31 Ekim 2010

AMERİKAN ULUSAL FÜZE SAVUNMA SİSTEMİ- ZAFER YAPICI


Kimlik sorunların örtüsüdür.
Türkiye'de de son süreçte kimlik bağlamlı türban tartışmaları birçok önemli sorunun üzerinin örtülmesi anlamına geldi.
Örnek mi?
Amerikan Ulusal Füze Savunma Sistemi.
Türban tartışmaları nedeniyle bu konu gündem dışı kaldı!
* * *
Amerikan.
Ulusal.
Füze Savunma Sistemi...
ABD'nin ulusal güvenliği için tasarlanmış bir Amerikan projesi...
Peki bir Amerikan projesi niye bizim için bu kadar önemli?
* * *
Önce projenin tarihinden ve içeriğinden biraz bahsedelim. Sonra projenin Türkiye için neden bu kadar önemli olduğunu anlatalım.
Amerikan Ulusal Füze Savunma Sistemi; bir başka ifadeyle Füze Kalkanı, 1980'li yıllarda başlayan bir ABD projesidir. ABD ülkesini herhangi bir füze tehdidi karşısında korumaya odaklanan bu proje, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından gündemden çıkmıştı.
Oğul Bush dönemide ABD'nin yeni güvenlik stratejisi bağlamında yeniden ön plana alınan bu proje, ABD'nin korunması için üç safhalı bir güvenlik duvarı yaratmayı hedefliyor.
Birinci safha, tehdit olarak algılanan, yani ABD'ye füze göndermesi muhtemel ülkelerin yakınlarındaki müttefik ülkelere "karşı füze sistemleri"nin konuşlandırılması anlamına geliyor. Bu sistemler, ABD'yi hedef alacak bir füze saldırısını, füze ateşlendikten hemen sonra otomatik olarak karşılayacak ve karşı füze ile füzeyi imha edecek bir biçimde dizayn ediliyor.
Eğer bir füze birinci safhada imha edilememişse, ikinci safha devreye giriyor. Bu bağlamda, Avrupa ülkelerine füze sistemleri konulması öngörülüyor. İran ya da Rusya gibi devletlerden ateşlenen ve ABD'yi hedefleyen füzelerin bu füzeler atmosfer dışına çıksa dahi Avrupa ülkelerinde konuşlandırılacak sistemler tarafından havada imha edilmesi amaçlanıyor.
Eğer ABD'yi hedefleyen füze birinci ve ikinci safhaları hasarsız atlatırsa, füzenin yörüngesinden düşüş aşamasında ABD toprakları üzerinde konuşlandırılacak bir başka füze savunma sistemiyle imha edilmesi planlanmakta. Bu sisteme Alaska ya da Kolorado'nun evsahipliği yapması planlanıyor.
* * *
Görüldüğü gibi ABD, savunmasını, (belki de kendi savunmasına ek olarak İsrail'in savunmasını) tehdit olarak algıladığı ülkelere yakın müttefiklerinden başlatmak istiyor...
NATO üyesi Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye bu bağlamda ön plana çıkıyor.
Bildiğiniz gibi, son NATO genişlemelerinde ittifaka katılan Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Bulgaristan, Romanya, Letonya, Litvanya ve Estonya gibi devletler, ABD ile yakın ilişkilere sahip.
Hatta bu nedenle oğul Bush yönetimi, bu ülkeleri "Yeni Avrupa" olarak tanımlayıp övmüştü.
Oğul Bush yönetimi sırasında yeniden ön plana alınan Füze Savunma Sistemi'nin ileri karakolluğu ilk bu ülkelere önerildi.
Önce Polonya'ya...
Polonya yönetimi Amerikancıydı. Buna rağmen, kamuoyu baskısının da etkisiyle Polonya Başbakanı Donald Tusk, Polonya ulusal güvenliğini garanti edici bir çalışma ABD tarafından önerilmezse füzelerin ülkesine yerleştirilmesine izin vermeyeceğini söyledi. (24 Mayıs 2008)
Sonra Çek Cumhuriyeti'ne...
ABD, bir kez daha aynı tepkiyle karşılaştı.
Sonra Romanya'ya...
Yine aynı...
ABD yılmadı. Bu kez Bulgaristan'da şansını denedi.
Olmadı.
...
İhale Türkiye'ye kalmak üzere!
* * *
Obama yönetimi, Amerikan ulusal füze savunma sistemi bağlamında Türkiye'de üsler kurmayı planlıyor.
Bu üslerin ve savunma sisteminin kontrolü ya doğrudan ABD'de olacak, ya da proje NATO kapsamına alınıp, kontrol NATO karargahına bağlanacak!
Bu şu demek...
Türkiye, kendi topraklarında bulunan sistemlerin kontrolünü kendi elinde tutamayacak.
Örneğin eğer İran veya Rusya Federasyonu'ndan ABD ülkesine yönelik bir füze saldırısı gerçekleşirse, Türkiye'den otomatikman ateşlenecek füzeler bu füzeleri Türkiye üzerinde vuracaklar.
Böylece ABD'ye yönelen tehdit ortadan kalkmış olacak.
Ancak İran veya Rusya Federasyonu'ndan ya da başka bir füze sahibi ülkeden Türkiye'ye yönelecek olası saldırılarda, füze savunma sisteminin kullanılıp kullanılmaması "başkalarının" insafına bırakılacak!
* * *
Diğer taraftan, sistemler savunma amaçlı olarak sunuluyor. Ancak bu durum, sistemlerin hiçbir durumda saldırı amaçlı kullanılmayacağı anlamına gelmiyor.
Yani, savunma sistemi de son tahlilde füze.
Füzeler de taşıdıkları yükün yıkıcı kapasitesine bağlı olarak saldırı amacıyla da kullanılabilir kolaylıkla.
İşte bu durum, Türkiye'nin çevresinde "düşmanca" algılanmasına yol açabilir. Bu da Türkiye için yeni ve büyük sorunlar yaratır.
Türkiye, bir taraftan "sıfır sorun" politikasıyla "dost" olmaya çalıştığı komşularının bazılarına taviz üstüne taviz verirken, diğer taraftan, diğer komşu devletleri, ülkesi üzerinde konuşlandırdığı, ancak kendisinin değil başkalarının kontrolüne sahip olduğu füze sistemleriyle düşmanlaştırabilir!
Alın size sıfır sorun!!!
* * *
Türkiye, büyük bir dayatmayla karşı karşıya.
19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon'da gerçekleşecek NATO Zirvesi'nde NATO ülkeleri, Türkiye'yi Amerikan Ulusal Füze Savunma Sistemi'ne ev sahipliği yapması hususunda zorlayacaklar.
Ne yazık ki ilk haberler, AKP yönetiminin ABD'ye bu konuda taviz vermekte olduğu yönünde...
...Türkiye iktidarıyla, muhalefetiyle türbanı tartışmaya devam ederken...

(Haber Ekspres Gazetesi- 1 Kasım 2010)

Hiç yorum yok: