Değerli okurlarım, AKP, iktidara geldiği günden itibaren sosyal devleti yok sayan politikalar güttü. Sadaka kültürünü ön plana çıkardı. Devletin tüm olanaklarıyla, üretmeden tüketmek ve üretmeden kazanmak anlayışına dayanan bir kültürü toplumsal yapımıza işlemeye çalıştı.
Bu uygulama işsizliğin ve yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü bir ortamda ilgi görmeye başladı. Ardından kredi kartları, şans oyunları, televizyonlarda yapılan yarışmalarda dağıtılan milyarlar vb. halkı üretmeden tüketmeye, üretmeden kazanmaya yönlendirdi....
* * *
Dünyayı saran ekonomik krizden Türkiye'nin etkilenmeyeceğini söyleyen Başbakan daha düne kadar "Ziraat ve Halk Bankası'nı satacağım" diyordu.
Bugün; "Ziraat ve Halk Bankası bu ortamda satılamaz" diyor...
Başbakan'ın bu sözleri bir bakıma şimdiye kadar uyguladığı ekonomi politikalarının yanlışlığının bir itirafı gibidir.
Üretmeden tüketmek ve üretmeden kazanmak anlayışının ve sadaka siyasetinin ilk iflas beyanıdır!
Çünkü esas sorun dünyayı saran finansal kriz değildir. Esas sorun, AKP iktidarının küresel finansal krizler karşısında Türkiye'yi korumasız kılan sadaka kültürü soslu neo-liberal ekonomi politikalarının gönüllü uygulayıcısı olmasıdır...
* * *
İşte ekonomide Türkiye'nin geldiği nokta:
* Ülkemizin dış ve iç, kamu ve özel toplam borç yükü 512,2 milyar dolara yükseldi.
* Cari açık 50 milyar 272 milyon dolara tırmandı.
* Enflasyon % 11,13 ile hedefin üç katına yaklaştı.
* "Son bir yılda gübrede % 180, mazotta %40 fiyat artışı ile çiftçilerimiz perişan
edildi.
* "Sokaktaki işsizlik"; yani gerçek işsizlik % 18'e yükseldi. Gençler arasında işsizlik % 30 düzeyinde.
* Kapanan ticaret ünvanlı toplam işyeri sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre % 83,3 artarak 27 bin 264'e tırmandı.
* Yılın ilk iki çeyreğinde üretim artışı 2007'nin altında kaldı. 2007'nin ilk altı ayında artış % 5,4 iken, bu yılın ilk altı ayında % 4,4'e geriledi.
* Sanayi sektöründeki üretim artış hızı ise geçen yılın ilk altı ayında % 6 iken bu yıl % 4,9 olarak gerçekleşti.
* 2007'nin sonunda Türkiye'de 37 milyon 335 bin kredi kartı, 55 milyon 510 bin adet de banka kartı kullanıldı. Şubat itibariyle 687 bin 16 kişi borcunu ödeyememe sorunu yaşadı.
* Son dokuz ayda 52 bin 140 işyeri kapandı.
* Bir milyon çoluk, çocuk, genç, ihtiyar gece yatağa aç girmekte,
* Yirmi dokuz milyon insan yoksulluk sınırı altında yaşamakta iken,
* Şimdi de küresel ekonomik kriz...
* * *
Değerli okurlarım, yoksulluğun mimarı AKP zihniyeti şimdi de yoksulluğu ortadan kaldırmak için yeni bir proje ürettiğini iddia ediyor...
AKP iktidarı, Türkiye'nin yoksulluk haritasını çıkartıp, yoksullara balık tutmasını öğretecek ve böylelikle yoksul sayısını düşürecekmiş(!)...
Nasıl mı?...
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bu projeyle ilgili şu bilgileri verdi: "Yoksulun kim olduğu tanımlanacak. İl il yoksul sayısını tespit edeceğiz. Bu kritere uygun yoksul sayısı belirlenecek. Bunlara tek elden yardım yapılması gerekiyor. Diyelim ki, iki milyon yoksulumuz var. Bu yoksullara balık tutmayı öğreteceğiz. O insanlar balık tutarak karınlarını doyuracaklar. Böylece yoksul sayısı düşecek."
İşte iktidarın yoksulluğu ortadan kaldıracak projesi(!)...
Sadece karın doyurmak... Tek elden yardım yapmak...
Değerli okurlarım, Bakan'ın "tek elden yardım yapılması gerekiyor" demesi, yoksullara yardım yapacak "tek el"in kim olduğu sorusunu akıllara getirmiyor mu?...
Şimdi, Sayın Bakan'a sormamız gerekmez mi? Sayın Bakan yoksullara tek elden yardım dağıtarak nasıl balık tutmasını öğreteceksiniz? Balık tutmayı öğretmek, üretmeyi öğretmek, alın terinin karşılığını almayı öğretmek demek değil midir?... Eğer bu doğru ise neden yoksulları işsizleri üretime sevk edecek istihdama yönelik yatırımlar içeren projeler ortaya koymuyorsunuz da sadaka vermeyi, üretmeden tüketmeyi, üretmeden kazanmayı teşvik ediyorsunuz?...
* * *
Değerli okurlarım, sadaka politikasının yolsuzluk ağlarının CHP'nin aktif muhalefetiyle belirginleşmesi toplumda sessiz ancak derin bir uyanış sağladı.
Artık halkımız çözümün sosyal devlet anlayışı ile sadaka kültürünün yok edilmesinde olduğuna daha fazla inanıyor. Ekonominin doğru yönetilmediğini, kriz sürecinde daha net görüyor.
Artık yoksul insanlarımız AKP denizinde AKP oltası ve AKP yemi ile balık avlamayı istemiyor. Aksine demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin oltası ve yemi ile cumhuriyetimizin denizlerinde balık tutmayı istiyor.
Artık yoksulumuz ürettiği kadar kazanmak, kazandığı kadar da tüketmek istiyor.
Kısacası onurlu bir şekilde üretmeyi, onurlu bir şekilde tüketmeyi istiyor...
Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi öğünmeyi, çalışmayı ve güvenmeyi istiyor...
Bu farkındalığın daha da büyüyeceği bir sürece giriyoruz...
...AKP'yi ve/veya neo-liberalleri sadaka politikasında revizyona zorlayan şey, sakın bu büyüyen farkındalık olmasın?
(Haber Ekspres, 14 Ekim 2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder