yurdun dört bir yanında CHP ideolojisine sahip çıkan gerçek CHP’liler gibi halkçı olmalıdır, vatansever olmalıdır. (hABER eKSPRES gAZETESİ-03.11.2012)

Hiç yorum yok: