28 Ekim 2008

24 EKİM, İZMİR ve DENİZ BAYKAL - ZAFER YAPICI

Dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük ekonomik kriz (Büyük Buhran, Kara Perşembe) 1929 yılının 24 Ekimi'nde, ABD borsasının çökmesiyle başlamıştı.

Büyük Buhran'ın dünya çapında etkileri, tam anlamıyla 1929 yılının sonlarına doğru
hissedilmiş ve 1930'lu yıllarda devam etmişti...

Bu krizin yarattığı olumsuzluklar kısaca şunlardı:

1- Krizden önce ABD'de % 3 olan işsizlik oranı 4 yıl sonra % 25'lere yükseldi.

2- O zamanın parası ile 4 milyar 200 milyon dolar yok oldu.

3- Bankaların arka arkaya çökmesiyle, mudilerin Millbury Bank'taki paralarını çekme talepleri uzun kuyruklara yol açtı.

4- ABD'de başlayan kriz kısa sürede dünyaya yayıldı. Büyük Buhran tüm dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, toplam üretimde % 42 oranında bir düşüşe ve dünya ticaretinin % 65 oranında azalmasına neden oldu.

5- Meydanlara toplanan halk, büyük bir baskı uygulayıp yetkililerden bir açıklama istedi.

6- İşsiz kalan insanlar parklarda ve tren istasyonlarında yatmaya başladı.

7- Varlıkları bir anda elden giden bankacı ve iş sahiplerinde intihar etme vakaları görülmeye başlandı.

8- Halk, kriz nedeniyle, sahip olduğu değerli eşyalarını satmaya ve geçimini bu yolla sağlamaya başladı.

9- Piyasada para bir anda yok olduğu için halk artık takas yoluyla ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı.

10- Bir tas çorba içmek ve bir ekmek almak için uzun kuyruklar oluşturan halk, geçim sıkıntısına düştü.

11- Çalışmak isteyen, geçimi temin etmek isteyen ve çaresizlik içinde bulunanlar göç etmeye başladı.

12- Sabanla tarla sürülmeye başlandı.

İşte değerli okurlarım, 1929 Büyük Buhranı'nın birkaç sonucu böyle. Sadece buzdağının görünen yüzünden bazı örnekler sundum. Ya görünmeyen yüzleri...

* * *

79 yıl sonra gelen yeni krizin çıkış aşamaları 1929'un neredeyse aynısı. Sanırsınız 2008 yılında değil, 1929 yılında yaşıyoruz. Eğer önlem alınmazsa yukarıdaki olumsuzlukları bizim de yaşamamız an meselesi olabilir...

Bu nedenle yıllardan beri ekonomi alanında yapılan yanlışlıkları dile getiren CHP lideri Deniz Baykal, 24 Ekim 2008 günü İzmir'de, ekonomik krizden Türkiye'nin etkilenmemesi için ciddi adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Bu vurgunun özellikle 24 Ekim'de ve İzmir'de yapılması sizce büyük bir anlam taşımıyor mu?...

İşte CHP Lideri Deniz Baykal'ın İzmir'den yaptığı kriz uyarıları ve önerileri:

1- Reel sektör çok ciddi şekilde bu krizden etkilenmeye başlamıştır. Çalışan insanlar da krizin mağduru olmaya başlıyorlar. İşten çıkarmalar giderek
yaygınlaşmaktadır. Reel sektöre yardımcı olmak için SSK primlerinin derhal indirilmesi lazımdır.

2- İşyerlerinin vergi borçlarının ertelenmesine yönelik bir düzenleme derhal yapılmalıdır. Muhtasarlarla ilgili, diğer vergilerle ilgili 1 - 1,5 yıllık bir ertelemeyi makul bir faizle mümkün kılan bir vergi ertelemesi düzenlemesi şu anda reel sektöre çok yararlı olacaktır. Geçici vergiler hariç, bunu destekliyoruz.

3- Türkiye'de çarkların dönmesini sağlamak için dış finansman gerekiyor. Türkiye derhal olabildiğince, bütün imkanlarını ve etkisini kullanarak, uluslararası işbirlikleri, finans kuruluşlarıyla anlaşmalar yaparak reel sektörün, finans sektörünün muhtaç olduğu likiditeyi sağlamalıdır. Döviz likiditesini ve Türk lirası likiditesini Türkiye mutlaka sağlamalıdır.

4- Sadece hisse senetleriyle ilgili olarak değil, tahvil ve bonolarla da ilgili olarak yerli- yabancı ayrımı; vergi ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. Ekonomide tabiyete göre farklı vergi olur mu? Bu yanlış ve haksız. Biz yerliyi cezalandırıyoruz, yabancıyı ödüllendiriyoruz.

5- Mevduata tam garanti, hem bankalar arasında riski arttıracak gereksiz mevduat transferlerini önlemesi açısından yararlıdır; hem de içeriden dışarıya kaynak kaybını önlemesi açısından gereklidir.

6- Bugün Türkiye'de yeni kredi açılmıyor. Daha önce açılmış olan kredilerin geri çağrılmaya başlandığına tanık oluyoruz. Peki, Sabah ve ATV için verilen 750 milyon dolarlık kredinin garantisi neydi? Sabah ve ATV'nin İMKB'deki son gelişmelerin ışığında şu andaki garanti değeri nedir? Pek çok işyeriyle yeni teminat ihtiyacına dayalı müzakereler yapılmakta, yeni teminat ile yeni faizler istenmektedir. Başbakanın himayesinde açılan bu kredilerle ilgili olarak gerekli çalışma, diğer işadamlarına yapıldığı gibi yapılmakta mıdır?

7- Bankaları suçlayarak, sağa sola talimat vererek krizi yönetmek mümkün değildir. Siyasi kabadayılıkla ekonomik kriz yönetilmez.

8- Kara para, uyuşturucu parası ve terör parası Türkiye'ye girmemelidir. Bu konuda gerekli dikkat ve özen mutlaka gösterilmelidir. Ayrıca Deniz Feneri parası da bu yolla Türkiye'ye taşınmamalıdır.

9- Ekonomik krizi, 'hamdolsun iyiyiz, bu kriz Türkiye'ye teğet geçti'
değerlendirmeleriyle açıklamak kesinlikle yanlıştır. Bunun yanlış olduğu net bir biçimde ortaya çıkmıştır.

10- Türkiye'de bir süreden beri kredi, ciddi anlamda verilemez hale gelmiştir. En son verilmiş ciddi kredi iki kamu bankasının, Vakıflar Bankası'yla, Halk Bankası'nın Sabah ve ATV'nin satışı dolayısıyla vermiş olduğu 750 milyon dolarlık kredidir. Bu krediyi Sayın Başbakan'ın damadının başında bulunduğu şirket almıştır.

11- İşsizlik fonundaki 35 katrilyonluk kaynağın makul bir kısmının istihdam imkanı yaratacak projeler için ayrılması konusunda bir çalışma yapılabilir.

12- Türkiye yatırımların azaldığı bir noktadadır. Bu krizi, yatırımların azalması daha ağır bir noktaya çekiyor. Kamu yatırımlarının desteklenmesi lazım. Özel sektör yatırımlarının desteklenmesi lazım. Tarımın desteklenmesi lazım. Tarıma ayrılan kaynakların arttırılması lazım.

* * *

Değerli okurlarım, "Türkiye'de vatandaşın canı bu krizden resmen yanmaya başlamıştır" diyen Baykal, özellikle 24 Ekim'de ve İzmir'de AKP hükümetine ve Türk milletine önemli bir mesaj verdi.

Ekonomik krizin, eğer ciddi önlemler alınmazsa, 1929'da yaşanan ortamı yeniden üretebileceği ve Türkiye için krizin sonuçlarının 1929'dakinden çok daha vahim olabileceği uyarısını yapmak istedi...

Bu tarihi bir uyarıdır...

(Haber Ekspres, 28 Ekim 2008)

Hiç yorum yok: