Değerli okurlarım, hem İzmirli bir köşe yazarı hem de CHP'nin parti eğitmeni olarak bu yazımda bazı tarihi gerçekleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bugün Dokuz Eylül... İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıldönümü. Emperyalizmin Anadolu topraklarından sürüldüğü, denize döküldüğü gün!
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde ulusal bağımsızlık için başlatılan Kurtuluş Savaşı'nın tam anlamıyla kazanıldığı o büyük zaferin adıdır Dokuz Eylül...
26 Ağustos 1922'de başlatılan Büyük Taarruz sonucunda Yunan ordusunu bozguna uğratan Türk ordusuna 1 Eylül 1922 günü Mustafa Kemal: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!.." tarihi emrini vermişti. Bu emri yerine getiren Türk ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'i Yunanlardan temizledi...
19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı süreci, 9 Eylül 1922'de İzmir'de nihayete erdi...
* * *
Dokuz Eylül'de İzmir'de bağımsızlık ateşini yakan ve Kurtuluş'u perçinleyen Mustafa Kemal; bir yıl sonra 9 Eylül 1923'de bu kez Kuruluş'u gerçekleştirmek için büyük bir adım attı.
9 Eylül 1923'te kurduğu partiyle Türkiye'yi çağdaş medeniyet seviyesine taşıdı.
Dokuz Eylül Anadolu insanının emperyalizmi kayıtsız şartsız alt ettiği gündür.
Aynı zamanda Türkiye'nin çağdaşlaşmasının temel siyasal dinamiği olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin kuruluş günü...
* * *
Değerlik okurlarım, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra bu zaferin ekonomik kalkınmayla taçlandırılması için siyasal kurumsallaşmanın gerekliliğine inanan Mustafa Kemal, 6 Aralık 1922 tarihinde basına verdiği bir demeçle, "HALK FIRKASI" adını taşıyan bir siyasal parti kuracağını açıklamıştır.
8 Nisan 1923 tarihinde ise, Mustafa Kemal'in, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı sıfatıyla, bir bildiri yayınladığı görülmektedir.
Dokuz maddeden oluştuğu için 9 umde (ilke) olarak anılan bu metin, bir "seçim bildirgesi"dir. Bu seçim bildirgesi, aynı zamanda, kurulacak parti için de bir program hazırlığı niteliğini taşımaktadır. Bu ilkeler: 1. Milli hâkimiyet esasına bağlılık, 2. Saltanatın kaldırılması kararının değişmezliği, 3. İç güvenlik ve asayişin sağlanması, 4. Mahkemelerin hızlı işlemesi. Yeni kanunların çıkartılması, 5. Bazı ekonomik ve toplumsal önlemlerin alınması, 6. Zorunlu askerlik süresinin kısaltılması, okuryazarlığa göre daha azaltılması. 7. Yedek subaylara, malul gazilere, emeklilere, dul ve yetimlere yardım yapılması, 8. Bürokrasinin düzeltilmesi, aydınlardan kamu görevlerinde yararlanılması, 9. Bayındırlık işleri için ortaklıklar kurulmasının sağlanması, kişisel girişimlerin kollanması olarak özetlenebilir.
Atatürk'ün yukarıdaki programında ekonomik ve toplumsal önlemler şu şekilde daha ayrıntılı olarak düzenlenmiştir: a) Aşar'ın sakıncalarının düzeltilmesi, b) Tütün tarım ve ticaretinin desteklenmesi, c) Tarım, endüstri ve ticaret kredilerinin sağlanması, d) Ziraat Bankası'nın sermayesinin artırılması, e) Tarım makinelerinin geliştirilmesi, f) Endüstrinin teşviki, g) Demiryolları yapımının hızlandırılması, h) İlkokullarda öğretimin birleştirilmesi ve bütün okulların geliştirilmesi, ı) Genel sağlık ve toplumsal yardımlaşmanın sağlanması, i) Orman, madencilik ve hayvancılığın geliştirilmesi.
* * *
Dokuz Umde'nin ilanının ertesinde, Mustafa Kemal ve partinin kuruluşunu destekleyen milletvekilleri, tüzük hazırlıklarına başlamışlardır.
Hazırlanan tüzükte, halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik temel ilkeler olarak gösterilmiş; ulusal egemenlik, devrim ve hukukun üstünlüğü kavramlarına yer verilmiştir.
Daha sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Halk Fırkası'na dönüştürülmüş ve Mustafa Kemal, 9 Eylül 1923'te İçişleri Bakanlığı'na başvurarak, Halk Fırkası'nın kuruluşunu bildirmiştir.
Bu gelişim çizgisinin de ortaya koyduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partisi, Kurtuluş Savaşı'nı örgütleyen ve yürüten Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin devamıdır.
1927 yılında cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, CHP'nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir. 1931 yılında bunlara devletçilik ve devrimcilik eklenerek, ilkeler altıya çıkarılmıştır. Partinin amblemi olan altı ok, bu ilkeleri simgelemektedir.
Bu ilkeler aynı zamanda Atatürkçülüğün ilkeleri olarak 1937 yılında Anayasa'ya alınmıştır.
Görülüyor ki CHP'nin tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihiyle özdeştir.
CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Atatürk'ün önderliğinde saltanatı kaldırarak, Cumhuriyeti kurmuş; hilafete son vermiş; ulusal birliği sağlamıştır. CHP'nin hukukta, eğitimde ve toplumsal alanda gerçekleştirdiği reformlarla, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti biçimlenmiş; kökleşmiş ve gelişmiştir.
CHP, ulusal sanayinin ve ekonominin geliştirilmesine öncülük etmiştir; II. Dünya Savaşı sonrasında tek parti konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi gerçekleştirerek, öncülük görevini sürdürmüştür.
Çok partili dönemde ise CHP'nin, parlamenter demokratik rejimin kurumsallaştırılması ve temel hak ve özgürlüklerin geliştirmesi için mücadele vermiştir.
CHP, tarihsel geleneğini ve temellerini temsil eden ilkelerin yanı sıra, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de benimsemiştir. Bu temel ilkelerin ışığında "özgürlük, eşitlik, dayanışma, barış, hukukun üstünlüğü, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve etkinliği, doğanın ve çevrenin korunması, çoğulcu ve katılımcı demokrasi ilkeleri de CHP programında yer almıştır.
* * *
Değerli okurlarım Atatürk ilke ve devrimlerinin aşındırılmaya çalışıldığı; emperyalizmin farklı biçimlerde ülkemize yerleştiği bir süreçte Dokuz Eylül daha büyük bir anlam kazanıyor.
Bugün İzmir Cumhuriyet'in yıkılmaz kalesi; Türkiye'nin aydınlık yüzü.
Bugün CHP Atatürkçü düşünce sistemi doğrultusunda laiklik karşıtı eylemlerin ve yolsuzluğun odağı haline gelmiş, milli çıkarı savunma noktasında acizleştirilmiş bir yönetime karşı tarihi bir mücadelenin merkez gücü.
Görülüyor ki İzmir'in tarihsel rolü tıpkı 1920'lerde olduğu gibi CHP ile çakışıyor.
Bu yüzden İzmir CHP için, CHP İzmir için, İzmir ve CHP Türkiye için önemli...
Ve bu yüzden İzmir'e ve CHP'ye saldırmak birileri için bir olmazsa olmaz...
(Haber Ekspres, 9 Eylül 2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder