12 Temmuz 2007 tarihli yerel bir basın organının manşetinde Ertuğrul Günay'ın CHP eleştirileri vardı...
Üzülerek söylüyorum, Sayın Günay, bu eleştirileriyle milletvekili adayı olduğu zihniyetin kaypak siyaset üslubunun dayattığı seviyesizliğe kolaylıkla uyum sağladığını gösterdi.
Günay öncesi AKP ne yapardı? Yağma düzeniyle zengini daha zengin fakiri daha fakir yapardı. Bunun karşısında sosyal adaleti savunan her anlayışı "çağdışı" ilan edip ötelemeye çalışırdı. Kendi yolsuzlukları ayyuka çıkınca dürüstlüğüyle tanınan ve kendi siyaseti karşısında konumlanan herkese seviyesizce saldırırdı.
Peki AKP sonrası Günay ne yapıyor? "CHP tarihte kaldı" diyor. CHP'yi "doğal ömrünü tamamlamış, sınırlarını aşamamış bir parti" olarak niteliyor. Tıpkı milletvekili adayı olduğu zihniyetin liderleri gibi altı okla savaşımını ilkeler düzleminden kişiler düzlemine de taşıyor. Gülerek(!) "Baykal'a saygısızlık yapmam, o meclisteki en yaşlı siyasetçi!" deyiveriyor...Bir de "bir sosyal demokrat" olarak AKP'yi seçtiğini söylemez mi...Hani o sadaka kültürünü dayatıp devlet olanaklarıyla siyasal propaganda yapan, sosyal güvenlik sistemimizi çökerten AKP'yi...
Sözün özü şu. AKP sonrası Günay ile Günay öncesi AKP birbiriyle birebir uyuşuyor! Bizlere ise bu tek sahnelik komediyi ifşa etmek kalıyor.
Sayın Günay'ın bu söylemlerini gazetelerde okuyan CHP'li olsun olmasın duyarlı yurttaşlarımız beni arka arkaya arayıp söylenenlere karşı sessiz kalmamamız gerektiğini ifade ettiler. Benim bu konuda gerekli cevabı vermemi özellikle rica ettiler. Ben de Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, emperyalizme, sömürüye, gericiliğe, ayrıcalıklara ve eşitsizliğe baş kaldıran milyonlar içinde bir birey olarak bu satırları yazıyorum...
Altı umut ilkesini yaratan, "bağımsızlık benim karakterimdir" diyen CHP'nin 1. Genel Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve "namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalıdır" diyen CHP'nin 2. Genel Başkanı İsmet İnönü'nün anlayışlarıyla pekişen, sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle de örtüşen CHP'nin ideolojisini sahiplenenler içinde bir birey olarak bu satırları yazıyorum...
Bu satırları yazarken Sayın Günay için iki olasılık aklıma geliyor. Birincisi Sayın Günay'ın AKP'ye geçerken gerçekten değişmiş olduğudur. Bu mantıkla düşünürsek, 30 yıl boyunca CHP'de CHP Genel sekreterliği dahil PM'de görev yapmış, CHP'nin hem ideolojisini savunmuş hem de bu ideolojinin yıllarca sözcülüğünü yapmış Ertuğrul Günay, bütün bu 30 senelik yönünü ve ideolojisini bir günde bırakıp, AKP'ye geçmiştir. Geçmekle kalmayıp; "CHP tarihte kaldı", "AKP'den ayrılmam, çünkü CHP doğal ömrünü bitirmiş bir parti" diyebilmiştir.
Sayın Günay'ın gerçekten değiştiğini doğru kabul ederek Sayın Günay'a sormak istiyorum. Siz değişmiş; yolunuzdan dönmüş olabilirsiniz. Ancak bu sözleri söylerken CHP'ye; altı oka gönül vermiş; yollarından dönmeyen, dönmeyecek olan milyonlarca yurttaşımıza saygısızlık ve insafsızlık yapmıyor musunuz? Sonuçta, kendi görüşünüz doğrultusunda aldığınız bu karar sizi ilgilendirir, biz CHP'lileri, Atatürkçüleri ilgilendiren ise CHP'ye ve Atatürk ilkelerine karşı almış olduğunuz tavrın sonuçlarıdır.
Bu değişiminizin hangi ödün karşılığında olduğu, hangi makam ve çıkar karşılığında 30 yıllık ideolojinizi karşınıza almış olduğunuz; yahut bunu bir bireysel çıkar karşılığında yapmamış olmanız sizin kişiliğinizle ilgili bir durumdur. Bizi ilgilendiren, sizin söylemlerinizin, CHP karşıtlığı noktasında araçlaştırılmasıdır.
Gelelim ikinci olasılığa. Şimdi de Sayın Günay'ın AKP'ye geçerken değişmemiş olduğunu düşünelim. Sayın Günay'ın günümüzde AKP'yi sosyal demokrasi açısından aklama gayreti içinde olduğunu düşünecek olursak, şu soru hemen akla geliyor: CHP'nin Genel Başkanlığına bile soyunmuş bir kişi olarak, eğer CHP'ye Genel Başkan olsaydınız, CHP'nin ideolojisini AKP'ye mi benzetme çabasına girecektiniz?
Değişmek ya da değişmemek göreceliliği barındıran kavramlardır. İyiyken kötü olmak değişimdir, olumsuzdur. Kötüyken iyi olmak da bir değişimdir ama olumludur. Kötüyken kötü kalmak bir değişim değildir, ama olumsuzdur. İyiyken iyi kalmak bir değişim değildir, ama olumludur.
Sayın Günay'ın değişmiş yahut değişmemiş olması olasıdır. Bu değişimin ya da değişmemiş olma durumunun, yukarıdaki kategorilerden hangilerine dahil edilebileceği ise ortadadır...
Biz 14 Nisan mantığını savunan milyonların da bu kategorilerden hangilerine dahil edilebileceği ortadadır...
14 Nisan mantığını savunan milyonlarla, Sayın Günay'ın aynı kategorilerde buluşamayacakları da ortadadır...
Siz Ertuğrul Günay 70 milyonun önünde 30 yıl bir CHP'li gibi çalışıp, sonrasında bu ilkelerden ayrıldıysanız; yani gerçekten değiştiyseniz; geride bu sözlerinizle kırdığınız, incittiğiniz milyonlarca CHP'liden özür dilemelisiniz. "Baykal karşıma çıksın da, hem CHP'yi, hem AKP'yi konuşalım" dediğinizde, Genel Başkanınızın Sayın Baykal'ın karşısına çıkma konusundaki cesaretsizliğini telafi etme konusundaki komik tutumunuz nedeniyle özür dilemelisiniz. "CHP-MHP koalisyonu felaket senaryosundan başka bir şey olmaz" dediğinizde, CHP'nin emperyalizm karşıtı ulusalcılığından korkunuzu, CHP'ye sataşmalarınızın arkasına gizlediğiniz için özür dilemelisiniz.
Tekrar ediyorum özür dilemelisiniz.
Yok eğer değişmediyseniz; bu AKP öncesi Günay ile Günay öncesi ve sonrası AKP'nin aynı ortak amaçlara sahip olduklarını kabul ediyorsunuz demektir.
Eğer gerçek buysa, biz size artık ne diyelim Sayın Günay? Biz 22 Temmuz'da diyeceklerimizi diyeceğiz Sayın Günay...
Halk olarak nasıl Sevr'i çöpe atıp Lozan'ı yarattıysak, şimdi de sadaka kültürünü çöpe atıp herkesin özlem duyduğu sosyal devleti yaratacağız; bu kokuşmuş düzeni değiştireceğiz Sayın Günay. CHP demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal, üniter ve laik devlet yapısını sonsuza değin yaşatacak Sayın Günay...
Bazen bir kişi eksilmek, milyon kişi çoğalmaktır Sayın Günay...Bazen bir ilke, kişisel ikbale bazen milyon oya bedeldir Sayın Günay.
"Halk maskesi takıp" halkı sömürmek, halkçı olmak değil, takiyeciliktir Sayın Günay...
17 Temmuz 2007, Haber Ekspres
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder