Yüksek Seçim Kurulu, 25 Aralık 2006-1 Mart 2007 tarihleri arasında bütün vatandaşlarımızın seçmen kütüklerinde yazılı olup olmadıklarını, oy kullanma hakkına sahip olup olmadıklarını muhtarlık bölgesi askı listelerinden kontrol etmeleri gerektiğini ilan etti.
Değerli okurlarım, yakın zamanda yapılacak olan genel seçimde oy kullanabilmemiz, irademizi seçim sandıklarına yansıtabilmemiz için, ilk olarak mutlaka "Seçme hakkımızı" elde etmemiz gerekiyor. Bu noktadan hareketle, en temel vatandaşlık ve demokrasi görevlerimizden birinin oy kullanma hakkımızın güvencede olduğunu tespit etmek olduğunu söyleyebiliriz. Bakınız, 2002 genel seçimlerinde 10 milyona yakın seçmen oy kullanmadı. Ülke nüfusunun önemli bir kısmı, seçmen listesinde yazılı olduğu halde sandığa gitmedi. Bu kişilerin bir bölümü belki yanlış yerde yazıldı, belki gidip oy kullanma ihtiyacını hissetmedi.
Halkımızın bir bölümü ise, seçmen listelerinin oluşum sürecindeki ihmallerinden dolayı oy kullanamadılar. Sandığa gitmeyen, ya da seçmen listelerinin oluşum sürecinde ihmalleri olan büyük kitle, seçimlerde oylarını kullanmış olsaydı, bugün Türkiye belki de bambaşka bir noktada olabilirdi.
Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Türkiye "aydınlık" ile "karanlığın", "halktan" yana olan ile "çıkarcıdan" yana olanın belirginleştiği bir süreçten geçiyor. Bu süreçte, seçimlere giderken, "Halk" olarak, her yurttaşın seçme hakkını kullanmasının önemini kavramak, bu yönde gerekli işlemleri yapmak durumundayız. Bütün yurttaşlarımızı bu anlamda, ilk iş olarak muhtarlık bölgesi askı listelerini kontrol etmeye ve seçmen olarak yazılmaya çağırıyorum.
Değerli okurlarım, muhtarlıklarda asılı olan muhtarlık bölgesi askı listelerini kontrol ederken hiç acele etmemeliyiz. Adımızı ve soyadınızı görüp benim kaydım var deyip hemen muhtarlıklardan ayrılmamalıyız. Aşağıda yazılan bilgilerimizi kontrol etmeliyiz. Seçme hakkımızı kazabilmemiz için tüm bilgilerimizin tam ve doğru olması, güncellenmesi gerekiyor...
25 Aralık 2006 Pazartesi günü saat 08.00 de muhtarlıklarda askıya çıkacak olan muhtarlık bölgesi askı listelerinde şu bilgiler yer almakta: Kişinin adı, soyadı, cinsiyeti, ilk soyadı, baba adı, ana adı, doğum tarihi, doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu il ve ilçe, T.C. kimlik numarası, cadde, sokak, kapı numarası ve daire numarası. Bu bilgileri doğru olarak yazılmış vatandaşlarımız seçme hakkını elde etmiş olacaklardır. Bunun dışındakiler de muhtarlık bölgesi askı listelerine aşağıdaki durumlarda yazılarak seçme hakkını elde edebileceklerdir.
Muhtarlık bölgesi askı listelerine yazılacaklar:
1. 28 Mart 2004 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde kullanılan sandık seçmen listelerine veya daha sonra yapılan seçimlerde güncelleştirilen listelere herhangi sebeplerle yazılamamış olanlar,
2. 01. Mart 2007 tarihi itibariyle on sekiz yaşını dolduranlar (ay ve günü belirleyen nüfus müdürlüğünce verilen nüfus kayıt örneği veya Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralı nüfus bilgilerini içeren belgenin ibrazı gereklidir.)
3. Başka bir listede yazılı olup da sürekli olarak oturmak amacı ile listenin askıya çıkarıldığı seçim (muhtarlık) bölgesine gelenler (nakil belgesi ibrazı gereklidir).
4. Muhtarlık bölgesi askı listesinde kendisine ait kimlik ve adres bilgilerinde yanlışlık veya eksiklik bulunanlarla, özellikle T.C. kimlik numarası bulunmayanlar,
5. Askerlikten terhis olanlardan listede kaydı bulunmayanlar.
Bu beş grup içinde yer alanlar, bir an önce seçme hakkını elde etmeleri için gerekli olan işlemleri yapmalıdırlar.
Bizler de çok sıradan gibi görülen ancak "demokrasi" ve "gelecek" için kilit önemdeki bu süreçte çok dikkatli olmalıyız. Yakınlarımızı, komşularımızı, tanıdıklarımızı bu konuda uyarmalıyız. Onlara yardımcı olmalıyız. Listeleri denetleyip, aynı sandıkta oy kullanacağımız seçmenleri tanımalıyız. Olası yanlışlıkları ve hileleri (toplu-hileli biçimde nakiller, mükerrer, ölü, kısıtlı kişilerin yazılımı gibi) tespit ettiğimizde itiraz edip, bu kişilerin listeden silinmesini, listelerin yeniden düzenlenmesini sağlamalıyız.
Değerli okurlarım, "bir tek oy" bile Türkiye'nin "aydınlık" veya "karanlık" geleceğinin belirleyicisi olabilir. Hepimiz, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi korumanın ve savunmanın, "demokrasi içinde" o bir tek oyun bile doğru kullanılması ile sağlanabileceğinin bilincinde olmalıyız. Özellikle de on sekiz yaşını dolduran ve ilk defa oy kullanacak genç seçmen kitlesine Türkiye'nin içinden geçtiği bu "zor zamanlarda" çok büyük görevler düşüyor. Kendisi genç, beyni genç, yüreği genç insanlara, "zor zamanlarda" düşen büyük görevleri bugünleri anlatırcasına Atatürk açıklıyor "Gençliğe Hitabesinde." Bu günleri görmüş gibi (cumhuriyetin, laikliğin, demokrasinin ve vatanın bölünmez bütünlüğünün tehdit ve tehlike altında olmasını), bize yol gösteriyor.
Bağımsızlığı ve cumhuriyetin önemini, tehditlerin büyüklüğünü ve bu tehditlere karşı Türk Gençliği'nin gücünü açıklıyor. Yönetim başında bulunanların "aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde" bulunabileceklerini, hatta "böylelerinin kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebileceklerini" vurguluyor. Bu "zor zamanlarda" Türk Gençliği'ne güvenini sunuyor Atatürk gençliğe hitabesinde...
Türk Gençliği'ne, "karanlığı öteleyip, "aydınlık" geleceği kurmada önemli görev düşüyor bugün. Tüm Türk milleti gibi. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir" sözünü hatırlayıp, ümmet değil millet olduğumuzu, Türk Milleti olduğumuzu haykırmalıyız...En başta, sandığımıza sahip çıkarak...Yurttaşlık bilincimizle aydınlık geleceği kurmada "bir tek oyun" bile gücünü bilerek...
Mutlaka cumhuriyetçiler, Atatürkçüler kazanmalıdır.Çok yakında güzel günler göreceğiz...
(Haber Ekspres, 26 Aralık 2006)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder