02 Aralık 2008

AÇ KARINLARINI SEVGİYLE DOYURAN ANNELER...-ZAFER YAPICI

Geçtiğimiz günlerde saygıdeğer emekli öğretmenlerimizle, Türkiye'nin gerçekleri üzerine sohbet ediyorduk. Öğretmenlerin bulunduğu bir ortamda eğitimden bahsetmemek olur mu? Söz döndü dolaştı eğitimle ekonomi arasındaki ilişkiye geldi.

Öğretmen dostlarımızdan biri, emekliye ayrılmadan önce başından geçen ve hepimizi düşündüren şu olayı anlatmaya başladı:

"Öğrencilerime bir gün, 'Neden annenizi seviyorsunuz?...' sorusunu yönelttim. Bu soruya öğrencilerimin verdiği cevaplar hemen hemen aynı idi. Fakat bir öğrenci öyle bir cevap verdi ki; işte o zaman yoksulluğun görünmeyen yüzü ortaya çıkıverdi..."

Değerli okurlarım bu noktada bir parantez açalım. Söz konusu öğrenci, kırsal bir bölgede değil, ailesiyle birlikte kentte yaşıyor ve kent içinde bir okula gidiyor...

İşte öğrencinin öğretmenine verdiği yanıt: "Annemi çok ama çok seviyorum. Çünkü annem sabah kahvaltısında iki kardeşime ve bana son kalan üç zeytini ve üç dilim ekmeği paylaştırdı. Ama o aç kaldı. Babam da iş arıyor ama iş yok. Paramız kalmadı.
Annemin aç kalmasına çok üzülüyorum. Annemin bizi doyurmak için yaptığı bu fedakârlığı hiç mi hiç unutmayacağım. İşte öğretmenim, onun için annemi çok ama çok seviyorum..."

* * *

Değerli okurlarım, yeni emekli olan saygıdeğer öğretmenimizin anlattığı bu olay, yokluklar içinde, çocuklarını doyurmak için kendisi aç kalan bir anne örneğini gözler önüne seriyor.

Karnını hiçbir şeyle değil ama sevgiyle doyuran bir anne örneğini...

* * *

Bir tarafta yoksulluk içinde doymaya ve okumaya çalışan çocuklarımız ve onların sevgileriyle beslenen anne ve babaları yaşam savaşı verirken...

Diğer tarafta "oy" için; "çıkar" için yiyecek, içecek ve yakacak dağıtılıyor.
İhtiyacı olana da olmayana da...

Üstelik kimi iktidar yandaşı, torbasından, çuvalından zengin ediliyor sizin vergilerinizle dağıtılan yardımların. Kimi yandaş unundan, yumurtasından...

AKP vatandaştan aldığını yandaşa ya da yandaşlaştırmak istediğine veriyor anlayacağınız.

Kimsesizlerin kimsesi olan sosyal devlet çökertildiği ve onu yüceltecek siyasi anlayış iktidarda olmadığı için gerçek yoksullar yerine "oy" vereceklere sahip çıkılıp yardım yapılıyor...

...Ve rüşvet karşılığı alınacak oylarla, bu kez annelerin ve çocukların bir zeytinine, bir dilim ekmeğine göz dikecek politikalara zemin hazırlanıyor.

* * *

Demokratik, laik sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin istisnasız her yurttaşı eşit haklara sahiptir diyoruz biz.

Oysa AKP, devletin olanaklarını ve 70 milyon vatandaşımızın hakkını, kendi çıkarları için, kendi yandaşlarına ya da yandaşlaştırmak istediklerine "oy" karşılığında dağıtıyor...

Olan yine, onuru ile yaşam mücadelesi veren; çocuklarını doyurup kendisi aç kalan ama çocuklarının sevgisiyle doymaya çalışan cefakar, fedakar annelere oluyor.

* * *

Kasım 2008 rakamlarına göre ülkemizde açlık sınırı 738.07, yoksulluk sınırı 2.404.14 YTL.

Kasım 2008. Üç adet zeytin, üç dilim ekmek, üç çocuk. Ve sevgiyle doyan bir anne...

Binlerce yeni işsiz...

Yoksulluğun erişemediği sevgiyle karınlarını doyurmaya aday anne ve babalar...

* * *

Bir ayağımız uzay çağında ya da değil. Diğer ayağımızın ham çarık, kıl çorapta
olduğu açık seçik ortada.

Anneler aç kalmasın, çocuklar üzülmesin...

...Anneler ve babalar çocuklarıyla birlikte güzel günler görsünler istiyoruz.
Tam da bu nedenle, AKP zihniyetinin birbirini üreten yoksulluk, yolsuzluk ve yandaşlık ekonomisine karşı sosyal devlet anlayışını savunuyoruz.

(2 Aralık 2008, Haber Ekspres

Hiç yorum yok: