AKP iktidarı 4.5 yıldır ülkeyi yönetiyor. Buna rağmen bu süre zarfında ne yazık ki küresel ısınma konusundaki düşüncelerini kamuoyuyla paylaşıp, bu büyük sorunla ilgili gerekli tedbirleri almamıştır.
Küresel ısınmanın Türkiye'ye etkilerini azaltmanın mücadelesini ne uluslararası ne de ulusal platformlarda verebilmiştir. Doğayı ve çevreyi korumak adına alınması gereken önlemleri alamamış, alternatif projeler üretememiş, teslimiyetçi politikalarını çevre alanında da sürdürmüştür.
Sadece siyasal iktidar mı? Dar çıkarların peşinde koşan "iş dünyası" da AKP zihniyetinin yanlışlarına ortak olmuştur. 12.04.2007 tarihinde TBMM Küresel Isınma Komisyonu'na bilgi veren iş dünyasının temsilcileri, 'Türkiye Kyoto Protokolü'nü imzalamamalı' mesajı verdiler. Protokol imzalanırsa Türkiye'de sanayinin duracağını öne süren TOBB Sanayi Daire Başkanı Mustafa Lale idi.
İşte bu bakış açısıyla doğaya ve çevreye verilen önem, gelinen nokta ve yurdumuzda yaşanan gerçekler!...
Değerli okurlarım, "çevre hakkı" evrensel bir insan hakkıdır diyen CHP bakınız seçim pusulasında bu konuda ne diyor ve iktidara geldiğinde neler yapmayı vaad ediyor:
• Doğal, kültürel ve tarihsel çevreyi koruyacağız; çevre hukukunu sürdürülebilir kalkınmanın temel unsuru olarak ele alacağız. Başta enerji olmak üzere, üretimde çevre dostu yöntemleri destekleyeceğiz. Atık yönetimi için özel önlemler alacağız.
•Çevre kirlenmesinin bedelini, kullanana ve kirletene ödettireceğiz. Ancak, bedel ödemenin sürekli bir kirletme hakkına dönüşmesine izin vermeyeceğiz.
•Kentlerdeki yeşil alanları koruyacağız, rant konusuna dönüştürtmeyeceğiz. Ülkemizde kişi başına düşen yeşil alan miktarını, Avrupa standartlarına çıkartmayı hedef alacağız.
•Doğa, çevre ve tarihsel mirasın korunmasında yaptırım ve denetim işlevlerinin, ağırlıkla, yerel yönetimler ve başta TEMA olmak üzere, çevreci sivil toplum kuruluşlarıyla yürütülmesini sağlayacağız.
•Çevresel Etki Değerlendirmesi, formalite olarak değil, insana ve çevreye duyarlı anlayışın gereği olarak dikkatle ele alınacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha çok yararlanılmasını sağlayacağız.
•Çevrenin korunmasında, uluslararası dayanışma ve işbirliğine önem vereceğiz; "Akdeniz'in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgelerinin Korunması Sözleşmesi" ve ilgili protokolleri ile "Karadeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması Uluslararası Sözleşmesi"ni kararlılıkla uygulayacağız.
•Biyolojik çeşitliliği, su havzalarını ve orman varlıklarını koruma altına alacağız. Erozyonla mücadeleyi, sivil toplum kuruluşlarının katkısından da yararlanarak, kararlılıkla sürdüreceğiz. Yabani bitki ve hayvan türlerinin yaşama ortamlarının korunmasına özel önem vereceğiz.
•Ormanlarımızı, Ekolojik Denge kavramı içerisinde gelecek nesillere aktarabilmek için gereken kararlılık içinde olacağız.
•Tarihsel, kültürel ve doğal SİT alanlarının korunmasına, kent planlamasında bu özelliklerin dikkate alınmasına özen göstereceğiz.
•Küresel ısınmaya karşı mücadelede devlet ve yerel yönetimlerin sorumlulukları ve yükümlülüklerini belirleyeceğiz; ulusal stratejik politikalarımız çerçevesinde yerine getirilmesini sağlayacağız.
•Küresel ısınma konusunda uluslararası bilimsel çalışmalara, bilim insanlarımız ve her kademede yetkililerimizle etkin katılım sağlayacağız.
•İklim bilimi olan meteorolojiyi, kurumsal yapı, bilimsel kadrolar, araştırma imkânları açısından geliştirip destekleyeceğiz.
•Tüm kent merkezlerinde, çöp ve atık rehabilitasyon projelerinin hızla uygulanmasını sağlayacağız.
•Türkiye'deki sera gazlarının gerçek değerlerinin tespitinin yapılmasını sağlayacağız.
•Küresel ısınmayla mücadele için ulaştırmada deniz ve demiryollarıyla toplu taşımacılığın kullanımına ağırlık vereceğiz.
•Termik santrallerde yakma teknolojilerinin iyileştirilmesini zorunlu kılacağız; kaliteli yakıt kullanımını, az karbon, yüksek verim içeren teknolojilerin uygulanmasını sağlayacağız.
•Tarım politikalarımızda, küresel ısınmanın sebep ve sonuçlarını dikkate alarak gerekli düzenlemeleri yapacağız.
•Ulusal Su Tedarik ve Kullanım Programı'nı geliştirerek, uygulamaya koyacağız. Enerji ve su kullanımında tasarrufu sağlayan uygulamaları destekleyeceğiz.
Dünyamızın ve Türkiye'mizin küresel ısınma tehdidi altında olduğunun fakında mıyız? Eğer farkındaysak duyarlılığımızı göstermeli ve üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz... Havası temiz, suyu bol ve içilir, toprağı yeşil ve verimli olan bir dünyayı çocuklarımıza ve torunlarımıza emanet etmeliyiz.
Değerli okurlarım, bu konuda bireysel önlemleri uygulamaya koymak gerekli ama yeterli değil. Ülke yönetimlerine çevreci yönetim anlayışlarını taşımak, politikaların çevreci anlayışlarla biçimlenmesini zorlamak ve bu mücadelenin dünya çapında yürütülmesine katkı sağlamak da gerekiyor...
(Haber Ekspres, 4 Temmuz 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder