15 Mayıs 2007

BUNLAR TEFLON MU? - ZAFER YAPICI




Teflon olabilme ilk başta bay Ronald Reagan'ın hedefiydi. Türkiye'yi "Küçük Amerika" olarak görmek isteyenler, Reagan'ın bu hayalini paylaştılar. Zaten ancak bu hayali gerçekleştirerek Türkiye'yi "Küçük Amerika" yapabilirlerdi...

Niye teflon olmak istediler? Üzerlerine bir şey yapışmaması için. Teflon olamazlarsa, bir şeylerin üzerlerine yapışacaklarından emin oldukları için...

Peki üzerlerine bir şey yapışmaması için ne yaptılar? Önce bay Reagan'ın ekonomi politikalarından örnek aldılar. Sağ ve sığ ekonomi politikalarıyla zengini daha da zengin, fakiri daha da fakir hale getirdiler...


Sonra ne yaptılar? Yolsuzluklar, skandallar... Reagan İran-Irak savaşı sırasında İran'a silah sattı. Bu satışlardan elde ettiği geliri de el altından Nikaragua'daki solcu Sandinistalar'la savaşan Kontralara yolladı. Üstelik ne Humeyni İranı'nı destekler, ne Nikaragua'daki Sandinistalar'la savaşır görünürken...


Oh ne ala...


Ya bizim Küçük Amerika hayalindeki teflonlarımız neler yaptılar? Onlar daha beter yolsuzluklar yaptılar. Skandal rekorları kırdılar. Soydular bu halkı; soydular! Önce sosyal devleti yıkıp, sonra "sadaka kültürüyle" vergilerimizle yandaş ağlarını büyütmeye kalktılar. Partilerinin il ve ilçe başkanlıklarını ihale komisyonlarına çevirdiler; devletin eğitim kurumlarını tekkelere. Büyük Ortadoğu Projesi'nin küçük ortağı olmak istediler sonra. AB'nin gönüllü esiri. Kıbrıs'ı unuttular, toplumu uyuttular!

Dışarıda verici içeride gerici oldular...


"Lekeler" vardı artık. Saklanamayacak büyüklükte lekeler. Unutturulması gerekiyordu bunların. Nasıl olacaktı?


Bay Reagan'ın yöntemleri yine imdada yetişti. Reagan basınla kurduğu ilginç ve özel ilişkiler vasıtasıyla skandalları halka yansıtmamakta uzmandı. Aynı uzmanlık dalında takiyeci Küçük Amerikacılarımız da kendilerini geliştirdiler.


Medyaya görünmez bir zincir vuruldu. Herkesin bildiği bir zincir! İktidarı yücelten, muhalefeti karalayan inanılmaz bir kampanya başlatıldı.


Nerede bir "dönek" varsa bilge oldu. Nerede bir takiyeci varsa demokrat! Nerede bir "hırsız" varsa hoşgörülü ve saygın...

Nerede bir "gerçek solcu", varsa kötü oldu. Nerede bir Atatürkçü varsa halktan kopuk! Nerede bir "dürüst" varsa uzlaşmaza çıktı adı.


Oh ne ala...

Muhalefet bile biçimlendirilmeye çalışıldı sonra. Sırf teflon olabilmek adına. Geleceğin takiyeci iktidarlarına koalisyon ortakları yaratılmaya çalışıldı. Pusulasını şaşırmış sözde "Demokrat"lar, beyaz atlarının üzerinde aklanamadan paklanmış iktidara "birleşerek", hep birlikte koşuyorlar...


Halk için yaptık diyorlar sonra pişkin pişkin...


Hepsini görüyorsunuz...


Bir de "sözde bağımsız özde ırkçılar" dahil olunsun istendi bu koalisyona sonra. Daha fazla AB, daha fazla ABD, önce Barzani, önce Talabani diye diye...

Önce Fethullah diyen "tarikat demokratları" yetmemiş olacak, bir de ırkçılar demokrat rolünü oynasın istediler iktidarda...

Oh ne ala...

Ama oyunlar bozuldu. Her hamleye bir karşılık geldi. Halk Cumhuriyet bilincini sahiplendi. Bizleri sindirmeye çalışan iktidara ve hoşgörü edebiyatıyla bizi yeniden edilgenleştirmeye çalışan iktidarın görünmeyen koalisyon ortaklarına inat!

Her Cumhuriyet Buluşması bir oyunu bozdu.

İktidarın ve onun tüm ortaklarının teflon sanılan yüzleri türlü lekelerle doldu!

Önemli olan doğru ilkelerde ve doğru partide birleşmek dedim ya geçen yazımda. İzmir Cumhuriyet Buluşması ilkeleri de ortaya koydu partiyi de, liderini de!

Bunun sonucunda geleceğin iktidarını da...


İlkeler Atatürkçülük, parti Cumhuriyet Halk Partisi, lider Deniz Baykal!


İktidar halk!


İki iki daha dört...

(Haber Ekspres, 15 Mayıs 2007)

Hiç yorum yok: