09 Ocak 2013
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ - ZAFER YAPICI
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği nokta ile ilgili iki önemli uluslararası doküman yayınlandı.
Birinci dokümanı yayınlayan kuruluş Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü. Örgüt 1980 yılında Fransa’da kurulan bir hükümet dışı kuruluş. Sözünü ettiğimiz doküman ise örgütün 2012 Yılı Küresel Basın Özgürlüğü Raporu.
Rapora göre 2012 yılında Türkiye hapisteki 42 gazeteci ve 4 çalışanıyla dünyanın en büyük gazeteci cezaevi…
Rapora göre halen dünyada tutuklu 193 gazeteci varken bu gazetecilerin 42’sinin Türkiye’de olması ülkemizde basın özgürlüğü ile ilgili karanlık bir tablo ortaya koyuyor.
İkinci doküman ise Uluslararası Basın Enstitüsü tarafından yayınlandı. Bu örgüt, dünyada basın özgürlüğü için mücadele eden en eski küresel örgüt olma sıfatını taşıyor.
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün değerlendirmesinde Türkiye’de 70 gazetecinin hapiste olduğu belirtiliyor. 2012’nin başında bu rakamın 100 olduğuna dikkat çekiliyor. Uzun tutukluluk sürelerine vurgu yapılıyor.
* * *
Değerli okurlarım, bir rejimi demokrasi olarak tanımlayabilmemiz için o rejimin asgari bazı standartlara sahip olması gerekir.
Demokrasi kuramı üzerine yazan akademisyenler, bu asgari standartlar konusunda aşağı yukarı hemfikir olmuşlardır.
Özgür genel seçimlerin olmadığı bir rejim demokrasi olarak kabul edilemez. Ancak sadece özgür genel seçimlerin varlığı, bir rejimi demokrasi olarak nitelemek için yetmez.
Siyasal iktidarın karar ve uygulamalarını denetleyebilen bağımsız yargının varlığı demokrasinin olmazsa olmaz ikinci koşuludur.
Farklı toplumsal çıkarları yansıtan siyasal partilerin bulunmadığı siyasal sistemler demokrasi sıfatını taşıyamazlar.
Özgür seçimler, bağımsız yargı ve birçok siyasal parti var olsa da siyasal katılımı kolaylaştıran dernek ve sendikaların özgür olmadığı bir sistemde demokrasi güdük kalır.
Ve bunlar kadar önemlisi özgür kitle iletişim araçlarının varlığıdır.
Düşünce özgürlüğü, bu özgürlüğü aktaran araçların yokluğunda soyut bir hak olarak kalır. Bu hakkı görünür kılan ise kitle iletişim özgürlüğüdür.
Burada bir noktanın üzerinde durmakta fayda var. Farklı kitle iletişim araçlarının varlığı demokrasi için gereklidir ancak yeterli değildir. Bir ülkede yüzlerce dergi, gazete çıkabilir. Onlarca televizyon kanalı bulunabilir. Ancak tüm bunlar iktidar güdümünde olabilir. Kimi iktidara koşulsuz destek veriyormuş gibi görünür, kimi ise muhalefet yapıyormuş gibi. Muhalefet yapıyormuş gibi görünenler toplumsal tepkiyi emerek veya iktidarın istediği biçimde yönlendirerek son tahlilde iktidarın çıkarına hizmet ediyor olabilirler.
Ancak kitle iletişim araçlarının gerçek bir özgürlüğe sahip olduğu siyasal sistemler demokrasidirler…
* * *
Peki Türkiye bir demokrasi midir?...
(Haber Ekspres Gazetesi- 07.01.2013)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder