02 Nisan 2012

MİLLİ İRADE, 4+4+4 VE YENİ ANAYASA…- ZAFER YAPICI


Milli iradeyi kendisine oy verenler ya da kendi görüş ve düşüncelerine yakın olanlar olarak gören iktidar, bu kitlenin dışında kalan yurttaşlarımızı milli iradenin bir unsuru olarak değerlendirmemektedir.
4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim sistemini oluşturacak yasayı protesto eden CHP ve KESK, EĞİTİM-İŞ gibi demokratik kitle örgütleri ile anneler, babalar ve öğrenciler tüm illerde meydanlara çıkarak tepkilerini dile getirdiler. Hükümeti bu konuda uyardılar. Tasarının geri çekilmesi için yoğun bir gayret içine girdiler.
Şimdi sormak gerekmez mi?
4+4+4’e onay vermeyen ve meydanlara inerek hükümete sesini duyurmaya çalışan demokratik kitle örgütleri, anneler, babalar ve öğrenciler bu ülkenin milli iradesi değil midir?
Milli irade diye diye yönetimini devam ettirmeye çalışan iktidar neden 4+4+4’e karşı çıkanların isteklerini milli iradenin isteği olarak algılamakta zorluk çekmektedir?...
…Ve neden insanlar coplanmayı, biber gazını, tazyikli suyu hiçe sayarak bu tehlikeyi, bu yanlışlığı tüm Türkiye’ye; özellikle de iktidara anlatmaya çalışmaktadır?
Bu insanların çoğu yetmiş beş milyon Türk ulusunun çocuklarını okutan öğretmenlerimiz değil midir?
Bu insanların çoğu; coplayan, biber gazı ve tazyikli su sıkan ve sıktıranların da çocuklarını okutan öğretmenler değil midir?
Neden milli iradenin önemli bir bölümünü oluşturan milyonlarca insanın isteği, dileği ve düşünceleri dikkate alınmamaktadır?...
Yoksa ileri demokrasi (!) milli iradeyi benden olan, benden olmayan diye ayıran bir demokrasi anlayışı mıdır?
Bakın 4+4+4’le ilgili Başbakan Erdoğan yurt dışından AKP milletvekillerine nasıl mesaj vermiş ve nasıl müjde beklemiş: “Umuyorum ki biz Kore’de iken, İran’da iken sizler Genel Kurul’dan bize müjdeleri gönderirsiniz…”
Bu hırs, bu diretme, bu inat niye?
Değerli okurlarım, bu hırs, bu diretme, bu inat başbakanla sınırlı kalmıyor.
AKP Zonguldak milletvekili Özcan Ulupınar 24 Mart 2012 günü Çaycuma ilçesinde bir caminin temel atma töreninde, “Dindar bir nesilden kime zarar gelir? Vatana, memlekete, dinine, kendisine, ailesine faydası olur. Ateist, dinsiz bir gençten hiç kimseye fayda gelmez. Kafamızı gözümüzü de yarsalar, bıçak da sallasalar, kurşun da atsalar bu hafta 4+4+4 geçecek” dedi…
AKP milletvekili Şamil Tayyar da Twitter’da, “4+4+4 okulları değil meyhaneleri vurdu. CHP’liler tam kadro Mecliste” diye yazdı...
Ve sonuç itibariyle yasa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 91 ret oyuna karşılık 295 oyla kabul edildi. Ardından başbakan tarafından AKP milletvekillerine teşekkür yemeği verildi. Yemekte başbakan bakın neler dedi: “Bugün tarih yazdınız. Tarihe silinmeyecek bir not düştünüz. 28 Şubat’ın son izini, tarihin tozlu raflarına Allah’ın izniyle gönderdik”.
Değerli okurlarım, bu yasa milli iradenin bir tezahürü değildir. Düpedüz, yalnız ve yalnız AKP’nin yasasıdır.
Bu yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milli iradenin önemli bir bölümünü oluşturan milyonlarca insanın görüşü reddedilerek çıkarılması ile milli iradenin yasası çıkmış olur mu?…
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün programlarının ilkesi şu iki esastır; tam bağımsızlık, kayıtsız şartsız milli egemenlik!” diyor Mustafa Kemal Atatürk.
TBMM’deki çoğunluğuna güvenip yasamaya mesaj vererek yasanın çıkmasını isteyen yürütmenin başı olan Başbakanın ve AKP milletvekillerinin bu davranışları ve sonuçta AKP oylarıyla çıkan yasa Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği TBMM’nin bağımsızlık ve milli egemenlik ilkesine uyuyor mu?...
Değerli okurlarım, asıl amaç laik eğitim sistemini dindar ve kindar gençlik yetiştirecek dinsel eğitim sistemi haline çevirip yeni anayasaya bu yeni sistemi kopyalamak.

Atatürk’ün Cumhuriyeti ile hesaplaşmak…
Tehlike büyük…
Neden bu insanlar copa rağmen, biber gazına rağmen, tazyikli suya rağmen mücadelelerine devam edip yanlışlıkları meydanlarda ısrarla dile getiriyor sanıyorsunuz?...
* * *
Değerli okurlarım, Atatürk bugün için de eğitim sorununa çözüm olabilecek yöntemi bakınız nasıl açıklıyor:
“Milli Eğitim’in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılapçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir”.
“Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakarlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır”.
İşte AKP’nin eğitim sistemine bakış açısı…
İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim sistemine bakış açısı…
Meydanlarda mücadele verenler, mücadele ruhunu kimden alıyor dersiniz?...
(Haber Ekspres Gazetesi- 02-Nisan 2012-www.haberekspres.com.tr-www.turkcelil.com)

Hiç yorum yok: