04 Mart 2009

BAYKAL'DAN ERDOĞAN'A 24 EKİM ve 24 ŞUBAT ÖNERİLERİ...1

Değerli okurlarım, Başbakan Erdoğan, 23 Şubat 2009 günü Mardin'de CHP lideri Deniz Baykal'ın işsizlikle ilgili söylemlerine atıfta bulunarak "Eğer işsizliğe bir çaren varsa açıkla, o çareyi eğer yerine getirmeyen bir Tayyip Erdoğan varsa, ben siyaseti bırakmaya hazırım. Bu kadar açık söylüyorum. Ama çözüm üret. Eğer çözümün yoksa lüzumsuz yere konuşma" dedi.

Böylelikle Erdoğan, CHP'yi ekonomi alanında vizyonu ve alternatif projeleri olmayan bir parti olarak göstermeye; bu yolla da kendi partisinin çözüm üretme konusundaki eksikliğini kapatmaya çalıştı.

Krizi "kader" olarak yorumladı...

* * *

Bir köşe yazarı olarak Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerektiğine inanıyorum. Onun için bu hafta CHP'nin ekonomi düzlemli projelerini yazmaya ve gerçekleri sizlere aktarmaya karar verdim.

Değerli okurlarım, CHP lideri Deniz Baykal bir yılı aşkın bir süredir net bir şekilde ortaya çıkan ve küresel krizle birlikte daha da belirgin hale gelen yoksulluğu ve işsizliği her gittiği yerde dile getirip çözüm önerilerini iktidara ve başbakana anlatmaya çalıştı.

Örneğin CHP lideri Baykal 24 Ekim 1929 Dünya Ekonomik Buhranı'nın 79. yıldönümünde, 24 Ekim 2008 günü İzmir'de, ekonomik kriz konusunda tarihi bir basın açıklaması yaparak Başbakan Erdoğan'a oldukça geniş kapsamlı tavsiyelerde bulundu...

Başbakan Erdoğan'ın Mardin'de CHP Lideri Baykal'dan ekonomik kriz konusunda öneri istediği konuşmasının tarihi 23 Şubat 2009...

Baykal'ın çözüm reçetesini açıkladığı tarih 24 Ekim 2008...

İşte CHP lideri Deniz Baykal'ın, Erdoğan'ın talebinden dört ay önce ona ilettiği sorun saptamaları ve çözüm önerileri...

- Ekonomik krizi, hamdolsun iyiyiz, bu kriz Türkiye'ye teğet geçti değerlendirmeleriyle açıklamak kesinlikle yanlıştır. Bunun yanlış olduğu net bir biçimde ortaya çıkmıştır.

- Türkiye'de bir süreden beri kredi, verilemez hale gelmiştir. En son verilmiş ciddi kredi iki kamu bankasının, Vakıflar Bankası'yla, Halk Bankası'nın Sabah ve ATV'nin satışı dolayısıyla vermiş olduğu 750 milyon dolarlık kredidir. Bu krediyi Sayın Başbakan'ın damadının başında bulunduğu şirket almıştır.

- Reel sektör çok ciddi şekilde bu krizden etkilenmeye başlamıştır. İşten çıkarmalar giderek yaygınlaşmaktadır. Reel sektöre yardımcı olmak için SSK primlerinin derhal indirilmesi lazımdır.

- İşyerlerinin vergi borçlarının ertelenmesine yönelik bir düzenleme derhal yapılmalıdır. Muhtasarlarla ilgili, diğer vergilerle ilgili 1 - 1,5 yıllık bir ertelemeyi makul bir faizle mümkün kılan bir vergi ertelemesi düzenlemesi şu anda reel sektöre çok yararlı olacaktır.

- Türkiye'de çarkların dönmesini sağlamak için dış finansman gerekiyor. Türkiye derhal olabildiğince, bütün imkanlarını ve etkisini kullanarak, uluslararası işbirlikleri, finans kuruluşlarıyla anlaşmalar yaparak reel sektörün, finans sektörünün muhtaç olduğu likiditeyi sağlamalıdır. Döviz likiditesini ve Türk lirası likiditesini Türkiye mutlaka sağlamalıdır.

- Sadece hisse senetleriyle ilgili olarak değil, tahvil ve bonolarla da ilgili olarak yerli- yabancı ayrımı, vergi ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. Ekonomide tabiyete göre farklı vergi olur mu? Bu yanlış ve haksız. Biz yerliyi cezalandırıyoruz, yabancıyı ödüllendiriyoruz.

- Mevduata tam garanti, hem bankalar arasında riski arttıracak gereksiz mevduat transferlerini önlemesi açısından yararlıdır. Hem de içeriden dışarıya kaynak kaybını önlemesi açısından gereklidir.

- Bugün Türkiye'de yeni kredi açılmıyor. Daha önce açılmış olan kredilerin geri çağrılmaya başladığına tanık oluyoruz. Açılmış olan kredileri kapatın denilmeye başlanmıştır. Peki, Sabah ve ATV için verilen 750 milyon dolarlık kredinin garantisi neydi? Sabah ve ATV'nin İMKB'deki son gelişmelerin ışığında şu andaki garanti değeri nedir? Pek çok işyeriyle yeni teminat ihtiyacına dayalı müzakereler yapılmakta, yeni teminat ile yeni faizler istenmektedir. Başbakanın himayesinde açılan bu kredilerle ilgili olarak gerekli çalışma, diğer işadamlarına yapıldığı gibi yapılmakta mıdır?

- Bankaları suçlayarak, sağa sola talimat vererek krizi yönetmek mümkün değildir. Siyasi kabadayılıkla ekonomik kriz yönetilmez.

- Kara para, uyuşturucu parası ve terör parası Türkiye'ye girmemelidir. Bu konuda gerekli dikkat, özen mutlaka gösterilmelidir. Ayrıca Deniz Feneri parası da bu yolla Türkiye'ye taşınmamalıdır.

CHP Lideri Deniz Baykal, bu öneri ve tavsiyelerden sonra şunları söylemişti: "...Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu krizin Türkiye'yi bu kadar ciddi biçimde etkilemiş olmasından büyük üzüntü duyuyoruz. İşlerin buraya gelmemesini çok isterdik. Bunun için üzerimize düşeni yaptık. Uzun bir süreden beri, bir yılı aşkın bir süreden beri özellikle Türkiye'deki ekonomik gidişin böyle bir krize doğru ülkeyi sürüklemekte olduğunu anlatıyoruz. Önlemlerimizi de söylüyoruz. Tarımla ilgili önlemlerimizi söyledik, esnaf ve işadamlarıyla ilgili önlemleri söyledik. Ekonomi politikamızın temelleriyle ilgili önlemlerimizi söyledik. Ama maalesef bunları anlatmayı başaramadık."

"Şimdi geldiğimiz noktada artık bu tartışmaları bir kenara bırakıyorum. Türkiye gerçekten sıkıntılı bir noktaya gelmiştir. Vatandaşımız çok ciddi şekilde canı yanar bir noktadadır. Türkiye'de krizden sadece şirketler ve finans sektörü değil, çalışan insanlar da doğrudan etkilenmeye başlamıştır. İşten çıkarmalar giderek yaygınlaşmaktadır. Her sektörde, her alanda işten çıkarmalar başlamıştır ya da planlanmıştır, hazırlanmaktadır. Bir süre sonra bunun sahnelendiğine tanık olacağız. Böylesine sıkıntılı bir noktaya ülke giderken hepimize düşen görev, sorumlulukla elbirliği içinde gereken önlemlerin alınmasını sağlamaktır..."

NOT: Yarınki yazımızda CHP Lideri Deniz Baykal'ın 24 Şubat 2009 tarihli TBMM Grup Toplantısı'nda Erdoğan'ın sözlerine cevaben verdiği yedi maddelik ikinci öneri paketini tartışacağız.

(Haber Ekspres, 4 Mart 2009)

Hiç yorum yok: