Ülkemizde 18 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 20 milyon insan yarı aç yarı tok. Her gece 1 milyon kişi yatağa aç giriyor. İşsizlik oranı yüzde 20'ye ulaştı...
Türk-İş dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını (açlık sınırı) Ağustos ayında 729 YTL, aylık zorunlu harcamasını da (yoksulluk sınırı) 2.377 YTL olarak açıkladı.
Değerli okurlarım, bu tablo demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletine yakışan bir tablo mudur?...
İşte ülkemin gerçekleri bunlar...
* * *
Türk-İş'in rakamları karşısında, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin 2007 sonu itibariyle ulaşmış olduğu gayri safi milli hasılanın 650 milyar dolar, kişi başına düşen milli gelirin ise 9 bin 300 dolar olduğunu, 2012 yılına kadar bu rakamın 10-12 bin dolar seviyesine çıkarılması yönünde çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Bu arada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) da açlık sınırını 255 YTL olarak belirledi.
TÜİK'in açlık sınırını 255 YTL olarak belirlemesiyle ilgili olarak, Çağlayan, "Kuşkusuz bende bu parayla geçinilir diyemem. Yaşam seviyesinin ve kalitesinin artırılmasıyla ilgili çalışmalarımız var" dedi.
İşte gerçekle ilişkisi olmayan yapay veriler ve söylemler de bunlar...
* * *
Değerli okurlarım, şimdi Türkiye'yi yöneten AKP zihniyetine sormamız gerekmez mi? Kişi başına düşen milli gelir 9 bin 300 dolar ve açlık sınırı da 255 YTL ise neden her gün 1 milyon kişi yatağa aç giriyor? Neden 18 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor? Neden 20 milyon insan yarı aç yarı tok? Neden işsizlik oranı yüzde yirmiye ulaştı?
Yolsuzluk, iş takipçiliği, faizcilik, yandaş kayırmacılığı, Ali Dibo marifetleri, özelleştirme yağması, adaletsizlik, rüşvet... AKP bir taraftan bunlarla diğer taraftan da laiklik karşıtı eylemlerle meşgulken; kendi zenginlerini yaratma hesapları yaparken, yoksulu da "oy karşılığında" sadaka vererek "hatırlamaktadır" (!) sadece...
Olan budur. Bu durum da ülkemizin "acı gerçeklerinin" oluşma nedenidir!
* * *
Şaban Dişli konusunda AKP'nin sessizliği sürüyor. CHP'nin haklı eleştirileri de...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP yönetiminin, imar değişikliği karşılığında 1 milyon dolarlık belgede imzası bulunan AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'ye sahip çıktığını belirterek "Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararla, 'laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği' tescillenen AKP, bu rüşvet olayıyla da yolsuzluğun odağı haline geldiğini göstermiştir" dedi.
AKP'nin gerek içte gerekse dışta, durduğu yer belirsiz bir parti haline geldiğini söyleyen Baykal'ın şu sözleri ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor: "AKP yolsuzluk sınavındadır. Temiz Türkiye isteniyorsa AKP'den başlanmalıdır... Toplum artık AKP'yi tanımaya başlamıştır. AKP gerçeklerden koptukça toplum AKP'nin yerini daha iyi görüyor".
* * *
Değerli okurlarım, Baykal'ın yukarıdaki sözlerinin mantığı CHP'nin Temmuz 2007 seçim bildirgesine yansımıştı. İşte CHP'nin Türkiye'nin yoksulları ve unutulmuşları için çözüm önerileri:
1- Türkiye'de açlık sınırında insan bırakılmamalı.
2- 3 milyon 500 bin yoksula "yurttaşlık hakkı" ödemesi yapılmalı. Bu ödemeler ailenin direği kadın yurttaşlarımız için açılacak hesaba yatırılmalı.
3- Yılda yüzde 5'in altında enflasyon ve yüzde 7 büyüme hedeflenmeli.
4- Nüfus kâğıdını gösteren herkes sağlık hizmeti almalı.
5- Her yıl 1 milyon 200 bin kişiye iş sağlanmalı.
6- İş kuran gençlere destek olunmalı.
7- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da devlet eliyle yeniden fabrikalar kurularak; bu yolla 300 bin kişiye iş sağlanmalı.
8- İşletmelerin üzerindeki vergi ve sigorta prim yükü azaltılmalı.
9- Toprak reformu yapılmalı, yani çalışanların toprağa sahip olması ve sanayileşme sağlanmalı.
10- Mazotta ÖTV kaldırılmalı. Gübre ve ilaçta KDV yüzde 1'e indirilmeli.
11- Sigortasız çiftçi bırakılmamalı.
12- Kamu bankalarının ve enerji üretim şirketlerinin özelleştirilmesi ve yabancılaştırılması durdurulmalı.
13- Ziraat Bankası tarım kooperatifleri ve çiftçi için özerk ihtisas bankasına dönüştürülmeli.
14- Halk Bankası esnaf ve KOBİ'lerin ihtisas bankası olmalı.
15- Bankalarda yabancı payı yüzde 35'le sınırlanmalı.
16- TÜPRAŞ, PETKİM, THY VE TCDD gibi stratejik kuruluşlar, kontrol kamuda olmak kaydıyla özerkleştirilmeli.
17- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nı yeniden düzenleyerek 9 bin iş günü olan emeklilik süresini 7 bin güne indirilmeli.
Değerli okurlarım, ekonomik özgürlüğü olmayan bir kişinin, yaratılmasında katkı sahibi olduğu sadaka kültürüne teslim olacağı hesabını yapan AKP zihniyeti, kendi zenginlerini yaratırken aynı anda yoksul olan kesimi daha da yoksullaştırarak kendisine oy potansiyeli sağlama peşinde koşmaktadır.
Bir tarafta laiklik karşıtı eylemlerin ve yolsuzluğun odağı haline gelmiş, oy için yoksulu sadaka kültürüne dayanarak "hatırlayan" (!) AKP'nin "yapay" politikaları...
Diğer tarafta laikliği kendine şiar edinmiş; yoksulluğun kader olmadığını ve sosyal devleti savunan CHP'nin "gerçek, halkçı" politikaları...
Siz hangisini tercih ederdiniz?...
(2 Eylül 2008, Haber Ekspres)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder