28 Ocak 2013

GOEBBELS’İN BÜYÜK YALAN TAKTİĞİ - ZAFER YAPICI

Geçtiğimiz günlerde CHP İzmir milletvekili Birgül Ayman Güler, Meclis kürsüsünde yaptığı “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz” şeklindeki açıklama ile tüm dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’nin çok seyredilen televizyon kanallarının birçoğu haberi “Türklerle Kürtleri eşit görmeyen vekil” notuyla verdi. Kimi gazeteler onu ırkçı ilan etti. Nazilerle kıyaslayan yorumlar bile görüldü. Oysa işlemeye başlayan Goebbels’in propaganda makinesi idi. Yöneten ideoloji kendi karşıtlarına kara çalmak için her kanaldan ilerliyor, her imkanı değerlendiriyordu. * * * Oysa Güler çok önemli bir tespit yapmıştı. Yaptığı tespit, söylenenlerin tam aksine ırkçılık, etnikçilik karşıtı bir siyasi anlayışın ipuçlarını bize gösteriyordu. İşte bu nedenle belki de ırkçıları, etnik siyasetin girdabında savrulanları açıklama çok kızdırmıştı… Birgül Ayman Güler bakın yaklaşımını nasıl anlatmış. Noktasına, virgülüne dokunmadan, söylendiği biçimiyle aktarıyorum: “Türk kavramı bir ırkı ya da etnisiteyi anlatmaz. Yüz yıla yakın zamandır Türk kavramı anayasada yazılı olan ulusal vatandaşlığın adıdır. Öyle ki bizde Musevi inancına sahip, Süryani inancına sahip, Boşnak ya da Kırmançe, Zaza çok farklı etnik kökenlerden ve hatta Müslüman, gayrimüslim insan Türk vatandaşı kimliğiyle yaşar ve yüz yıla yakın süredir şunu ararız, ’devlet etnik ve inanç bakımından kör olsun.’ Böylece etnik elbiselere sıkışmayalım, özgürleşelim. Ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı itibariyle bakın belli bir mezhebe sıkıştı. Bazı uygulamalar itibariyle bakın orada burada hemşericilik, etnikçilik, ırkçılık bence bu. Türk vatandaşlığı kavramı bütün bu farklılıklara karşı körleşmek, özgürleşmek anlamına gelir. O nedenle ’Türk ulusu, Kürt milliyeti’ diye bilimsel kavramları kullandım. Biraz soğukkanlı düşünmek ve gerçekten bilimsel kavramlarla düşünmek zorundayız. Yaşamımız biçimleniyor, kimin ne yaptığı belli değil. Irkçılık biçimindeki o değerlendirmeyi iki tür nitelendirebilirim ya cahildirler ya da kötü niyetli.” Değerli okurlarım, ben de Türk milletini etnik hatlardan bağımsız bir biçimde tanımlayan, etnik açıdan kör bir yurttaşlık düşüncesini içselleştiren bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. Yani benim zihnimdeki kavramsallaştırmaya göre Türk, Türk kanından gelen değildir. Atatürk’ün Yurttaşlık Bilgisi kitabına yazdığı önsözde belirtmiş olduğu gibi “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkıdır.” Bu bağlamda düşünülürse Türk kavramsallaştırmasının Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmiş etnik dışı bir kavramsallaştırma olduğu görülür. Birgül Ayman Güler’in tespiti böyle değerlendirilmelidir. Onu eleştirenlere bir bakınız. Bu eleştirilerin kimlik siyasetini kalemşoru kişilerden yahut kurumlardan geldiğini göreceksiniz. Eleştirilerin kimlerden geldiği bile Güler’in ırkçılık karşıtı bir biçimde bu sözleri söylediğini kanıtlamaya yeter… * * * İşin ilginç kısmı CHP içinde Güler’in açıklamalarının yarattığı sonuçlar… CHP Adıyaman milletvekili Salih Fırat partisinden istifa etti. Fırat, Güler hakkında “MHP’lilerin bile söylemediği sözleri gözlerimizin içine baka baka dile getirdi. Bu faşizmden başka bir şey değildir” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise bu olaylar karşısında şu yorumda bulundu: “Hepimiz bu coğrafyada bu topraklarda beraber yaşayacağız, birbirimizi seveceğiz, birbirimize saygı göstereceğiz, birbirimizi kucaklayacağız. Düşüncelerimiz ayrı olabilir, farklı düşünebiliriz ama bir ortak paydamız, ortak söylemimiz olmalı. Bu ülkenin çıkarları, insanımızın çıkarı eğer biz bu bağlamda siyaset yaparsak bu ülkeye katkı vermiş oluruz. Etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına parti olarak karşıyız. Bu ülkede yaşayan her yurttaşın başımızın üstünde yeri vardır. Kimsenin şu veya bu şekilde etnik kimlik üzerinden siyaset yapması, bir etnik kimliği dışlaması, onu ikinci sınıf yurttaş olarak görmesi bizim kabul edebileceğimiz bir olay değildir.” Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamayı yapmasının ardından aynı bağlamda bir açıklamada bulunan Güler’i tebrik etmesi gerekirdi. Oysa Kılıçdaroğlu anlaşılıyor ki partisi içindeki etnik ve mezhepsel siyaset yapanların sırtını sıvalamak ve Güler gibi yurttaşlığa dayalı bir milliyetçilik fikrini benimseyenleri ötekileştirmek ya da gözden düşürmek için bu açıklamayı yapmış. Etnik siyaset yapmayanları ötekileştirirsen etnik siyasete daha fazla yol açarsın. Demokrasi düşmanlığını demokrasi örneği olarak sunarsın… * * * Değerli okurlarım, Kılıçdaroğlu’nun direktifiyle harekete geçen CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Fırat’ın grup yönetimine ulaşan istifasını işleme koydurtmadı. Bazı genel başkan yardımcıları da Fırat’a ulaşarak, “İstifan gereken duyarlılığı yarattı. İstifanı geri al. Bir milletvekilinin konuşmasına bakarak istifa edilmez” diyerek, Fırat’ı ikna etmeyi başardı. Kılıçdaroğlu, 6 saatlik ikna sürecini Kayseri’de “Arkadaşlarımla görüştüm, istifa yok” sözleriyle özetledi. Haberler bu doğrultuda… Görülüyor ki, Kılıçdaroğlu bir CHP milletvekilinin istifasını geri aldırmak için CHP ilkelerini ayaklar altına aldı. Partinin gerçek hakiminin hangi zihniyet olduğunu açıklıkla ilan etmeye çalıştı… * * * Goebbels, NAZİ Almanyası’nın propaganda bakanıydı. “Büyük Yalan” taktiğiyle toplumsal hafızayı biçimlendirme konusunda ustaydı. Bu taktik bir yalanın, birçok kanaldan fazlaca bir biçimde tekrarının, yalanın gerçek olarak algılanması için yeterli olacağı tezine dayalıydı. Goebbels’in makinesi Hitler’i önce ezilen olarak sundu. Bir işçi lideri gibi gösterdi. Sonra Hitler’den tüm milleti için çalışan bir fedai yarattı makine… Oysa Hitler, Hitlerdi… * * * Goebbels’in makinesi CHP’de de toplumsal hafızayı dönüştürmeye yetecek mi?... Yoksa CHP’nin tarihsel birikimi, küresel çağın Goebbelslerinin büyük yalanlarına son mu verecek? Çok yakında göreceğiz… (Haber Ekspres Gazetesi- 28.01.2013)

Hiç yorum yok: