12 Şubat 2014

CHP Yönetimi’ne Yakışan, Yanlıştan Dönme Kararlılığını Göstermektedir - Zafer Yapıcı

Değerli okurlarım, kısaca şaşkınım diyebilirim. Tayyip Erdoğan ve AKP Yönetimi İzmir’de CHP’nin başarı şansını azaltmak için yıllardır çok uğraştı, hala da uğraşıyor. Ancak şu ana kadar CHP Parti Meclisi’nin geçen gece yaptığından fazlasını başaramadı. Süreci size kısaca özetleyeyim. CHP’de MYK, önce bir aday öneri listesi hazırladı. Onay için Parti Meclisi’ne sundu. İzmir siyasetini biraz bilen biri için MYK’nın önerisi tam bir komediydi. Parti Meclisi’nin aday listeleri üzerinde yaptığı değişiklikler ise komediyi bir trajediye dönüştürdü. Neden mi? Birinci neden bir sosyolojik birim olarak ilçe ile başkan adayı arasındaki bağlantının neredeyse tamamen kopartıldığı bir liste belirlenmişti. Adaylar, birbirine özdeş dama taşları gibi rastgele ilçelere sıralanmıştı. Kim nereli, nerede oturuyor, aday yapıldığı ilçeye hayatında kaç kez gitmiş gibi sorular belli ki hiç sorulmamıştı. Sonra Parti Meclisi bir revizyona gitti, ama revizyon bu yanlışlığı düzeltme sonucunu vermedi. CHP’nin adayları arasında aday yapıldığı ilçe ile hiçbir gerçek bağı olmayanlar bile var. Dahası aday adayı olmadığı ilçeden aday yapılanlar… Hemen akla şu soru geliyor. O zaman adaylık sürecinin ne anlamı vardı? Birileri, kendi kafasındakileri aday olarak gösterecekse, niye insanlar aday oldular? Neden yönetmeye talip oldular, müracaat ettiler? Bundan sonra genel seçimler var sırada. CHP Yönetimi bu tarihi yanlıştan dönmeyecekse, onlara ilk önerim milletvekili aday adaylığı için hiçbir müracaat almayacaklarını şimdiden ilan etsinler. Kafamızdaki adayları biz yerleştiririz, siz karışmayın desinler. Bu tavır daha demokratik bir görüntü yaratmaz belki, ama daha etik olacağı kesin. İkinci nedene gelelim… CHP adayı ile CHP ilkeleri arasındaki bağlantının koparıldığı algısı büyüyor. İsimlere hiç girmeden söylüyorum, CHP’nin adayları arasında Atatürk devrimleri ile sorunlar yaşayanların olduğu bile tartışılıyor. İzmir gibi Atatürk değerler sistemini içselleştirmiş bir şehirde, böyle bir şeye yeltenmek halk ile dalga geçmek anlamında yorumlanabilir. Bu partiden kimi koysam seçtiririm anlayışı ile bir yere varılmaz. Aday ile parti örgütü ve değerleri arasında bağlantı koparılarak başarı sağlanamaz. İzmir bu zokayı yemez. Üçüncü neden aday belirlenme sürecinin nesnellikten yoksunluğu idi. Nesnel başarı ölçütlerinden hiç söz edilmediği bir aday belirlenme süreci yaşandı. Bu süreç CHP Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir hizbin sözcüsü olduğu konusundaki itirazları da haklı çıkarma yolunda. CHP’de büyükşehir belediye başkanı, kendine yakın partiye uzak isimlerle bir yerel hegemonya inşa ediyor gibi. CHP merkez yönetimi ise bu yapıya karşı sessizleşti, suskunlaştı. CHP Genel Merkezi’nde de bir ayağı olan yerel oligarşik yapı ile karşı karşıyayız… Süreç çok tehlikeli. Gerçek CHPliler şaşkın. Kendilerinin değerlerini taşımayan adayları sırf AKP’ye karşı direnmek için kerhen desteklemek ile kendi değerlerinden adayları başka partilerden çıkartmak arasında kalmış durumdalar. Gerçek CHP’liler, YCHP içinde kalmak mı, yoksa YCHP dışında yer almak mı ihanettir sorusuna bir cevap arıyorlar. Bu soruyu bütünleyen soru da şu. Kalmak mı CHP değerlerini iktidara taşımak için gerekli yoksa gitmek mi? Bu durum bile CHP’nin Genel Merkez ve İzmir oligarşisi tarafından ne hale getirildiğini anlamak için yeterli. Sorosçuluğun, ikinci cumhuriyetçiliğin, cemaatçiliğin, etnik siyasetin, yandaşlığın, liboşluğun geçer akçe olduğu bir yapının CHP’yi işgal ettiği algısı gittikçe büyüyor. Yazık ki ne yazık… CHP Yönetimi, bu algıyı değiştirmek için en son şansını çok iyi kullanmalı. * * * Bir tarafta İzmir’in başarılı anakent belediye başkanları… Başta Buca’dan Ercan Tatı, Karşıyaka’dan Cevat Durak, Konak’tan Hakan Tartan, Bornova’dan Kamil Okyay Sındır, Çiğli’den Metin Solak, Karabağlar’dan Sıtkı Kürüm, Menderes’ten Ergun Özgün… Diğer tarafta büyükşehir belediye başkanı Kocaoğlu... Kocaoğlu, önceleri dolaylı yollardan MYK’ya, Parti Meclisi’ne ve genel başkanlığa bu isimlerin aday yapılmaması gerektiğini ima ediyor. Sonra da doğrudan bastırıyor. Hatta adaylıktan çekilme tehdidiyle istediği isimlerin atanmasına vesile oluyor ekibiyle birlikte... Tam da bunu yaparken, “bunlar siyasetin dikenli yolları” deyip topu MYK, PM ve genel başkanlığa atıyor. Yeni atanan tüm belediye başkanlarının müdahale olmaksızın doğal olarak atandığını; hatta kendisinin de bu yollardan geçtiğini ifade ediyor. Kocaoğlu diyor ki: “…Genel Merkezimiz MYK ve PM kararını verdi. PM son 18 ilçe belediye başkan adayını dün akşam belirledi. 30 Mart’ta aday gösterilemeyen 5-10 yıl birlikte çalıştığımız tüm belediye başkanlarına İzmir halkı adına sonsuz teşekkür ediyorum. Bu bir yarış, bugün bizi gösterdiler, yarın bizi de göstermeyebilirler. Birileri aday gösterildiğinde sevinmek ve üzülmek gibi lüksümüz yok. Bunu doğal kabul etmek gerekir…” * * * Bu ne yaman çelişki… * * * Önemli soru şu: Acaba MYK, PM ve genel başkanlık yukarıdaki sözleri söyleyen Aziz Kocaoğlu’nun isteğini yerine getirmekle doğru mu yaptı?... Başka tartışmaları bir kenara bırakıyorum… Yapılan anketlerde ilçe düzeyinde çok başarılı sonuçlar göz önüne serilirken… Halk ve başkanlar el ele vermiş AKP karşısında daha başarılı sonuçlar almak için çırpınırken… Tüm engellemelere rağmen proje üzerine proje üretilirken, açılış üzerine açılış yaparken… CHP’de oy patlaması yaşanırken… Halk CHP’yi iktidarda görmeyi heyecanla beklerken… Sadece “ego” uğruna sosyal deprem yaratmaya hatta yıkıntılara sebep olmaya ve heyecanları söndürmeye kimin hakkı var? * * * Üstelik depremin artçı sarsıntılarının Büyükşehiri; yani Aziz Kocaoğlu’nun seçilme şansını ortadan kaldırma ihtimali var. Daha açık bir ifade ile 7 anakent ilçesindeki oy oralarının düşüş eğilimi Aziz Kocaoğlu’nu dahi koltuğundan edebilir. Bu eğilimi göz önüne alarak düşünmemiz gerekir. * * * Altı-yedi yıl öncenin gazetelerine bakın. O zamanlar AKP’nin İzmir’deki kalesi olarak yorumlanan Buca’yı Cemil Şeboy’un yönetiminden CHP yönetimine (38 yıl sonra) rekor oyla geçiren Ercan Tatı’nın başarısı nasıl inkar edilebilir?… Aynı zamanda Cevat Durak, Hakan Tartan, Kamil Okyay Sındır, Metin Solak, Sıtkı Kürüm ve Ergun Özgün’ün başarısı… Bizi düşündüren soru… …Hangi gerekçeyle bu denli başarılı isimlerin listelerden çıkarıldığıdır. * * * Şimdi sormak istiyorum. Ülkeye yönetmeye hazır olduğunu söyleyen CHP, böyle amatörce hataları neden yapıyor veya CHP’ye bu büyük hatalar nasıl yaptırılıyor?... * * * Lütfen bu yedi ilçede başkan adayları atanmadan önce yapılan anket sonuçları ile atandıktan sonra yapılacak olan anket sonuçlarının bir an önce karşılaştırınız. CHP’yi yönetenler… Gerçeklerden kaçmayınız. Doğrulardan şaşmayınız. Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası olan CHP’nin altı okuna gönül vermiş, yıllarca bu değerleri yaşatmak uğruna alın teri akıtmış; baskılara ve tehditlere göğüs germiş, başı dik alnı ak bir CHP üyesi ve gazete köşe yazarı olarak bu uyarıyı yapma gereğini duydum. İnancım ayın 18’ine kadar bu yanlıştan bir an önce dönüleceğidir. Bu sevinçli haberin bizzat Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu tarafından duyurulması gerektiğini düşünüyorum. İşte o zaman AKP karşısında bu yedi başarılı başkanımız ile beraber tüm başkanlarımız, CHP’li meclis üyeleri, CHP örgütü ve halk kenetlenip 30+1 sevincini İzmirlilere ve tüm Türkiye’ye yaşatacaktır. CHP Yönetimi’ne yakışan, yanlıştan dönme kararlılığını göstermektir.(HABER EKSPRES GAZETESİ-12.02.2014) ZAFER YAPICI

Hiç yorum yok: