16 Nisan 2012

12 MART'TAN BUGÜNE- ZAFER YAPICI


Değerli okurlarım 1970’lere giderken Adalet Partisi, büyük sermayedarların çıkarlarını ön plana alan bir strateji geliştirmiş, bu yeni strateji parti içinde büyük huzursuzluklara yol açmıştı.
Adalet Partisi’nin (AP) itici gücünü oluşturan diğer sınıflar, söz konusu stratejiye tepki göstermekte gecikmediler. Önemli toprak ağaları AP’den ayrılıp Demokratik Parti’yi kurdular. Kırsal sermaye yeni partiye yöneldi. Benzer bir biçimde Anadolu’nun küçük sermaye sahibi firma patronları da AP’den desteklerini çektiler. Onlar da Necmettin Erbakan’ın önderliğinde Milli Nizam Partisi’ni kurdular.
AP bu bölünmelere rağmen tekelci sermayenin çıkarını halkın çıkarıymış gibi sunmaya devam etti. 1970’lerin ilk yıllarında AP’nin başındaki Demirel’in tekelci sermaye ile büyük bir ittifak ilişkisi mevcuttu. AP ve tekelci sermaye 1961 Anayasası’nın oluşturduğu özgürlük ortamından rahatsızdı. Çünkü bu özgürlük ortamı bir hak arama sürecine cevaz veriyordu. Bu durum da en çok tekelci sermayenin zararınaydı. Sendikal hak ve özgürlükler, grev ve toplu sözleşme hakkı gibi konular tekelci sermayenin kar hadlerini düşürüyordu. Demirel bu anayasa ile devlet yönetilemez diyordu…
12 Mart 1971 Muhtırası Demirel’i koltuğundan etti. Ancak bu yeni durumun en büyük destekçisi, muhtıranın koltuğundan ettiği Demirel’in en sıkı müttefiki tekelci sermaye oldu.
Demirel’in yürütmeyi yasama ve yargı karşısında kuvvetlendirme ve toplu halde kullanılan hak ve özgürlüklerde kısıntıya gitme şeklindeki programı 12 Mart ara döneminde aynen benimsendi.
12 Mart, büyük sermayenin istediği düzeni yarattı. Tekelci sermaye, gerçek iktidarını kurma konusundaki anayasal engellerden 12 Mart ile kurtulmuştu…
12 Mart ile tekelci sermaye iktidara geldi. 12 Eylül ile iktidarını daha da kurumsallaştırdı. 12 Eylülün anayasası, 1961 Anayasası’nın aksine hakkı istisna, kısıtlamaya ilke konumuna taşıdı.
Bugün tekelci sermayenin el değiştirmesi ve yeni büyük patronların devlet desteğiyle yaratılması sürecini yaşıyoruz. Yeni anayasanın itici gücü de tekelleştirdiği sermaye gruplarıyla ittifak halindeki siyasi iktidar.
Onun için 2012 yılının maaş zamları 2012’nin ortasına gelinmesine rağmen netleşemedi. Netleşse ne olacak, o da ayrı konu!
Onun için fason sendikacılık iktidar tarafından araçlaştırılıyor.
Onun için tersanelerde, madenlerde işçiler hiçbir önlem alınmadan neredeyse ölüme terk ediliyor…
Yeni anayasa gündemde.
12 Mart özgürlükçü 1961 düzenini yıkmıştı. 1982 Anayasası, 12 Mart’ı bile aratmıştı.
Görünen yeni anayasa da yeni tekelci sermayenin istemleri doğrultusunda hazırlanacak.
Özgürlük kavramı kimliksel bir bağlama sıkıştırılacak.
1982 Anayasası’nı bile aratacak bir düzene hazırlıklı olalım…
(Haber Eksperes Gazetesi- 16.04.2012-www.haberekspres.com.tr- www.turkcelil.com)

Hiç yorum yok: