Değerli okurlarım, 13 Mart 2008 tarihinde CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Gülşen Koşanoğlu 28 ilçe kadın kollarıyla birlikte "Sigortalı Kadınların Geriye Götürülen Hakları" konusunda oldukça önemli bir basın açıklaması yaptı. Açıklama metninden aktarıyorum:
* Yeni yasaya göre kız çocukları 18 yaşını doldurduklarında (okumaları halinde 25 yaşını) anne ya da babalarının sigortalılıkları nedeniyle genel sağlık sigortasından yararlanamayacaklar. Eski yasada yaşları ne olursa olsun yararlanıyorlardı.
* 1965 yılından bu yana kadın sigortalılar, erkek sigortalılara göre daha erken emekli olma hakkına sahipti. Yeni yasa ile emekli yaşı tam aylıkta, kadın sigortalılarda 58'den kademeli olarak 65'e yükseltilmiştir.
* Emekli aylığı hak etmede prim ödeme gün sayısı tüm sigortalılarla birlikte, kadın sigortalılar için de tam aylıkta 7000 günden 9000 güne, kısmi aylıkta ise 4500 günden 5400 güne yükseltilmiştir.
* Malullük aylığı bağlanması için gereken sigortalılık süresi, 5 yıldan 10 yıla çıkarılmıştır.
* Sigortalı olarak çalışmakta iken ölen sigortalının eşine, sigortalılık süresi dikkate alınmaksızın, cenaze yardımı yapılmakta iken, yeni yasaya göre ölen sigortalı için 360 gün prim ödeme şartı öngörülmüştür.
* Eski yasaya göre, işten çıkartılan sigortalının eşi 6 ay süre ile sağlık yardımından yararlanmakta iken, yeni yasayla işten çıkartılan sigortalının kendisinin de, eşinin de genel sağlık sigortası primi ödeyerek sağlık sigortasından yararlanması öngörülmüştür.
* Doğum yapan sigortalılara öngörülen altı ay emzirme yardımı bir aya düşürülecektir.
* Ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışıp, aylık prime esas kazancın altında gelir elde eden kadınların, sigortalı olma ve sigorta yardımlarından yararlanma hakları kaldırılmıştır.
* Yeni yasayla, sürekli iş görmezlik gelirindeki alt sınır uygulaması kaldırıldığından, iş kazasına uğrayıp meslekte kazanma gücünü %10 veya daha yüksek oranda kaybeden kadın sigortalılara 01.01.2008 tarihinden itibaren bağlanacak gelir tutarı daha az olacaktır.
* Aylık bağlanacak çocuğu bulunmayan ve çalışan dul eşin ölüm aylığı bağlanma oranı %75'ten %50'ye düşürülmüştür.
* Yetim kız çocuklarına ödenmekte olan 24 aylık tutarındaki evlenme yardımı, 12 aylık tutara indirilerek %50 oranında düşürülmüştür.
* Sigortalının aile bireyleri hiçbir ücret ödemeden yatak tedavileri olurken, yeni yasaya göre sigortalı ile aile bireylerinden, "otelcilik hizmeti bedeli" ve "öğretim üyesi muayene ücreti" adı altında fark ücret alınması ön görülmüştür.
* Hafifletilmesi öngörülen analık sigortasından yararlanma koşulları geri alınmıştır.
* Kadınların yüksek oranda istihdam edildiği mesleklerde fiili hizmet zammı kaldırılmaktadır. Kapsam içinde kalan meslek grupları için fiili hizmet zammı oranı önemli ölçüde düşürülmektedir.
* Sigortalılar ile birlikte eş ve çocukların tedavilerinde hangi yöntem uygulanacağına, verilecek ilacın dozu ile süresine, proteze hekim karar vermekte iken, hekimin elinden bu yetki alınarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na verilmiştir. Hekim, kadın hastayı kurumun belirlediği yöntemle tedavi edecek ve ilaç verecektir.
* Sosyal Güvenlik Destek Primi oranı yükseltildiğinden emekli olduktan sonra çalışanlardan daha çok prim kesilecek ve ele geçen ücretleri azalacaktır.
* Yürürlükteki yasaya göre, sağlık primi ödemeksizin isteğe bağlı sigortaya devam eden kadın sigortalı için, eşinin sağlık sigortasından yararlanma hakkı vardı. Bu hak, yeni yasa ile kaldırıldı. 01.01.2008 tarihinden itibaren isteğe bağlı sigortalı kadın için genel sağlık sigortası prim ödeme yükümlülüğü getirildi.
* Ortodonti tedavisinden ve diş protezlerden yararlanmak için yaş şartı yok iken, yeni yasayla 18 yaşını doldurana kadar ya da 45 yaşından sonra yararlanma ön görülmüştür. 18-45 yaş arası diş protezlerinden yararlanma koşulu kaldırılmıştır.
Değerli okurlarım, demokrasinin özü, insan hak ve özgürlüklerine duyarlılıktır. Demokratikleşme ise hak ve özgürlüklerin korunmasının güvencesidir.
AKP iktidarda. AKP'nin siyasal iktidar olarak, Türk milletinin hak ve özgürlüklerine duyarlılık göstererek ve onların korunmasını demokratikleşme ile güvence altına alarak tüm insanlarımızın geleceğinden emin, rahat ve gönenç içinde yaşamasını sağlama yönünde çaba göstermesi gerekirdi...
Oysa AKP, demokrasiyi ve demokratikleşmeyi dar çıkarlar için kullanma yolunu seçti.
Demokrasiyi "araç", insan hak ve özgürlüklerini "türban", demokratikleşmeyi ise "türbanın korunmasının güvencesi"ni sağlama olarak anladı.
Tüm enerjisini "insana" değil, "türbana" ve neoliberal soygun ekonomisinin sürekliliğine verdi...
Değerli okurlarım, başbakan, 14 Mart tarihinde çalışanların Sosyal Sigortalar ve Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın geri çekilmesi amacıyla gerçekleştirdikleri iki saatlik iş bırakma eylemiyle ilgili olarak "Bugün bir şey yapılıyor. Nedir o? İşi yavaşlatma eylemi. Böyle bir şey yapamazsınız. Hukuken buna müsaade eden bir yasa maddesi yok" diyor.
Peki sayın başbakan, hakları elinden alınan emekçilerin haklarını savunmak için sokağa dökülmeleri hukuken yanlış oluyor, suç oluyor da; ya sizin laiklik karşıtı türbanı özgürlüğün simgesi haline getirme çabalarınız ne oluyor?... Ya sizin soygun ekonomisini kurumsallaştırma çabalarınız ne oluyor? Nerede demokratik devlet? Nerede laik devlet? Nerede sosyal devlet? Nerede hukuk devleti? Nerede? Nerede?...
İşte Türk milleti, işte Türk kadını, İşte Türk genci. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ve başbakanının sizlere verdiği değer bu...
Onlar tercihlerini yaptılar. Ellerindeki yetkileri sizlerin refahı için, geleceğiniz için değil, türbanın hakimiyeti ve halk sırtından para kazananların refahı için kulandılar, kullanmaya da devam ediyorlar...
Türk milleti olarak, Türk kadını olarak, Türk genci olarak biz de tercihimizi Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığımızla, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletimize, ulus devlet, laik devlet ve üniter devlet yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkarak yapacağız...
(Haber Ekspres, 19 Mart 2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder