13 Şubat 2007

CHP’DEN ERDOĞAN ZİHNİYETİNE 35 KIRMIZI KART


Değerli okurlarım, AKP zihniyetinin Cumhurbaşkanlığı makamına taşımak istediği düşüncenin sorunlu yanlarını birçok kez çeşitli platformlarda anlattım. Tayyip Erdoğan’ın veya aynı zihniyetteki herhangi birinin neden Cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini defalarca köşemde yazdım. Görülüyor ki, son zamanlarda iktidar partisi ve bazı kesimler tarafından bilinçli olarak bu konu gündem dışına itiliyor. Toplumsal tepkinin büyümesinden çekinenler, gündem değiştirmeye yönelik manevralarla, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunu hasıraltı ediyor. Böyle bir süreçte, toplum olarak bu konunun önemini unutmamamız gerekiyor. İşte bu nedenle bugünkü yazımın büyük bir kısmını Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu yöndeki çabalarına ayırdım…

“Kim olmalı” sorusu kadar aydınlatıcı bir başka soru da “kim olmamalı” sorusu. CHP Merkez Yürütme Kurulu da bu noktadan yola çıkarak, Recep Tayyip Erdoğan’ın veya onun gibi düşünenlerin Cumhurbaşkanı seçilmemesi için 35 sebep saptadı. Bir başka ifadeyle “kim olmamalı” sorusunu 35 başlıkta somutlaştırdı. CHP’nin benim de paylaştığım 35 “kırmızı kartı” şöyle:

1. Kendi askerine, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyen Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
2. Vatandaşına, “Ananı da al git” diyen Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
3. Türkiye’ye eyaletler sistemi öneren Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
4. “Türklük bir alt kimliktir” diyen Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
5. Atatürk’ü anlayamamış, Atatürk’ü sevememiş bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
6. “Anıtkabir’de sap gibi duruyorlar” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
7. Hikmetyar’ın önünde diz çöküp, fotoğraf çektiren bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
8. Cumhurbaşkanı’na ve muhalefete “Aç tavuk kendisini buğday ambarında görür. Üç koyun güdemeyenler…” diyen Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
9. Danışmanı, kendisi hakkında eğer, “onu kullanın, mazgaldan aşağıya süpürmeyin” demişse o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
10. Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı’na “sana mı soracağız” diyen biri Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
11. “El Kadı’ya kefilim” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
12. “Dokunulmazlığı kaldıracağız” diye söz verip kaldırmamışsa, o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır. “Harem” ile “harim”in farkını bilmiyorsa Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
13. Hakkında bunca itiraz varken, “Bana, cumhurbaşkanlığıma karşı çıkanlar harimime giriyorlar” diyor ise bir insan, o Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
14. Türbanı kaldırmak için “parlamentoda mutabakat lazım, mutabakat yok” deyip de, “Cumhurbaşkanı’nı biz bildiğimiz gibi seçeriz” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
15. Villa yapmak için orman arazisini işgal ve tahrip ettiği için on bir ay hapis cezasına mahkûm olmuş bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
16. Hakkında yolsuzluk dosyaları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin raflarında bekletilirken, hesabını verememiş bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
17. “Aklan da gel” denilebilecek bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
18. Bir önceki Meclis Başkanına, “onun gelişi aslında hilafetin gelişidir” dedirtecek bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
19. Danıştay’a, Yargıtay’a “diyanete sor” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
20. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne “ulemaya sor” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
21. Oferlerin talimatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden kanun çıkartılmasına destek veren bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
22. Doğru dürüst mal beyanı yapamayan bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
23. Çocuklarına iş adamı arkadaşlarının parasıyla Avrupa’da okuma imkanı veren bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
24. “Bence demokrasi bir amaç değil, bir araçtır” diyen insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
25. “Amaca ulaşmak için gerekirse papaz cüppesi giyerim” diyen bir insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
26. “Türkiye’deki hukuk, yani medeni, ceza, ticaret hukuku halka sorulmadan bir yerlerden aktarılmış ve zorla halka dikte edilmiştir” diyen bir insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
27. “Türkiye, kendisine din olarak Kemalizm’i almış ve kitlelere zorla dikte edilmiştir” diyecek kadar insafsızca bu cumhuriyet hakkında olumsuz düşünceler taşıyan insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
28. “Türkiye Cumhuriyetinde 27 etnik grup yaşamaktadır. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır” diyen bir insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
29. “Yahu, milletin bütünlüğü ‘ne mutlu Türküm diyene’ ifadesiyle sağlanır mı? Osmanlı 30’u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir araya getirdi. Biz de inanç birliğiyle tutacağız“ diyen bir insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
30. “Ancak bir inanç birlikteliği bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir, aksi taktirde milli bütünlüğümüzü sağlamak mümkün değildir” diyen bir insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
31. “Osmanlı eyaletler sistemi gibi bir sistem Türkiye’de uygulanabilir” diyorsa, o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
32. “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Yahu bu millet istedikten sonra, tabii elden gidecek yahu. Sen bunu önüne geçemezsin ki” diyen bir insan, Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
33. “Biz inanıyoruz ki, Türkiye’de insanların dini inançlarını ortaya koymaları engellenmiş, cebrî yollarla bastırılmıştır” diyorsa, o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
34. Eğer, “Tevhidi Tedrisat Kanunu nelerin önünü tıkamak, nelerin önünü açmak içindi? Harf inkılabı vasıtasıyla bir ülkenin tamamının bir anda sıfır okuryazar seviyesine indirgenmesi kimlere yaramıştır?” diyorsa bir insan, o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.
35. “Eğer, İstiklal mahkemeleri vasıtası ile kurulan darağaçlarında, kimlerin ve hangi suçlamayla idam edildiğini nasıl izah edecekler” diyorsa bir insan, o insan Cumhurbaşkanı olmamalıdır.

Değerli okurlarım, yukarıda sayılan nedenlerin önemini sizler de biliyorsunuz. İktidar oldukları beş yılda yaptıklarına (ekonomiden, sağlığa, eğitime, işsizliğe, yoksulluğa, yolsuzluğa, yandaşlığa, kadrolaşmaya, petrol yasasına, özelleştirmeye… dışişlerinde tam teslimiyetçi politikalara, kısaca iç ve dış politikada yaşanan tüm olumsuzluklara) sizler de şahitsiniz.

Gelinen noktada, Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimi ve bölünmez bütünlüğünün tehdit ve tehlike altında olduğu açıkça görülüyor. Bu zihniyet altı koldan cumhuriyetimizin altını oyuyor. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve devrimcilik elbirliğiyle yok edilmeye çalışılıyor. Bir başka ifadeyle Türkiye’nin onurlu geleceği yok edilmeye çalışılıyor. Böylelikle, ABD çıkarlarına karşı daha da ılımlı, AB’ye karşı boynu bükük, uysal ve zayıf, bölünmüş bir Türkiye yaratılmaya çalışılıyor.

Böyle günlerde, tüm Türk milleti olarak ciddi bir sınavdan geçiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler ülkemizin geleceği için kilit önemde. Kritik bir dönemeçteyiz. Kaderimizin şekilleneceği bir dönemeçteyiz. Bundan sonraki yönümüzü belirleyecek bir dönemeçteyiz. Bu dönemeçe girerken, AKP’nin gerçekte ne olduğunu açıkça ortaya koyan CHP’nin “35 kırmızı kartı” tekrar tekrar okunmalı. Tartışılmalı. Anlaşılmalı. Paylaşılmalı…”Ne olmamalı”, sorusundan yola çıkarak “neyin olması gerektiği” sonucuna ulaşılmalı.

Türk milleti olarak kaderimize el koymamız gerekiyor. Şimdi sesimizi yükseltme, hesap sorma zamanı. Şimdi geleceğimizle oynayanlara “kırmızı kartlarımızı” gösterme zamanı…

Daha kötü günler görmek istemiyoruz diyen herkes için alternatifin varlığının farkına varma zamanı. Onurlu geleceğimiz için birlik olma zamanı…

(Haber Ekspres, 13 Şubat 2007)

Hiç yorum yok: