27 Kasım 2007

ÇAĞDAŞ, FEDAKÂR VE SAYGIDEĞER KÜLTÜR ORDUSU - ZAFER YAPICI

Mustafa Kemal Atatürk çok güvendiği öğretmenlere şöyle seslenmişti: "Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitmenleri, sizler yetiştireceksiniz; yeni nesil sizin eseriniz olacaktır."

Ulu Önder, neden öncelikle öğretmenlere önem ve değer vermiştir? Neden eğitimle ilgili her sözünde öğretmenlere duyduğu güvene vurgu yapmıştır? İsterseniz yine Mustafa Kemal'in sözleriyle cevap verelim. "Öğretmenler! Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın kazanacağı zafer için yalnız zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz kazanacaksınız ve koruyacaksınız..." "Dünyanın her tarafında öğretmenler, dünyanın en fedakar ve en saygıdeğer unsurlarıdır..."

Öğretmenler toplumun önünde gidenler, topluma yol gösterenlerdir. Bu nedenle aslında geleceği inşa edenlerdir. Öğretmenlerin karşılaştıkları tüm zorlukların habercisi de zaten bu ağır misyondur. Fedakârlıklar gerektirir öğretmenlik. Çoğu zaman ağır koşullar altında çalışmayı... Büyük hedeflere, bazen büyük olanaksızlıkla savaşarak ulaşmak için kararlılık gerektirir. Biraz da bu yüzden öğretmenler dünyanın en saygıdeğer unsurlarıdır...Onlar "hakiki zaferleri" kazanmak için savaşanlardır!

Değerli okurlarım, öğretmene sahip çıkar ona gereken önemi verirseniz eğitime de sahip çıkıp önem vermiş olursunuz. Öğretmene sahip çıkmak eğitime sahip çıkmaktır, gelecek nesillere sahip çıkmaktır. Mustafa Kemal'in söylediği gibi "Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder."

Cumhuriyetimizin değişmez temel değerlerine sahip çıkmak, birlik ve beraberliğimizi sağlamak ve uluslaşmak ancak ve ancak eğitim ile, bu eğitimi veren çağdaş öğretmenlerle sağlanır. Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmanın tek yolu Mustafa Kemal Atatürk'ün de hep vurguladığı gibi öğretmenlere değer ve önem vermekten geçmektedir. Cumhuriyetimizin kurulmasındaki ve gelişmesindeki her aşamada öğretmenlerimizin fedakârlıkları, emekleri vardır. Tüm gelişmiş ülkelere bakınız; gelişmenin ardında öğretmene verilen önemin olduğunu görürsünüz...

Bir de öğretmenlerimize günümüzde reva görülenlere bakınız. Her geçen gün artan yoksulluk, türlü baskılar, kadrolaşmalar...

Bugün siyasal iktidarın uygulamalarıyla bir taraftan cumhuriyetin altı oyuluyor, Milli Eğitim'in "milli" olma niteliği zayıflatılıyor, diğer taraftan yanlış politikalarla öğretmenin saygınlığı gittikçe azaltılmaya çalışılıyor. Eğitim, bir taraftan dinselleştirilirken, diğer taraftan sıradanlaştırılıyor.

Eğitimin içeriği cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılıyor, özel tarikat okulları teşviklerle büyütülüyor, devlet okulları ise türlü oyunlarla tarikat örgütlenmelerinin baskısı altına sokulmaya çalışılıyor. Eğitim üzerindeki baskılarla aslında millet "esaret ve sefalete" terk ediliyor.

Yüz binlerce öğretmen adayı tayin beklerken, on binlerce öğretmen açığı varken, öğretmenliği kariyerden uzak bir geçici iş, sözleşmeye bağlı zaman ayarlı sıradan bir iş gibi gören zihniyet, eğitimin içeriğini cumhuriyet değerlerinden uzaklaştıran politikalar izliyor.

Açıktır ki eğitim, bu politikalarla ve siyasal baskılarla "hür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir toplum" yaratma idealinden uzaklaştırılmaktadır.

İşte öğretmenlerimize verilen değer:

Öğretmenlerimizin:

* Yüzde 23.5'i görevleri haricinde ek iş yapmak zorunda,
* Yüzde 89.6'sı taksit ve kredi kartı borçlusu,
* Yüzde 58.3'ü kirada, 13,2'si yakınlarının yanında oturuyor,
* Yüzde 78'i bilimsel gelişmeleri izleyemiyor (ekonomik nedenlerden dolayı),
* Yüzde 72.7'si çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor. Çünkü öğretmenlerin yüzde 26.9'u öğretmenliğin saygınlığının kalmadığını, yüzde 13.3'ü öğretmenlerin gelir düzeyinin düşük olduğunu, yüzde 5'i öğretmenlerin iş garantisinin olmadığını, yüzde 4'ü öğretmenlerin çalışma koşullarının ağır olduğunu düşünüyor. Daha da kötüsü öğretmenlerin yüzde 50.7'si hem öğretmenlik mesleğinin saygınlığının kalmadığını, hem de gelirinin düşük, çalışma koşullarının ağır olduğunu ve iş garantisinin kalmadığını ifade ediyorlar.
* Öğretmenlerin yüzde 9.8'i 500-1000 YTL, yüzde 83'ü 1000-1500 YTL aralığında maaş alıyor. Öğretmenlerin sadece yüzde 4.6'lık bölümünün maaş aralığı 1500-2000 YTL'ye ulaşabiliyor.
* Göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda 9 bin 517 dolar maaş alıyor. Oysa göreve yeni başlayan bir öğretmen Lüksemburg'da 49.219, Yunanistan'da 25.823, Almanya'da 40 bin 125, İsviçre'de 40657 dolar yıllık gelire sahip olabiliyor.
* Yüksek dereceli öğretmen ise yıllık 11.558 dolar maaş alıyor. Yine yüksek dereceli bir öğretmen Yunanistan'da 37.772, Avusturya'da 53.938, Portekiz'de 50 bin 634, İrlanda'da 52 bin 930 dolar alıyor. (Bu veriler Türk Eğitim-Sen'in öğretmenler günü nedeniyle yaptığı araştırmadan alınmıştır.)

İşte Başöğretmenimizin öğretmenlerine günümüzde layık görülen tablo...

Öğretmenin yoksullaştırıldığı, eğitimin dinselleştirmeye çalışıldığı bir ülkede öğretmenlere daha büyük görev düşüyor. Engellere, baskılara inat, Mustafa Kemal'in yolunda onurlu bir gelecek kurma adına. "Hakiki zaferi" kazanma adına...

Tüm eli öpülesi, çağdaş ve fedâkar öğretmenlerimizin Öğretmenler Günlerini en içten duygularımla kutluyor, saygılar sunuyorum...

(Haber Ekspres - 27 Kasım 2007 Salı)

Hiç yorum yok: