21 Kasım 2011

Y-CHP’DE BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA…- ZAFER YAPICI


Değerli okurlarım, 3 Temmuz 2011 tarihli Haber Ekspres Gazetesi’nde yayınlanan “Disipline Önce Kimler Gitmeli” başlıklı köşe yazımda CHP’de son süreçte yaşanan sorunların kaynağını detaylı bir biçimde anlatmıştım.

O köşe yazımda Y-CHP’de görev alan yeni üst düzey yöneticiler arasında CHP’nin; yani Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin ideolojisine ters düşen sözleri söyleyenlerin yani parti suçu işleyenlerin disipline verilmeleri gerektiğini vurgulamıştım.

İşte o sözler ve o sözleri söyleyen (üst düzey) yöneticiler:
• CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, “cemaatleri yok saymak sivil toplum anlayışına uygun değildir” demişti.
• CHP Parti Meclisi Üyesi Bülent Kuşoğlu, “tekke ve zaviyeler yeniden açılmalı. ‘Bunlar irtica yuvaları!'. Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları. Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir” demişti.
• Parti Meclisi Üyesi ilahiyatçı Dr. Muhammet Çakmak, “Fethullah Hoca Türkiye’de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adamdır. Fethullah Hoca’yı saygıyla selamlıyorum” demişti. CHP’nin tarikatları sahipleneceğini şu sözlerle “müjdelemişti”: “Tarikatlara ve cemaatlere yönelik bir ayrım yapmayacağız. Topluma bütün olarak bakacağız…”
• CHP Parti Meclisi Üyesi olan Binnaz Toprak, “Heybeliada Ruhban Okulu açılmalı. Ekümenlik tanınmalı. İki dile sıcak bakıyorum. AKP ekonomiyi iyi yönetti, gelir ve zenginlik arttı” demişti.
• CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda Merve Kavakçı’ya yapılanı yapmayacaklarını söyleyerek, “AKP bu şansını deneyebilir, biz de zorluk çıkarmayız” demişti.
• CHP’de Konya’dan milletvekili adayı yapılmış bir kişi, hangi partide siyaset yaptığını unutmuş olacak ki Konyalı seçmenlere yönelik olarak “Sizden rica ediyorum. Lütfen her biriniz bir mum olarak, Sayın Davutoğlu’nun (Dışişleri Bakanı) ateşini sürekli yanar halde tutun ki dış politikada Türkiye zaafa uğramasın” demişti.
• ANAP kökenli CHP İstanbul Milletvekili adayı (günümüzün milletvekili) Aydın Ayaydın ise MHP’nin kaset skandalıyla ilgili açıklamalarını eleştirmişti. Ayaydın, “Bu tür olayların içine Fethullah Gülen Hoca’nın karıştırılması yanlıştır. Gülen Hareketi’nin varlığı sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da bilinen bir gerçektir” demişti.

* * *

Ve Y-CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, “Dersim Katliamı’nın sorumlusu devlet ve CHP’dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır” sözleri bardağı taşıran son damla oldu…

* * *

Değerli okurlarım, önce Aygün’ün yukarıdaki sözleri CHP içinde büyük bir tepkiye yol açtı. Sonrasında Aygün’e 12 CHP milletvekili karşı bildiri ile yanıt verdi.

Bu 12 milletvekili için Y-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Grup Başkanvekilliğinden izin alınmadan böyle bir toplantının yapılmasını uygun görmüyorum. Bu partide bir disiplin olacaktır. Herkes o disipline uyacaktır. Tehditlere boyun eğmeyiz, disiplini işleteceğiz” sözlerini kullandı!

Şimdi Y-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum…

CHP’nin ideolojisine ters düşen yukarıda aktardığım demeçleri hiç çekinmeden kamuoyuna açıklayan partinin en üst seviyesinde görev yapan kişilerin yaptıklarının yanlış olduğunu üç sayfalık bir metinle kamuoyuna açıklayan 12 milletvekiline yönelik “disiplini işleteceğiz” diyorsunuz da,

Neden CHP’nin ideolojisine ters düşen yukarıdaki sözleri kamuoyuna açıklayan “üst düzeydeki” kişilere karşı disiplini işletmiyorsunuz?

CHP’de CHP’nin değerlerini savunmak mı suç oldu artık?

Sayın Kılıçdaroğlu, bu soruların yanıtlarını kamuoyuna lütfen vakit kaybetmeden açıklayınız…

* * *

Değerli okurlarım, yukarıda aktardığım sözleri söyleyenler gerçek CHP’li olabilirler mi?

Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş olabilirler mi?...

Bu kişiler Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu gerçek CHP’de görev yapabilirler mi?...

Bu durumda gerçek CHP’liler seslerini yükseltmeyip olan bitenlere seyirci mi kalacaklar? Bu dönüşümü gerçekleştirmek isteyenlerden hesap sorulmayacak mı?...

Bu sözleri söyleyen eğer tabanda bir sade üye, bir ilçe başkanı, bir yönetici olsa hemen disipline veriliyor da neden üst düzey bir yönetici olduğunda olay geçiştiriliyor? Anlamış değilim.

Dokunulmazlığın kaldırılmasından bahsediyorsunuz da neden parti üst düzey yöneticilerinin dokunulmazlıklarını kaldırmıyorsunuz, onlara dokunamıyorsunuz?

Bu bir çelişki değil mi?..

Diyecekler ki sen kim oluyorsun da bu sözleri söyleyebiliyorsun?...

Hemen cevaplayayım. Ben öncelikle yıllardır CHP’nin her kademesinde görev yapmış bir parti üyesiyim. 1999’dan beri parti içi eğitimi veren, partinin ideolojisini anlatan CHP Genel Merkezi’nin “sertifikalı” parti eğitmeniyim. 2002 Genel Seçimleri’nde İzmir’den milletvekili adayı, 2007 ve 2011 Genel Seçimleri’nde milletvekili aday adayı olmuş gazete köşe yazarıyım.

Şimdi ben yıllarca hizmet verdiğim “gerçek CHP’ye” ve Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkan ve bunu her fırsatta dillendiren bir CHP’li olarak sesimi yükseltip hesap soramayacak mıyım?...

Yıllarca alın teri göz nuru akıttığım partimde bu yanlış gidişata dur demeyecek miyim?...

Siz kim oluyor da partimi ve partimin geçmişini sorguluyorsunuz?...

Bu yetkiyi ve bu cüreti nasıl ve kimden aldınız?...

Sahi siz kimsiniz?... Kimin çıkarına politika yapıyorsunuz?

* * *

Değerli okurlarım, gerçek CHP’liler, partilerinin dönüştürülmesine elbette sesiz kalamayacaklar.

Bu ülke de bu parti de sahipsiz değildir. Bu duruşu sergilemek ve hesap sormak tüm CHP’lilerin hakkıdır.

Bu hakla Y-CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum:

Genel Başkan olarak gerçekten olanlardan ve söylenen sözlerden haberdar mısınız?...

Haberdar olmamanız mümkün değil. Eğer haberdarsanız önünüzde iki seçenek kalıyor. Birincisi “ben bu sözleri Y-CHP’nin resmi görüşü olarak kabul etmiyorum. Onlar kişisel iradeyi yansıtan sözlerdir” deyip kamuoyuna duyurmanız. Ancak bu konuda inandırıcılığınızı yitirme noktasında olduğunuzu da söylemeden edemeyeceğim.

İkincisi ise “ben bu sözleri kesinlikle kabul etmiyorum. Bu sözleri söyleyenleri kesin ihraç talebiyle disipline sevk edeceğim” demeniz. Ve dik durmanız.

* * *

Görülüyor ki, CHP ya Türkiye üzerinde oynanan oyunları açığa çıkaracak, Türkiye’yi yeniden kuracak ya da bu oyunların payandası olacak Y-CHP’ye dönüşecek.

Siz bu süreçte hangi tarafta olacaksınız Sayın Kılıçdaroğlu?

Halkın umudu CHP tarafında mı?...

Yoksa AKP’nin umudu Y-CHP tarafında mı?...


( hABER eKSPRES gAZETESİ- 21 KASIM 2011)

Hiç yorum yok: