12 Mart 2012

KADINA KARŞI ŞİDDET SADECE YASAYLA ÖNLENİR Mİ?...- ZAFER YAPICI


Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı TBMM’de oybirliğiyle kabul edildi.
Peki, bu yasa özetle neler getirecek?
Baskı ve tehdit gören kadınlar savcılık veya mahkeme aşamasından önce valiler veya kaymakamlarca korumaya alınabilecek.
Şiddet uygulayan kişiler evinden uzaklaştırılacak. Tedbir kararına uymayanlara hapis, elektronik kelepçe ve bilezik takma gibi cezalar verilecek.
Hakim kararı ile teknik araç ve gereçler kullanılarak tedbir kararlarının takibi yapılabilecek. Ancak, konuşmaları dinleme, izleme ve kayıt altına alma gibi işlemler yapılmayacak. Bu yöntem, kişinin bulunduğu yerin tespiti ve yerinin elektronik ortamda izlenmesi ile sınırlı kalacak.
Şiddete karşı korunan kadına ve çocuklarına uygun barınma yeri sağlanacak, geçici maddi yardım yapılacak. 16 yaşından büyükler için aylık net asgari ücretin otuzda birine kadar günlük ödeme yapılacak.
Mağdur kadınların çocuklarına kreş olanağı sağlanacak. Çalışan kadınlara 4, çalışmayanlara ise 2 ay 350 TL kreş yardımı yapılacak.
Şiddet uygulayan kolluk kuvvetleri bile olsa kişinin silahına el konulabilecek.
Korunan kişinin hayati tehlikesi varsa kimlik, diğer bilgi ve belgeleri de değiştirilecek.
Bu yasa aynı zamanda şiddet mağduru erkekleri de koruyacak.
* * *
Değerli okurlarım, tabii ki yasaların çok büyük önemi vardır. Tabii ki yasa olmadan bir toplumun düzeni sağlanamaz. Bunda hemfikiriz. Ancak bize göre kadına karşı şiddet konusunda esas amaç, sosyolojik gerçekleri de göz önüne alarak, bu yasanın getirdiği hükümlere muhtaç olmamayı sağlayacak bir toplumsal önlem paketinin yürürlüğe konulması olmalıdır.
Nedir o gerçekler?
Örneğin, aile içi demokrasi yoksunluğu. Ailede kadın-erkek eşitliği çerçevesinde saygı, sevgi, dayanışma, barış, birlikte karar verme, birlikte uygulama, sevinci ve kederi birlikte paylaşma gibi süreçlerin bir program dahilinde topluma eğitim ve medya kanalıyla benimsetilmesi bu sorunu çözme noktasında yararlı olabilir.
Bir diğer örnek ekonomik sorunlar. Ekonomik özgürlüğü olmayan bir kadının her bakımdan erkeğin eline bakması ve onun inisiyatifine terk edilmesi. Sonuç olarak özgürlüğünün kısıtlı olması... Kadının ekonomik özgürlüğünün olmadığı bir ortamda kadın söz sahibi olabilir mi? Kadının söz sahibi olmadığı bir ortamda aile içi demokrasiden söz edilebilir mi? Bu durumda yapılması gereken öncelikle kadınının ekonomik özgürlüğüne kavuşturulmasıdır. Devlete kadının ekonomik özgürlüğünün güvence altına alınması konusunda çok büyük görevler düşmektedir. Devlet öncelikle aile reisi kavramını kaldırıp, anne ve babayı eşitler olarak görmeli. Kadınlara yeni iş olanakları yaratılmalı.
Çalışmayan ev kadınlarına eşlerinin aldığı maaşın içinde yer alan sosyal yardımlar, çocuk yardımları gibi ek ödemeler devlet eliyle maaş olarak ödenmeli. Ayrıca kurumlar tarafından yapılan tüm sosyal yardımlar ve eğitim yardımları kadın hesabına yapılmalı. Yerel yönetimler tarafından açık ve kapalı alanlarda kadınların emekleriyle yarattıkları ürünler sergilenmeli ve böylelikle onların gelir elde etmeleri sağlanmalı. Meslek kursları açılmalı.







Tüm bu önlemlerin etkisiyle kadınların kendilerine olan inançları artacak. Ekonomik özgürlüklerin artması eşitlik konusunda da sonuçlar doğuracak.
Eğitim de oldukça önemli. Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi okullarda aile içi demokrasi dersi programlara eklenmeli. Her öğrencinin küçük yaştan itibaren paylaşmayı, uzlaşmayı, kadın erkek eşitliğini, özgürlüğü, konuşma ve dinleme kültürünü, saygıyı, insan sevgisini içselleştirmesi sağlanmalı.
Sadece çocuklar mı bu eğitimi almalı?...
Tabii ki hayır! Periyodik olarak her kadın ve erkek; her anne ve baba çocuklarının okullarında akşamları veya tatil günleri aile içi demokrasi dersleri almalı. Özellikle şiddete meyilli erkekler bilinçlendirilmeli. Bu düzenlemeyi de Milli Eğitim Bakanlığı yapmalı…
Görsel basında hemen hemen her gün her kanalda silahla, bıçakla, yumrukla bezenmiş şiddet, hiddet, kin ve nefret içeren dizi ve filmlerin gösterildiği bir ortamda bu yasaların çıkması ne kadar anlamlı ise; bu dizi ve filmlerin yasa çıktıktan sonra kaldırılması veya en aza indirilmesi de o kadar anlamlı olacaktır. Bunların yerine aile içi demokrasiyi konu alan şiddet, korku ve hiddet içermeyen eğitici ve öğretici dizi ve filmlerin medyada daha fazla yer edinmesi aile içi şiddeti daha da azaltacak; sevgi ve hoşgörü ortamı oluşturacaktır.
Değerli okurlarım, yasalar çok önemli. Ama asıl önemli olan toplumsal yaşamı yasalara uygun bir biçimde düzenleyebilmek.
Özgürlükten, aile içi demokrasiden, emeğin üstünlüğünden, eşitlik ve sosyal adaletten, çoğulculuk ve katılımcılıktan, dayanışmadan, hukukun üstünlüğünden ve paylaşmadan ancak toplumsal yaşam kadın-erkek eşitliğini merkeze alarak demokratikleştirildiğinde bahsedebiliriz.
Ancak o zaman kadınıyla, erkeğiyle omuz omuza, yan yana mutlu yarınlara eşitler olarak yelken açabiliriz.

(Haber Ekspres Gazetesi-12.03.2012-www.haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com)

Hiç yorum yok: