Değerli okurlarım 29 Mart Yerel Seçimleri sonucunda İzmir'de Cumhuriyet Halk Partisi tarihi bir zafer kazandı. AKP, iktidar partisi olmasına rağmen ağır bir yenilgi aldı.
Oluşan bu tablonun nedenlerinin gelecek günlerde birçok sosyolojik araştırmaya konu oluşturacağı kesin.
İzmir'deki söz konusu tablo hakkında ben de, gelecek araştırmalarda yol gösterici olması amacıyla bu yazımda bazı çözümlemelerde bulunacağım.
* * *
İzmir'de yerel seçim sonuçları kısaca şunları göstermiştir:
1- İzmirli seçmenin demokrasi bilinci oldukça yüksektir. Demokrasinin tehdit ve tehlike altında olduğunu algıladığı anda, demokrasiyi koruma amacıyla kararlı tepkiler verebilmektedir. İzmir'de AKP'nin demokrasi karşıtı söylem ve uygulamaları karşısında, CHP, demokrat kimliğiyle büyük oy oranlarına erişebilmiştir.
2- İzmirli seçmenin ekonomi bilinci oldukça yüksektir. Türkiye'de ekonomik yıkımın tek nedenini küresel ekonomik kriz olarak sunma konusunda iktidar, medya aracılığıyla büyük bir kampanya yürütmüştür. Oysa CHP, krize çözüm olarak sunduğu ekonomik önerileriyle, iktidarın ekonomik programının yanlışlarını netlikle ortaya koymuştur. Bu öneriler, CHP örgütü ve yerel medya aracılığıyla toplum düzleminde tartışılmaya başlamıştır. İzmir seçmeni, ekonomik sorunların bir kader olmadığı, yönetim yanlışlarının ekonomik krizi keskinleştirdiği ve CHP'nin ekonomik programının çözüm olduğu konularında ikna olmuştur.
3- İzmirli seçmen, CHP'yi, toplumsal bölünmeleri tetikleyici değil, toplumsal birleşmeyi sağlayıcı bir parti olarak değerlendirmiştir. AKP'nin etnik, dinsel-mezhepsel ve ideolojik bölünmeleri kışkırttığı bir ortamda CHP, tüm toplumsal bölünmeleri aşan söylemi ve kimlik politikasına yönelttiği tutarlı eleştiriler ile "halkın partisi" konumuna tırmanmıştır. CHP'li belediyelerin ayrımcılığı reddeden uygulamaları toplumda CHP'ye yönelik ilgiyi daha da arttırmıştır. İzmir halkı, CHP'nin Türkiye'yi bütünleştireceğine inandığı için CHP'de birleşmiştir.
4- İzmirli seçmen, özgürlükle Atatürk ilke ve devrimleri arasındaki bağlantıyı içselleştirmiştir. Bu nedenle, daha fazla özgürlük için de CHP'ye yönelmiştir. İzmir'de CHP adına en umut verici gelişme, gençlik ve kadınların partiye yönelik ilgileridir. Bu ilgi, yakın gelecekte CHP'nin gençliğin ve kadınların temel özgürlük platformu olacağını açıkça ortaya koymaktadır.
5- İzmirli seçmen, CHP'yi dürüstlükle özdeşleştirmiştir. Bu toplumsal bilincin ortaya çıkmasında iki önemli etken bulunmaktadır. a. AKP'nin rantçılığı, yolsuzlukları ve CHP yönetiminin bu yolsuzlukları açığa çıkarma konusundaki üstün gayreti. b. Başta CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere CHP'li belediyelerin dürüst yönetimleri ve halkçı uygulamaları.
* * *
Sonuç olarak İzmirli seçmen toplumsal sorunların nedenlerini en erken çözümlemiş ve tepkilerini en kararlı bir biçimde sandığa yansıtmış seçmen kategorisidir.
Demokrasi, ekonomi, toplumsal bütünleşme, özgürlük ve dürüstlük konularında İzmirli seçmenin kararlılığının Türkiye'ye yayılacağı bir süreç bizleri bekliyor.
İzmir, Türkiye için bir model olarak ortaya çıkıyor...
* * *
İzmir'in bir model olarak başarısı, İzmir'in seçtiği yönetimlerin başarısıyla doğrudan bağlantılı olacak. Bu nedenle İzmir'in belediye yönetimlerine büyük bir sorumluluk düşüyor.
Belediye yönetimlerinin kısaca şunları yapması gerekiyor:
1- Demokrasiyi yerel düzlemde kurumsallaştırmak için çalışmalar geliştirmeli. Toplumun belediye yönetimine katılması konusunda inisiyatif almalı. Partizanlıktan ve yandaş kayırmacılığından uzak durmalı.
2- Bütçesinin izin verdiği ölçüde ekonomik sorunlara çözüm arayışına girmeli. Sosyal devlet ilkesinin gereklerini, sadaka uygulamalarıyla arasındaki farkı belirginleştirerek yerine getirmeli.
3- Etnik köken, mezhep vb. gibi kimlik konularının hizmet akışını yönlendirmesine izin vermemeli. Kendine oy vermeyen kesimleri kazanmaya çalışmalı.
4- Özgürlük alanını genişletmeye; gençliği ve kadını merkeze almaya yönelik projeler üretmeli.
5- Dürüstlükten en ufak bir taviz bile vermemeli. Rantçılığa ve yolsuzluğa karşı kararlı bir duruş sergilemeli.
* * *
İzmirlilerin kararlılığı, belediyelerin başarılarıyla birleşirse Türk siyaseti bir iki sene içinde, İzmir'in öncülüğünde bambaşka bir tabloyla karşılaşabilir.
Ancak bunun için çok çalışılması gerektiği de açık...
Görünen o...
(Haber Ekspres, 31 Mart 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder