06 Ağustos 2008

ASIL DARBEYİ KİMLER YAPMAK İSTEDİ? (2) - ZAFER YAPICI

Baykal bu sözleri söylerken Tayyip Erdoğan, karar hakkındaki ilk değerlendirmesinde şunları söyledi: "Hiçbir zaman laikliğe karşı eylemlerin odağında olmayan AK Parti bundan sonra da Cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkmaya devam edecektir...Her türlü ayrımcılığa karşı milletimizi siyasi tercihi bizden yana olsun olmasın bir ve bütün olarak kucaklaşmayı sürdüreceğimizden kimse kuşku duymasın".

Yani Erdoğan değerlendirmesinde biz nerede yanlış yaptık sorusuna cevap arayacağına, karara rağmen AKP'nin laikliğe karşı eylemlerin odağında olmadığını ısrarla ifade ediyor. Sanki iktidarı süresince "milleti bir bütün olarak kucaklamış" gibi "milletimizi kucaklamayı sürdüreceğimizden kimse kuşku duymasın" sözlerini söylemekten de geri kalmıyor.

Peki şimdi sormamız gerekmez mi? Aşağıdaki sözleri söyleyen kimdi sayın başbakan?..

Eğer Türk milletini kucaklamak istiyorsanız bu sözleri bir daha söylemeyeceğiniz ve bu zihniyeti terk ettiğiniz konularında Türk milleti önüne çıkıp söz vermelisiniz...Bunu yapabilir misiniz?...

İşte söylenen sözlerden bazıları:

* "Türban velev ki simge olsa..."

* "Elhamdülillah şeriatçıyım..."

* "Anıtkabir'de sap gibi duruyorlar",

* Danıştay'a, Yargıtay'a "Diyanete sor",

* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne "ulemaya sor",

* "Bence demokrasi bir amaç değil, bir araçtır",

* "Amaca ulaşmak için gerekirse papaz cüppesi giyerim",

* "Türkiye'deki hukuk, yani medeni, ceza, ticaret hukuku halka sorulmadan bir yerlerden aktarılmış ve zorla halka dikte edilmiştir",

* "Türkiye, kendisine din olarak Kemalizm'i almış ve kitlelere zorla dikte
edilmiştir",

* "Yahu, milletin bütünlüğü 'ne mutlu Türküm diyene' ifadesiyle sağlanır mı?, Osmanlı 30'u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir araya getirdi. Biz de inanç birliğiyle tutacağız",

* "Ancak bir inanç birlikteliği bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir, aksi takdirde milli bütünlüğümüzü sağlamak mümkün değildir",

* "Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Yahu bu millet istedikten sonra, tabii elden gidecek yahu. Sen bunu önüne geçemezsin ki",

* "Biz inanıyoruz ki, Türkiye'de insanların dini inançlarını ortaya koymaları engellenmiş, cebrî yollarla bastırılmıştır",

* Eğer, "Tevhidi Tedrisat Kanunu nelerin önünü tıkamak, nelerin önünü açmak içindi? Harf inkılabı vasıtasıyla bir ülkenin tamamının bir anda sıfır okuryazar seviyesine indirgenmesi kimlere yaramıştır?",

* "İstiklal mahkemeleri vasıtası ile kurulan darağaçlarında, kimlerin ve hangi suçlamayla idam edildiğini nasıl izah edecekler",

* "Dindar bir cumhurbaşkanı seçeceğiz!"

* "Devlet, dini inançların yaşamasını teminat altına alması gerekirken, tersini yapıyor!"

Bu sözlerin ardında yatan gerçek amaç demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni başkalaştırarak BOP destekli Ilımlı İslam Devleti'ne çevirmek değilse nedir?

Yukarıda söylenmiş sözler AKP'nin "laikliğe karşı fiillerin bir odak noktası haline dönüştüğünü" gösteren sözlerden bazılarıdır. Bu sözler bile, asıl darbeyi hangi zihniyetin yapmak istediğini açıkça ortaya koymuyor mu?

* * *

Değerli okurlarım, Deniz Baykal'ın ifade ettiği gibi Anayasa Mahkemesi krizi tespit etmiştir. Krizin çözümü ise gerçek demokrasinin ve laik, sosyal hukuk devletinin yeniden kurumsallaştırılması ile olanaklıdır.

Gerçek demokrasi, demokrasiyi araç olarak görenler tarafından kurulamamaktadır. Laiklik, laikliği benimsemeyenler tarafından savunulamamaktadır. Sosyal devlet, sadaka kültürünü merkeze alanlar tarafından sahiplenilememektedir. Hukuk devleti, hukuku ancak kendi lehine olduğu durumlarda savunanlar tarafından yüceltilememektedir.

Türkiye'nin demokrat, laik sosyal hukuk devletine inancı içine sindirmiş bir siyasal iktidara ihtiyacı vardır.

Böyle bir iktidarın işbaşına gelmesi ise halkın sandıkta birleşmesiyle olanaklıdır.

"Sivil darbeyi", demokrasiyle etkisizleştirme konusunda her şeyden çok birlik olmaya ihtiyaç vardır!

(Haber Ekspres, 6 Ağustos 2008)

Hiç yorum yok: