Değerli okurlarım, jeotermal kaynak kısaca yer ısısı olup, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerji ise jeotermal kaynaklardan doğrudan veya dolaylı her türlü yollardan faydalanmayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve verimlilik oranı yüzde 95'in üzerinde yeşil bir enerji türüdür.
Jeotermal enerjiden birçok alanda yararlanılabilir. Bu enerjiden yararlanma biçimi, kaynak sıcaklığına bağlı LİNDAL Diyagramı çerçevesinde anlaşılabilir. Bir başka ifadeyle, aşağıda yer verilen LİNDAL Diyagramı, farklı sıcaklıklara bağlı olarak jeotermal kaynağın kullanılabilir alanlarına işaret etmektedir.
180 Derecede : Yüksek konsantrasyonlu solüsyonların buharlaştırılması, elektrik üretimi, amonyum absorbsiyonu ile soğutma,
170 Derecede : Diatomitlerin kurutulması, ağır su ve hidrojen sülfit eldesi,
160 Derecede : Kereste kurutmacılığı, balık kurutmacılığı,
150 Derecede : Bayer's metodu ile alüminyum eldesi,
140 Derecede : Konservecilik, çiftlik ürünlerinin çabuk kurutulması,
130 Derecede : Şeker endüstrisi, tuz endüstrisi,
120 Derecede : Distilasyonla temiz su elde edilmesi,
110 Derecede : Çimento kurutmacılığı,
100 Derecede : Organik maddeleri kurutma (deniz yosunu, çimen, sebze), yün yıkama ve kurutma,
90 Derecede : Balık kurutma (stok balık),
80 Derecede : Yer ve sera ısıtmacılığı,
70 Derecede : Soğutma (alt sıcaklık limiti),
60 Derecede : Sera, ahır ve kümes ısıtmacılığı,
50 Derecede : Mantar yetiştirme, balneolojik hamamlar,
40 Derecede : Toprak ısıtma,
30 Derecede : Yüzme havuzları, fermantasyonlar, damıtma,
20 Derecede : Balık çiftlikleri.
Jeotermal kaynak kullanım olanaklarının araştırılmasında akışkanın su/buhar oranı, sıcaklık, basınç, mineral içerikleri (Kimyasal kompozisyonu) önemli unsurları teşkil etmektedir.
Yukarıdaki LİNDAL Diyagramı'nda belirtilen jeotermalin sıcaklık derecelerine göre, 180 derecede kullandığımız enerjiyi, 20 dereceye gelinceye kadar ihtiyaç duyduğumuz her yerde, her alanda, entegre jeotermal enerji olarak kullanabiliriz.
Konuttan tarıma kadar her alanda jeotermal enerjinin kullanılması hem yöre halkına, çiftçiye, üreticiye, sanayiciye; hem de ülke ekonomisine büyük yarar sağlayacaktır. Türk tarımının canlanması; maliyetlerin azaltılması, rekabet gücünün yükselmesi, doğal kaynakların verimli kullanımı ve devamlılığıyla gerçekleşecektir. Bu kaynakların halk yararına kullanılması ve planlanması gerekmektedir. Bunun için ulusal tarım politikalarının ulusal enerji politikalarıyla eşgüdümünü sağlayan planların yapılıp, uygulanması gerekecektir. Ulusal enerji kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi için, alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarına (rüzgar, biodizel, biyoetanol)... yönelmek durumundayız.
Örneğin biodizelin elde edilmesi için de tarımın belli bir bölümünün, enerji tarımına dönüştürülmesi gerekir. Yani biyodizel için gerekli yağlı bitki tohumlarının ve hayvansal yağların üretilmesine geçilmesi gibi. Bu enerji kaynakları kamu eliyle, verimlilik ve devamlılık ilkeleri doğrultusunda, ülke insanlarına ve ülke ekonomisine ivedilikle kazandırılmalıdır.
Değerli okurlarım, jeotermal konusuna tekrar dönersek, son günlerde bu konuda önemli ve ne yazık ki oldukça olumsuz gelişmeler yaşandı. MTA Genel Müdürlüğü elinde bulunan jeotermal sahaları ile kuyularının kullanım hakkını özel sektöre devretmek için 12 Kasım'da ihale açıyor. Artık kuyuların ve sahaların kullanımı özel sektöre bırakılmak isteniyor...
Son zamanlarda kamu kuruluşları önce işlevleri zayıflatılarak yağmaya karşı korumasız konuma sürüklenmekte, ardından da başkalaştırma veya özelleştirme adı altında satılmaktadır.
İşte bir örnek: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılıp yerine KÖYDES açıldı. Köy Hizmetleri İhale Kanunu'na tabiydi. Peki KÖYDES İhale Kanunu'na tabi mi? Hayır, değil! Sayıştay vizesi yok, İhale Kanunu yok. Nasıl oluyor? CHP Genel Başkanı Sayın Baykal'ın söylediği gibi : "Yukarıda Ofer, aşağıda KÖYDES; yukarıda AKP'nin büyükleri, aşağıda AKP'nin örgütleri."
Acaba MTA da Köy Hizmetleri'nin akıbetine mi uğrayacak? Kamu kaynaklarının denetimsiz harcanmasına bir yenisi mi eklenecek? MTA da MTADES mi olacak? Bunun için mi, elindeki tüm kuyuların ve sahaların kullanımını ihaleye çıkartıyor? İhaleye çıkarttığı o hazine değerindeki jeotermal alanları koruma altına alınmayıp, hangi amaç veya amaçlarla kullanılacak? Jeotermal kuyuların bakımı, koruması, verimli çalışması, çok amaçlı olarak kullanılması gözetilecek mi? Peki, MTA'nın eski gücü kalmadı mı? Kadrolarında deneyimli uzmanlar yok mu? Kuyu yeri saptama, sondaj açma, kontrol etme, kullanma yeteneğini mi kaybetti? Vasıfsız kadrolaşma ile vasıflı, uzman kadroları dağıtıp emekli mi etti? Yoksa, MTA'nın adı da mı değiştirilecek?
Bu ve bunun gibi soruları Türk milleti olarak sormamız, sesimizi yükseltmemiz, hakkımızı aramamız gerekmez mi? Stratejik önem taşıyan her kurum ve dolayısıyla stratejik açıdan önemli kurumların üstlenmesi gereken görevler, başkalarına özelleştirme adı altında devrediliyor, taşeronlaştırılıyor. Türkiye'mizin en önemli kurumları teker teker ucundan, kıyısından törpülenerek yok edilmeye çalışılıyor.
Ulusal çıkarlarımıza, ulusal değerlerimize, ulusal kurumlarımıza, ulusal bütünlüğümüze, ulusal kaynaklarımıza sahip çıkalım...
(Haber Ekspres, 31 Ekim 2006)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder